Gönderi

370 syf.
8/10 puan verdi
Ken Grimwood
Ken Grimwood
oldukça sıra dışı ve ilgi çekici bir konuya sahip olan
Sil Baştan
Sil Baştan
romanı yazarın okumaya başladığım ilk romanıdır fakat en kısa zamanda diğer kitaplarını da okumak istiyorum. Bu tarz romanları okumayı seviyorum, birkaç inceleme bu kitabın zaman kaybından başka bir şey olmadığını dile getirilmiş olsa da beni oldukça heyecan içerisine sokan ve macera dolu bir filmi izlercesine okuduğum bir roman oldu. Elbette zevkler ve renkler tartışılmaz, beğenmeyenlere veya bu kitabı zaman kaybı olarak adlandıranlara lafım yok. Herkese hitap edebilecek bir konusu olduğunu da pek sanmıyorum. Kitabın kapağında belirgin bir şekilde ve kitabı eline alan herhangi birinin hemen dikkatini çekebilecek yazan cümle aslında bakıldığında romanın konusunu bir cümleyle özetliyordu. “Hayatınızı tekrar, tekrar ve tekrar yaşamak zorunda kalsaydınız...” Ne yapardınız? Belirli bir yaşa gelmişsiniz, bunalmış olduğunuz bir hayata içeresinde yaşamaya devam ediyorsunuz ama hiç beklemediğiniz an ölüyorsunuz ve tekrardan on sekiz yaşınıza geri dönüyorsunuz. Ne yapardınız, nasıl bir yol izlerdiniz? Geçmişte yani ilk yaşamınızda yapmış olduğunuz hataları bilerek hayatınız tekrar, tekrar ve tekrar yaşıyorsunuz. İzleyeceğiniz yol nasıl olurdu? Pişmanlıklarınızı göz önüne alarak temkinli mi davranırdınız? Geleceğinizi biliyorsunuz, neyin nasıl olacağını hâlâ daha hafızanın bir köşesine işlenmiş bir şekilde hayatınızı tekrar, tekrar ve tekrar yaşıyorsunuz. Ne yaparsınız? Kırk üç yaşında olan Jeff Winston hayatını tekrar, tekrar ve tekrar yaşama şansına sahip olur. Heyecanı yok olmuş evliliği ile geleceği olmayan sıkıcı işinin arasında sıkışıp kalmışken birden ölür. Gözlerini tekrar gerçek hayata açtığında kendisini üniversitenin yurt odasında, on sekiz yaşındaki hâlinde uyanıverir. Takvim 1963 yılını göstermektedir. O artık evliliği ve işi arasında sıkışıp kalmış kırk üç yaşındaki Jeff değildi, on sekiz yaşındaki bir üniversite öğrencisiydi ve işin ilginç kısmı ise Jeff geleceği biliyordu. Son 25 yılında yaşanacak her bir şeyi avucunu içi gibi biliyordu. Sadece tek bir şeyi bilmiyordu. Neden hayatını tekrar, tekrar ve tekrar sil baştan yaşamak zorundaydı?
Sil Baştan
Sil Baştan
birçok dile çevrilmiş ve listelerini alt üst etmiş bir eser olmasının yanı sıra roman tekrarlanan bu hayatlar ile okuyucunun hayal gücünün sınırlarını zorluyordu, farklı düşüncelere itiyordu. Düşünceye şevk ediyordu.
