Okuduğum en iyi çizgi romanlardan biri oldu Maus, zaten bilmeyen pek yoktur. Neden bu kadar geciktim okumak için bilmiyorum ama demek ki doğru zaman bu zamanaymış. Art Spiegelman Polonya gettolarından sağ çıkıp hayatta kalan bir babanın oğlu, hiç üstünde durulmayan bir konu özellikle bugünlerde birazcık daha hassasiyet kazanmış olsa dahi bence daha üstüne düşülmesi gerekiyor, sevdiklerimiz, çevremiz, mensubu olduğumuz halkın başına bir felaket geldiğinde gerçekten ne hissederiz? Üzüntü, yıkım, kayıp bunlar gerçekten ne ifade ediyor? Yıllardır ülkenin kanla yazılan tarihini konuşuyoruz fakat bir şeyler değişiyor mu? Ezber cevaplar ve aynı sürüp giden çürümüş yozlaşmanın ötesine geçebiliyor muyuz? Bireysel benliğimize çizilmiş bir etiketin altında altı asla dolmayacak boş polemiklerle geçiriyoruz ömrümüzü. Savaş, acı, mücadele bunca çile sadece hayatta kalmak için, peki sıkı sıkıya tutunduğumuz bu hayatı nasıl yaşıyoruz? 2. Dünya savaşını ve Hitler'in soykırımını size detaylıca anlatamam belki ama gördüğüm bir şey varsa bunca şeyden sonra tutunduğumuz hayatın sorgusu. Sadece bu sorguyu yapabilmek için incir çekirdeğini doldurmaz matah yalan soruların etrafında asla gerçeğe yaklaşmadan dolanıp duruyoruz öylece. Art Spiegelman daha doğmadan bu acıyı yaşamaya başlamış adeta hepimize kalan bir miras gibi, bu hayatın acısı mı yoksa insanlığın acısı mı bilemiyorum, Habil'den Kabil'e ortak makus talihimizdir belki bu, şu gün dünya gündemine bakarsak ne bu çizgi romanın ne de 2. Dünya savaşı ve öncesinin ötesinde hakim yıkıcı zihnin ötesine geçebildiğimizi düşünmüyorum. Okurken çok etkilendiğim ve düşündüğüm bir eserdi, herkese şiddetle tavsiye ederim.

MausArt Spiegelman · İletişim Yayınevi · 2019681 okunma

·

87 views

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Milo