yunan inancına göre ölüm bir ayrılıştır fakat tümden bir yok oluş değildir. insanoğlu için bir gün bu dünya yaşamı biter, hades yaşamı başlar. hades, hem öte dünyanın efsanevi tanrısı veya kralı hem de öte dünyanın kendisidir. hades, ölümün ardındaki karanlıktır; ölen insanın, bedensiz, cansız, başka bir görüntüyle, başka bir mekanda bulunma halidir. bu hal, aklın sessizleşip yerini sezgiye ve hayal gücüne bıraktığı, sezgi ve hayal gücünün de coştukça coşup edebiyatçıların ve düşünürlerin zihnine nice malzeme sunduğu bir membadır.
ölüm ötesine dair yunan zihninde biçim kazanan ve sonradan roma zihniyetine miras kalan memba, her şeyden önce yaşanan dünyanın çok ötelerine, yerin altına konumlandırılır. sonra zihinde boz bulanık nehirler, bataklıklar, göller canlandırılır; ruhlar silik soluk gölgeler şeklinde kıyılarda bekleşir, bu kasvetli ortama birkaç detay ile birlikte iniltiler, cızıltılı sesler de eşlik eder. işte hades manzarası yani ölümden sonraki vaziyet destanlarda, efsanelerde bu şekilde tasavvur edilmiştir.
bu manzaranın başında ve sonunda iki büyük nehir görülür. baştaki nehre styks(nefret), sondaki nehre de lethe(unutuş/unutkanlık) adı verilir. styks, hades’in başında yer almakla bu dünya yaşamının sonunu ve öte dünya yaşamının başlangıcını simgeler. lethe ise, hades’in sonunda yer almakla, öte dünya yaşamının sonunu ve bu dünya yaşamının başlangıcını simgeler. hayat ile ölüm arasındaki döngüsel ilişki, bu iki nehirle temsil edilir; bu iki nehirle; canlılık ve cansızlık, ışık ve ışıksızlık, hatırlama ve unutma gibi tüm karşıtlıklar birbiri içinde eriyip bütünleşir. bu bütünleşmede lethe nehri’nin rolü büyüktür. çünkü bu nehrin sularının unutkanlık yaratan bir özelliği vardır ve bu sudan içen ruh, o ana kadar yaşadıklarının hepsini unutur. nehrin bu özelliği başta insanın ruhuna kasvet çöktürse de -çünkü insanoğlu doğal olarak unutmayı değil, hatırlamayı sever- derin düşünüldüğünde, lethe’nin sularının ne kadar şifalı olduğu anlaşılır: yaşamaktan ve ölmekten kirlenen, pas tutan hafızanın haznesi bu sularla yıkanır; kirinden, pasından arınır. hatırlamanın bağlayıcılığı, aynı haznede unutmayla çözülür. hades’teki ruh, ancak bu şekilde yeniden doğup başka bir yaşama geçebilir. her şeyden öte, bu bir yazgıdır; çünkü insan unutan bir varlıktır.