Sil Baştan
Sil Baştan
benim şu sıralar okuduğum en iyi kurguya sahip kitaplardan biriydi. Genel olarak kitabı gerçekten çok beğendim, benim için oldukça zevkli bir okuma oldu. Kitabın anlaşılır bir dili, üsluba sahipti. Amerika’nın 1963 yılından sonra yaşanan sosyal, politik gibi olaylar kitabın konusu gereği göz önündeydi ama rahatsız etmiyordu çünkü kitabın konusu itibariyle gerekli ayrıntılardı. Sürükleyiciydi, kitabın sonuna kadar merakla okudum. Beni sonuna kadar merakla okuttu. Tamamen şişirme bir inceleme olmayacak, iyi yönleri gözüme çarptığı kadar hoşuma gitmeyen kısımları da var fakat öncelikle iyi yönlerinden bahsetmek istiyorum. (Bu kısımdan sonra ufak tefek spoiler vardır! Lütfen okumaya devam edecekseniz bu uyarımı dikkate alarak okumaya devam etmenizi öneririm.) Bazı incelemelerde yazılanın aksine tekrarlanan hayatlarda sıkılmadım, her bir hayatını okurken benim için bir tık daha heyecanımı yükseldi çünkü sonunun nereye bağlanacağını çok merak ediyordum. Tahmin ettiğim gibi bir son muydu bilemiyorum ama sonunu okuyunca bir buruk hissettim. Genelde sevdiğim kitapları bitirince böyle hissediyorum ama bu kitapta neden böyle hissettiğim hakkında bir fikrim yok. Sonu tatmin mi etmedi yoksa etti mi, emin değilim ama kitabın genel olarak ve sonlarda verilmek istenilen mesaj hoşuma gitti. Tekrarlanan hayatların her birinde aslında ufak, düşündürücü mesaj içeriyordu. En azından benim düşüncem bu yöndeydi. Bu kitabın sadece tekrarlanan hayatların yanında düşündürme amacı güdülerek yazılmış olduğunu düşünüyorum. En azından roman bana göre merak uyandırıcıydı. Okurken bir anda kendim düşünmeye başladım. Bir ara “Jeff’in yerinde olsaydım acaba...” ile başlayan cümleler zihnimde dönüp durdu. Yeni ve tekrarlanan bir hayata sahip olsaydım ne yapardım acaba? Yirmi yaşındayım ama ufak bir zaman diliminde olsa bile bazen insan geçmişe dönüp bazı durumları tekrar yaşayıp yapmış olduğu pişmanlıklarını tekrarlanmak yerine onları düzeltmek istiyor. Konu bütünlüğüne bu şekilde bakılırsa çok değişik ve ilginçti. İnsanların hep “keşke” ile başlayan cümleleri olurdu. Şu an yirmi yaşındayım, pek çok insan gibi benimde “keşke” dediğim anlar oldu ve romanın konusuna bakıldığında Jeff’in dile çok getirmese de “keşke” diyebileceği anlar vardı. Her bir tekrarlanan yaşamında bunları telafi etmek için elinden geleni yapıyordu fakat bir sonraki hayatında onların hepsini kaybediyordu. Bence insanın pişmanlık duyduğu bir şeyi düzeltilmesi için bir şansı olsaydı ama o pişmanlık duyduğu durumu düzeltse bile daha sonradan kazandığı her şeyi kaybedeceğini gerçeğinin herkes farkında olmalı. Bu bir bakıma çok korkunçtu ama genel olarak bakıldığında hayatın tam kendisi buydu. Bir gün gelecek her birimiz öleceğiz. Birçok pişmanlığımız olacak, belki de bu aynı Jeff gibi cesaretsiz oluşumuz yüzünden bir sürü pişmanlık ile doğan “keşke”lerimiz olacaktı fakat bazı şeyler için asla geç değildir. Klişe ama gerçek. Bazı durumları düzeltmiyor olsak bile yaşadığımız sürece ufak bir şansımız var. “Saçlarında griler, gözlerinin altında hafif torbalar, alnını kırıştırmaya başlamış ince çizgiler. Bir daha asla düzelmeyeceklerdi, o yaş çizgileri; sadece daha da derinleşecek, çoğalacaklardı, her geçen yılla yüzüne ve bedenine kaybolan gençliğinin hiyeroglifleri bir daha silinmemek üzere yazılacaktı. Yine de, diye düşündü, yıllar taze ve yeni olacaktı, şimdiye kadar ona uğramayan devamlı değişen