Gönderi

288 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 34 hours
DİPNOT değil YÜKSEK Not: Kadınlar. Evet, hep unuttuğumuz, bir kenara ittiğimiz ama yeri geldiğinde işimizi gören bir robot. Bu ifade edilen tanım, tanımlanamayan erkek beyninde duran sabit bir cümle. Yıllarca; sessiz, ruhsuz evlere bırakılan, boş boş bir taraflara bakan kadınlar. Kim yaptı bunu? Erkekler. Bak kasıla kasıla da yazılırmış erkekler sözcüğü. Kadınlar peki ne isterdi bu dünyadan, erkeklerden? Karıcığım, sevgilim pırlanta aldım sana. Bravo! Hey şaşkın! Sen kadını bir pırlanta ile mutlu edeceğinizi zannedersin. Evet mutlu olur ama kibrit yanması gibi aniden geçer. Kadın senin , sizin, bizim pahalı elbiselerimize ihtiyacı yok. Bir tatlı söz, bir ilgilenme de yeterli değil. Onu(sevdiğini) kırlara götüreceksin, senin elini arı sokacak veya yere düşeceksin, o gülecek, birbirinizi salıncakta sallayacaksınız ama sen(erkek) fazla oturmayacaksın. Onu pahalı mağazalarda gezdirmene de gerek yok. Kalplerinizin sevgiyle dolacak yerlerinizi ayakkabı ve elbiselerle doldurmayacaksın. Evde yalan yanlış bir çay demleyip beraberce bir kitap okuyup, saklambaç, körebe oynayacaksın. Çünkü kadın asla çocukluğunu unutmaz, mutlu olur o anlara geri dönmekten. Cilt cilt yazı isteyen bu anlayış şimdilik buralarda bitsin. Kısacası kadın bir çiçek gibidir. Her gün ilgi isteyen bir çiçek. Bunun karşısında size ne mi verir? Hoş kokulu, pırıltılı bir bakış. Hazine bu işte. Arama sakın orada burada. Ve bu satırlar yazılırken Boston'un herhangi bir kasabasında yaşayan mutlu, yarı mutlu bir kadın da aynı bu yalnızlık ve kuru bir sevgi ile hayatına tutunur. Bu kadın Donna isimli genç ve güzel bir kadındır. Kocası Vic ve oğlu Tad'le birlikte bu eski ama huzurlu kasabada yaşarlar. Ama eskiden 4- 5 kişiyi boğazlayıp öldüren katili saymazsak tabii. Bu düşünceler Babaanne- torun vesayeti ile Tad'ın kulağına gelir ve her gece odasının yüklüğünde bir çift göz görür. Anne ve babası ise bunu boş hayaller ve akşam yemeğinde yediği 3 adet sosise atarlar suçu. Baba'nın iş seyahatinin ayrıntıları ise bu olayları biraz unutmaya yarar ama Tad'in kafası hala karabasan ve vampirlerde. Olaya dönersek, Donna'nın evinde bulunan külüstür bir araba bakıma gidecektir: Evden 30 mil uzaklıkta bulunan Joe ustanın berbat tamirhanesine. Tabii bu arada Joe ustanın karısı ve oğluda bıktıkları bu hayatta bir akraba yolculuğuna çıkmak isterler. Tabii ayyaş Joe'de bundan istifade komşusu Gary ile 3 4 günlük bir kaçamak planları yaparlar. Ama bu plan, tamirhanede bulunan köpeğin bir anda kudurmasıyla değiş ir. Köpeğin ismi Kujo'dur. Ajans uzmanı Vic ise karısına küçük bir seyahat için veda eder. Donna ise bu pis arabayı tamir için Joe'nin tamirhanesine götürür. Kendisi ve oğluyla birlikte gittiği tamirhanede ise kimseler yoktur. Köşede hırlayan sinsi bakışlı, ağzından salyalar akan Kujo hariç. Evet, anne ve oğul kafalarında bir köpek psikolojisi ile arabalarının tam da orada stop edip, benzini bitmesiyle bulundukları cehennemden kurtulabilecekler mi? Arabanın içinden çıkmalarına izin vermeyen verse de çıkmak istemeyen anne ve oğul, 50 derece sıcak altında, kocasından ve insanlardan habersiz daha kaç gün kalacaklar o konserve kutusunun içinde? Stephen Usta yine güzel bir kurgu yapmayı başarmış. Aslında kurgu değil. Neden? Çünkü usta, Mahşer ve O'da da aynı gerçek, günümüz yaşantısına dair bilgilerle kafamızı nakavt ediyor. Kitap bittikten sonra bahçeye çıkmakta biraz tereddüt ediyorsunuz. Acaba komşunun köpeği veya beslediğimiz köpek kudurmuşsa? İşte bu korkuyu okurların beyninde yaratmak önemli olan. Ama sıradan bir korku gerilim romanı gibi 3 gün okuyup ertesi gün unutmak? Hayır, Usta kolay kolay unutturmaz. Ve deyimler, sınırlı argo cümleler gayet yerinde. Modern kelimeler yerine korkutucu, güldürücü, basitliği , acizliği temsil eden kelimeler çok güzel serpiştirilmiş esere. Gardrop yerine romanlarda yüklük kelimesini kullanıyor mesela. Modern mermer veya altın işlemeli bir yerlerde karabasan pek çıkmaz. Onun için pis, kokan , kuytu, baraka gibi betimlemeler başarıyı artırıyor. Herkese iyi okumalar...
Kujo
KujoStephen King · Altın Kitaplar · 20152,124 okunma
··
102 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.