.
Annem…!
her hatamı bağışlayanım, saçlarımı okşayanım
canımın yarısı,
göğümün güneşi…ömrümün sımsıcak umudu
hüzün yüklü gün görmemiş gözlerini…ebediyete yumdu bugün
Annem…!
ne zaman üşüsem…
ipek şal gibi sımsıcak sarıp-sarmalardı
ne zaman umutsuzluğa düşsem…
bahar coşkusu gibi bitiveren…
dört mevsim yediveren mor çiçekli bir daldı .
Annem…!
kirpikleri yağmur, gözleri deniz, saçları orman
sesi gönlüme gıda, her kelâmı dua, nefesi derdime derman dağlarca seven…rengârenk masum düşleri olan…
kar beyazı mukaddes bir gül-dü
şimdi…yakama iliştirdiğim…
siyah-beyaz bir fotoğraftan bakıyor ufka asmış gözlerini sararmış yaprak gibi düştü toprağın kucağına…öldü
Annem…!
nefesinde şifa bulduğum
ıhlamur kokulu şelâle saçlarından yıldız derip… karanlıklarımda ışığına tutunduğum
ay yüzlüm, mabedim
senin bir gülüşüne güneşi kurban ederim
Annem…!
o ferahfeza gözlerindeki ışıl ışıl nur sönmüş
gülüşünü yitirmiş o doyumsuz suz-i dilara yüzün…
segâh-ı ağır semai’ye dönmüş
kelebek kanadı ellerin sanki buz saçağı sarkıt...
mübarek zemzemle kutsasam da
yıllarca avuçlarımda saklasam da çözülmez…kaskatı donmuş
Annem…!
hiçbir yokluk seninkiyle boy ölçüşemiyor daha şimdiden ne çok yoksun… bir bilsen…ne çok yoksun sen .