Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

244 syf.
5/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Dünyaya bir delikten bakan insanlara hiçbir zaman güvenmeyin
1532 yılında basılmış bir eser Pantagruel. Bu son derece enteresan, sıra dışı eserin atmosferini anlayabilmemiz için dönem tarihini biraz hatırlamakta yarar var: Bizde Kanuni Sultan Süleyman’ın tahtta olduğu dönemdeyiz; Viyana kuşatması başarısız olmuş, ancak Süleyman Macaristan üzerinden seferlerine devam etmekte ve Avrupa’yı içten bölmeye çalışmakta. İspanya, İtalya ve Orta Avrupa’yı içine alan Kutsal Roma ve Germen İmparatorluğu, adı bizim tarihi kitaplarımızda “Şarlken” olarak geçen V. Carlos’un yönetiminde güçlü - ki bu Şarlken’i
Carlos Fuentes
Carlos Fuentes
’in o çarpıcı “
Terra Nostra
Terra Nostra
”sını okuyanlar, yeni gelin bakirelere düğün günü tecavüz eden sapık baba kral olarak hatırlayacaklardır-, ancak İngiltere ile sorunlar yaşıyor. İngiltere’deki 8. Henry güya karısından boşanıp Anne Boleyn ile evlenebilmek için Katolik kilisesinden ayrılıp Anglikan mezhebini kuruyor, Almanya’da yeni başlayan protestan hareket ile birlikte Katolik kilisesini çok korkutuyor. Yazarımızın yaşadığı Fransa ise bu diğer iki büyük güçten nefret eden, bir yandan kiliseyi hoşnut tutmaya çalışırken diğer taraftan Rönesans ve Hümanizm hareketlerine destek veren ve siyasi olarak Sultan Süleyman’dan destek alan 1. François tarafından yönetiliyor. Portekiz ve İspanya’nın öncülüğünde coğrafi keşifler 100 yıl önce başlamış; yeni dünyaların sınırsız serveti Avrupa Krallıklarının gözünü kamaştırmakta. Kilise, bir yandan yeni dünyadan akan altınların peşine düşmüşken diğer yandan rönesans ve reform hareketlerinden korkusuna aforoz kartına sıkı sıkı sarılmakta. Gutenberg’in matbaası sayesinde ise Avrupa’da okuma yazma oranı farkedilecek seviyede artmış durumda. İşte Avrupa’daki bu büyük değişim dönemine 3 ayrı ülkeden 3 yazar damgasını vuruyor.
Thomas More
Thomas More
İngiltere’de “
Ütopya
Ütopya
”yı,
Desiderius Erasmus
Desiderius Erasmus
Hollanda’da “
Deliliğe Övgü
Deliliğe Övgü
”yü, François Rabelais ise Fransa’da “Gargantua ve Pantagruel”i yazıyor. Dönemin atmosferinin getirdiği değişim, hareket ve cesaret dolu bu eserlerin ortak özelliği, “başka bir dünya mümkün” diye özetleyebileceğimiz mesajları. Yüzlerce yıldır kilise ve krallıkların baskısı altında boğulan toplumların “Altın Çağ”a kavuşabilmesini dileyen, yerleşik güç odaklarına açık, gizli baş kaldıran eserler bunlar. Nitekim sonraki dönem düşün hayatına damgalarını vuracaklar. Rabelais, bu üçlünün içerisinde en az tanınanı. Nitekim eseri de çok farklı ve sıra dışı. Rabelais güç odaklarına tepkisini mizahla, o güç odaklarının kutsalları ile dalga geçerek gösteriyor. Hedefinde özellikle kilise ve -seçkinlerin mekanı- Sorbonne var. Kahramanı Pantagruel, 494 yaşındaki Gargantua'nın oğlu, iyi niyetli bir dev. Hırsları olmayan, yiyip içip eğlenmek dışında bir arzusu olmayan bu saf dev, tümüyle rastlantılar sonucu ün ve güç sahibi oluyor. Ama Rabelais’in istediği kahramanını anlatmak değil; o, bu saf ve absürt karakterin bayağı esprileri ve patavatsızlıkları üzerinden kilise ve seçkinleri durmaksızın ti’ye alıyor. Günümüzde bile aşırı sayılabilecek ve hatta “dine hakaret” gerekçesi ile -
Salman Rushdie
Salman Rushdie
benzeri- afaroza yol açabilecek bu alaylar, Rönesans’ın getirdiği ruhun etkisi ile, uzunca bir süre sorun yaratmasa da, yazarımızın bir dönem Metz’e, gönüllü (!) sürgüne gitmesini engelleyemiyor. Eski Yunan ve Roma efsanelerine, İncil’e, Hristiyanlık tarihine, Avrupa tarihine sürekli göndermeler içeren bir eser bu; o yüzden hem okuması çok eziyetli (sürekli dipnot takip etmek zorunda kalıyorsunuz), hem de zor anlaşılıyor. Ben okurken çok zorlandım ve Rabelais’in ne yapmaya çalıştığını anlamama ve duruşuna büyük saygı duymama rağmen eserden beklediğim keyfi alamadım. Yine de -macerayı yarım bırakmamak adına- devamı olan ve bu sefer babanın maceralarına odaklanan “Gargantua”ya başladım. Sanki beni duymuş gibi, benim gibi eserini anlayamayan cahiller için bir son söz yazmış Rabelais; bence incelemenin kapanışını da onunla yapmalıyım. Size eseri anlatmada benden çok daha fazla yardımcı olacağına eminim: “Bana, "Üstat, bu boş lafları ve alaycı sözleri yazmanız pek de akıllıca olmamış gibi geldi," diyorsanız, bunları okuyup va­kit kaybetmenizin ise hiç akıllıca olmadığı cevabını veririm size. Bununla birlikte, benim oyalanmak için yazdıklarımı siz de keyifli vakit geçirmek amacıyla okuduysanız, hem siz hem de ben, tüm o sahte keşişler, yalancı sofular, salyangozlar, iki­ yüzlüler, hamam böcekleri, papazlar, başka kılığa bürünmüş, herkesi kandırmak için başka bir maskenin ardına saklanan o sefiller yığınından çok daha layık sayılırız bağışlanmaya. Zira onlar halktan insanları derin ve sofu düşüncelerle meşgul olduklarına ve perhiz yapıp nefislerini terbiye ettikle­rine inandırırlarken aslında insanlıklarının kırılgan zayıflığını besleyip yaşatmak için çabalayıp duruyorlar; Tanrı yaptıklarını yanına bırakmayacaktır eminim. Kaçın bu insanlardan; benim kadar nefret edin onlardan; aşağılayın hepsini; bence bunun yollarını bulabilirsiniz. Ve iyi birer Pantagruel'ci olmak istiyorsanız (yani huzur, neşe, sağlık içinde, her zaman bol bol yiyip içerek yaşamak istiyor­sanız), dünyaya bir delikten bakan insanlara hiçbir zaman güvenmeyin.”
Pantagruel
PantagruelFrançois Rabelais · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2018278 okunma
··
616 görüntüleme
Nil Nil okurunun profil resmi
Amme hizmeti olmuş bu inceleme. Teşekkür ederim kendi adıma.Çok merak etmeme rağmen bir türlü cesaret edemiyordum. Mart gibi falan okuma planıma aldım.
AkilliBidik okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim güzel sözlerinize, beğenmenize sevindim. Keyifli okumalar dilerim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.