olaylar ve duygular zinciri.” Mesele bu alıntı. Yaş aldıkça yaşlanıyoruz ve gençliğimiz gün geçtikçe yok oluyordu ama yine de Jeff’in dediği gibi önümüzdeki yıllar taze olacaktı ve bu bir şeyleri değiştirmek için geç olmadığının kanıtıydı. Bunların dışında aklıma takılan ufak tefek ayrıntıdan bahsetmek istiyorum. Bence ufak tefek havada kalan kısımlar ve cevaplanmamış sorular vardı. Bir ara kitabın içinde uzaylı meselesi dolandı ve o kısım bana oldukça saçma geldi. Bu kadar iyi bir kurguya sahip bir romanın bu tekrarlanan hayatları uzaylı meselesine bağlanması çok saçma geldi ama bu konuyu çok uzatılmaması beni sevindirdi çünkü eğer konu bu saçma “uzaylı” meselesine dönüşseydi romana bu puanı verebileceğimi sanmazdım. Hatta o kısımdan sonra okumak benim için zor olabilirdi çünkü o kısma kadar benim için çok iyi ilerlemeye devam eden bir romandı, uzaylı kısmını okuyunca “Ne oluyor ya? Böyle saçmalık mi olur!” gibi tepki ortaya koydum kendimce. Bunun yanında bence bu tekrarlanma mevzusu biraz havada kaldı gibi. Tanıtım bülteninden yazan gibi: Neden hayatını tekrar, tekrar ve tekrar sil baştan yaşamak zorundaydı? Bu sorunun cevabı tamamen verilmiş değildi. En azından bana göre bu sorunun cevabı yoktu. Sonu hakkında hiçbir fikrim yoktu ve bu durum benim meraklanmamı sağlıyordu. Aslında ben bu tekrarlanma hayatlarında hep birinde diğerlerinden farklı sürelerde sapma yaşayınca, tekrarlanma hayatları sona erince tamamen öleceklerini düşündüm ama tahmin ettiğim gibi olmadı. Yani hepsi birer rüya olabilir diye bir tahmin yürütsem bile bu doğru olmadığı Jeff ve Pamela’nın her şeyi berrak bir şekilde hatırlanması bu tahminimi çürütüyordu. Bana göre bir şeyler havada kaldı ama yine de bu konudan çok rahatsız olmadım, normalde beni oldukça sinir edebilirdi ama sonunda verilmek istenilen mesaj sanırım benim için iyi bir sonuç oldu. Yine de aklıma takılan bu soruya cevap alabilmek isterdim. Bu sebeple sonunun beni tatmin edip etmediğinden emin değilim ama benim için genel olarak bakıldığında güzel bir okuma oldu. “Keşke okumasaydım” yerine “İyi ki okumuşum” dediğim bir okuma oldu ve son zamanlarda okuduğum romanlara bakılınca aralarından okuduğum en iyi roman Sil Baştan’dı. Filmi sanırım yok ama olsaydı güzel olabilirdi. Kitabını okuduktan sonra filmini izlemek isterdim. Konusu bir filme veya diziye ilham olacak kadar iyiydi. Sanırım buna benzer konuya sahip filmlere denk gelmiştim ama konuyu işleyiş bakımından yazarın kalemi hoşuma gitti. Aslında kitabı okurken bir filmi izliyormuşçasına okumuştum. Heyecanlı, merak uyandırıcı ve sürükleyiciydi. Aklıma takılan kısımlar, cevapsız kalan sorular ve saçma bulunduğum bir “uzaylı” meselesi olsa da bana göre güzel bir okuma oldu. Okumayanlara tavsiye edebilirim ama okumadan önce arka kapağında yazan tanıtım bültenini okumadan ve bu tarz romanları sevmeyenlerin okumasını önerebileceğimi söyleyemem. Fazla mantık ve edebi değer arayanlara göre bir kitap değil. Eğer böyle bir beklentiniz varsa kesinlikle başlamayın. Herkesin sevebileceği bir kitaba benzemiyor ve anladığım kadarıyla bazı okuyucular kitabı “vakit kaybı”, “gereksiz bir kitap”, “uzak durulmalı” gibi adlandırdığına göre her kesime hitap ettiğini düşünmüyorum. Söyleyeceklerim sanırım bu kadar. Okumayı düşünenlere keyifli okumalar dilerim.
Sil Baştan
Sil BaştanKen Grimwood · Koridor Yayıncılık · 20107.4k okunma
·
214 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.