Octave, Fransız soylusu bir gençtir. Melankolik halleri ile çevresine karşı ilgisiz biridir. Hatta intiharı bile düşündüğü zamanlar olur. Anne ve babasının ilgisi ise hep üzerindedir. Bir gün ailenin bir zamanlar yitirdiği mal varlıklarını geri alabilecekleri umudu doğar. O günden itibaren çevresinin Octave'a karşı ilgisi artar. O ise her zamanki aldırmazlığıyla bu övgüleri içinden küçümseyerek etrafta dolaşır. Ona karşı tavırları değişmeyen tek kişi ise küçük yaşta anne babasını kaybedince teyzesi Bonnivet Markizi tarafından Rusya'dan getirilen genç bir kız olan Armance'dır. Octave her zamanki tavırlarıyla bu kızın kalbini kırar. Sonra pişman olup onunla arkadaşlık kurmaya çalışır. Bu iki genç farkına bile varmadan birbirlerine aşık olurlar. Fransız yüksek tabakasından olan Octave ile parasız Armance'nin aşkı, sosyal sınıf farklılığının ağlarına mı takılacaktır? Stendhal'ın bu ilk romanı beni epey şaşırttı. Octave, neredeyse bir arabanın altında kalacağı bir kaza sonrası 'neden ölmedim ki' diyecek kadar hayattan kopuk birisi. Armance ise onu çok sevmesine rağmen sırf sosyal olarak ona yakışmayacağını düşündüğü için hislerini gizliyor. O yüzyılda insanlar ne naif, ne efendi, ne temiz yürekliymiş diye düşünmeden edemedim. Tabi ki her hikayede olduğu gibi burada da kötü insanlar var. Bu aşkı çekemeyip kendi çıkarlarına ters görenler olayları nerelere kadar sürüklüyor? *Hüzün kendi malıymış gibi ona damgasını vurmuştu *Gururum benimle öteki insanlar arasına elmastan bir duvar çekiyor. *Kendi yazgısına da tüm insanların yazgısına da acıyordu.

ArmanceStendhal · Tema Yayınları · 2016129 okunma

·

103 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.