Gönderi

152 syf.
8/10 puan verdi
Ama ben Bernhard’ı bir başka seviyorum bu aralar, diye düşündüm. Bernhardist Ömer takdim eder, diyesim bile oldu. Bir kahraman o kimsenin tanımadığı. Bu demek değildir ki Joyce’u görmezden geleceğim. Gelemem ki zaten, çünkü bu ön yargılı roman tüm ön yargılarımı kırmıştı zamanın behrinde, diye düşündüm. Aklımı işgal eden ama Türkçeye oturmamış tarzını romanın düşünürken bir daha okumalıyım, diye düşündüm. Üçüncü kez olacaktı. Olsun bari. Ama okuyacak ne çok şey var, diye de düşünüyordum bir yandan da. Ben yaşlandım ki artık. Hem, hele de yerliler! Yazmak da istiyor bu fukara. Önyargılı romanı ne mi üstadın? Pardon atlamışım, Ulysses’dir o. Musil’i okumaya başlamadan evvel, ilk Ulysses’i sonra da Kayıp Zamanın İzinde’yi okudum, demiştim dost meclisinde de, yok devenin nalı demişlerdi. Doğruydu. Doğrular bile yetmiyor doğruyu anlatmaya bazen. Zaten artık gerçekleri değil, kurguları anlatmayı daha çok seviyorum. Toplumsal gerçekçilerin galebe çaldığı zamanlarda “Batıda roman öldü” diye bir şayia çıkmıştı. Biz saflar inanmıştık. Aslında ben onlara hep inandım ve bir küncü kadar şey yoktu gerçeği destekleyen. Halbuki adamlar, Batılılar yani, post-modern edebiyatı yaratırken, biz toplumsal gerçeği yazamıyorlar mantığını nerelere ihale etmiştik. Toplumsal gerçekleri yazmayı bıraktıkları falan da yoktu. Bilemedik o zaman toplumsal gerçeklerin de değişebileceğini. Bu alegorik anlatımlı roman, bir anahtar romandır, Türkçesi budur, fakat bu yeterli değildir anlamak için. Biraz açmak gerekir. Orijinali “Roman a clef”dir. Duymadıysanız üzülmeyin, çünkü bu konuda çok az kaynak var Türkçemizde. Bir yazar “roman a clef” türünü girdiyse saklayacak şeyleri vardır. Bu türde en sevdiğim ise Orlando’dur, Virginia Woolf’dan. Esaslıdır zira içinde ekstrem bir aşk vardır. Sahibine bağlı olmadan revize olmuş bir hayattır kurgusu. Revizyonun ise müsebbibi belli değildir. Ama doğuştan olduğu kabul görür bende. Bir nevi ruh hastalığı görenlerde vardır. Konsensüs yok anlayacağınız. Yazacaklarım bitti ama romana gelemedim henüz. Kim bilir ne zaman okumuştum bu romanı? Pek unuttuğum söylenemez ama. Adını koyup sınıflandırdığı şeyleri unutmaz insan. Konusuna değinmeyi düşünmüyorum zaten. Anlamak bakımından Roman a clef türünü en basit anlatan kitaptır. 1984'de işlediği daha bir teorik olan durumu nesnel gerçeklerle hayvanlar üzerinden anlatır bu romanında. Ben birbirinin devamı gibi görürüm. Hayvanlarla alakası sadece roman a clef olması babındadır, yoksa anlatılan ülke, şu an yıkılmış SSSR’dir. Sovyet sisteminin hayvanlar üstünden eleştirisidir.
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020248,8bin okunma
·
142 görüntüleme
mithrandir21 / Uğur okurunun profil resmi
"Doğrular bile yetmiyor doğruyu anlatmaya bazen." Ne güzel cümle, ne güzel inceleme. Kalemine sağlık Metin Abi.
Metin T. okurunun profil resmi
İyi hafta sonları Uğurcuğum.
Bu yorum görüntülenemiyor
Uzay zilayaz okurunun profil resmi
Güzel özetlemişsiniz
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.