Gönderi

“Leydim?” dedi Ned sonunda. “Gayrimeşru doğan ağabeyiniz var... Jon Kar?” “Sur’da, Gece Nöbetçileri’yle birlikte.” Belki de Nehirova yerine Sur'a gitmeliyim. Jon kimi öldürdüğümü ya da saçlarımı tarayıp taramadığımı umursamaz... “Jon bana benzer, piç olarak doğmasına rağmen. Eskiden saçlarımı karıştırır ve bana 'küçük kardeşim derdi.” Arya en çok Jon'u özlüyordu. Ağabeyinin sadece adını söylemek bile onu hüzünlendiriyordu. “Jon'u nereden biliyorsun?” » “O benim sütkardeşim.” “Kardeş?” Arya anlamamıştı. “Ama sen Dornelu'sun. Sen ve Jon nasıl aynı kandan olabilirsiniz?” “Sütkardeşiyiz. Kan değil. Ben küçükken leydi annemin hiç sütü yokmuş, bu yüzden beni Wylla emzirmiş.” Arya'nın kafası iyice karışmıştı. “Wylla kim?” “Jon Kar’ın annesi. Sana hiç söylemedi mi? Wylla yıllar boyunca bizim hizmetimizdeydi. Ben doğmadan önce başlamış.” “Jon annesini hiç tanımadı. Adını bile bilmiyordu.” Arya, Ned'e temkinli bir bakış attı. “Onu tanıyor muydun? Gerçekten mi?” Benimle dalga mı geçiyor? “Yalan söylersen yüzüne yumruk atarım.” “Wylla benim sütannemdi,” diye tekrar etti Ned ciddi bir tavirla. “Hanedanımın onuru üstüne yemin ederim.” “Bir hanedanın mı var?” Bu soru aptalcaydı; çocuk bir yaverdi, bir hanedanı vardı elbette. “Sen kimsin?” “Leydim?" Ned utanmış gibi görünüyordu. “Ben Edric Dayne... Kayanyıldız Lordu.” Arkadan gelen Gendry homurdandı. “Lordlar ve leydiler," dedi tiksinti dolu bir sesle. Arya, yanından geçtiği ağacın dalından pörsümüş bir yaban elması kopardı ve elmayı Gendry’ye attı. Elma, Gendry'nin kalın öküz kafasından sekti. “Ah,” dedi Gendry. “Acıttı.” Gözlerinin üzerindeki deriye dokundu. “Ne çeşit bir leydi insanlara yaban elması fırlatır?" “Kötü olanlar,” dedi Arya, birdenbire utanmıştı. Ned'e döndü. “Özür dilerim, kim olduğunu bilmiyordum. Lordum.” “Benim hatam leydim,” dedi Ned, çok nazikti. Jon'un bir annesi var. Wylla, adı Wylla. Arya bu adı unutmamalıydı, Jon'u bir dahaki görüşünde ona söylerdi. Jon'un ona hâlâ “küçük kardeşim” deyip demeyeceğini merak etti. Artık o kadar küçük değilim. Beni başka bir isimle çağırmak zorunda kalacak. Arya, Nehirova’ya vardığında Jon’a bir mektup yazar ve Ned Dayne'in söylediklerini anlatırdı belki. “Bir Arthur Dayne vardı,” diye hatırladı. “İnsanların Sabah Kılıcı dediği şövalye.” “Babam, Sör Arthur'un büyük ağabeyiydi. Leydi Ashara da halamdı. Onu hiç tanımadım gerçi. Ben daha doğmadan önce kendini Solguntaş Kılıcı'nın tepesinden aşağı atmış.” “Bunu neden yapmış?” dedi Arya şaşkınlıkla. Ned tedirgin görünüyordu. Arya’nın ona bir şey fırlatacağından korkuyordu belki de. “Lord baban ondan hiç bahsetmedi mi?” dedi. “Kayanyıldız'dan Leydi Ashara Dayne?” “Hayır. Babam onu tanır mıydı?” “Robert kral olmadan önce. Halam, senin baban ve onun ağabeyleriyle Harrenhal'da tanışmış, yalancı bahar yılında.” “Ah.” Arya, başka ne söyleyeceğini bilmiyordu. “Peki neden denize atlamış?” “Kalbi kırıkmış." Sansa olsa iç çeker ve gerçek aşk için gözyaşı dökerdi ama Arya bunun çok aptalca olduğunu düşündü. Fakat bunu Ned'e söyleyemezdi, çocuğun halasından bahsediyorlardı. “Biri kalbini mi kırmış?" Ned tereddüt etti. “Belki de benim haddim değil...” Ned rahatsız bir şekilde Arya’ya baktı. “Halam Allyria, Leydi Ashara ve senin babanın Harrenhal'da birbirlerine âşık olduğunu söyler." “Bu doğru değil. Babam anneme âşıktı.” “Bundan eminim leydim fakat..." "Babamın sevdiği tek kadın annemdi.” “Öyleyse o piçi bir kabak yaprağının altında bulmuş olmalı,” dedi Gendry Arya, Gendry’nin kafasına atmak için bir yaban elması daha olmasını isterdi. “Babam onurlu bir adamdı,” dedi öfkeyle. “Üstelik seninle konuşan yok. Neden Taşlı Sept'e dönüp o kızın aptal çanlarını çınlatmiyorsun?" Gendry bunu duymazdan geldi. “En azından senin baban piçini büyütmüş, benimkinin aksine. Ben babamın adını bile bilmiyorum. Bahse girerim ki leş kokulu bir ayyaştı, annemin birahaneden eve sürüklediği adamlardan biri. Annem ne zaman bana kızsa, ‘Baban burada olsaydı seni eşek sudan gelinceye kadar döverdi,' derdi. Babamla ilgili bildiğim tek şey bu.” Gendry tükürdü. “Babam şimdi burada olsaydı, belki de ben onu eşek sudan gelinceye kadar döverdim. Ama öldü sanırım, senin baban da öldü, kiminle yattığının ne önemi var artık?” Neden önemli olduğunu söyleyemezdi ama Arya için önemi vardı. Ned onu üzdüğü için Arya'dan özür dilemeye çalışıyordu ama kız, çocuğun özrünü duymak istemiyordu. Atini mahmuzladi ve Ned'le Gendry’yi arkada bıraktı. Yaycı Anguy birkaç metre önde at sürüyordu. Arya delikanlıya yetiştiğinde, “Dornelular yalan söyler, değil mi?” diye sordu. "Yalancılıklarıyla meşhurlar.” Yaycı sırıttı. “Ama onlar da biz Hudutlular için aynı şeyi söyler. Sorun nedir? Ned iyi bir delikanlı...” “O sadece aptal bir yalancı.” Arya patikadan ayrıldı, çürük bir kütüğün üzerinden atladı ve bir dere yatağının karşısına geçti, arkasından bağıran haydutları duymazdan geldi. Bana daha fazla yalan söylemek istiyorlar yalnızca
·
201 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.