Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşü ile başlayan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun Konstantinopolis’i fethi ile son bulan Orta Çağ bazı tarihçiler açısından karanlık dönem olarak adlandırılır. Sanki o dönemde Antik çağın felsefi ve kültürel gelişmeleri son bulmuş yerini cehalet ve sefalete bırakmış gibi. Oysa Orta Çağ Dante, Geoffley Chaucer, Machiavelli gibi isimlerin ölümsüz eserlerinin temelini oluşturur. Her olayı ve kişiyi kendi zamanı içerisinde değerlendirmek gerekir; aksi halde tarihi tahrip ederiz. Orta Çağ yalnız sonbaharı değil, ilkbaharı ile de insanlık tarihinin en duyarlı, en büyüleci dönemlerinden biri olmuştur. Bu dönemde gotik mimari gelişmiş, estetik ve diyalektik ortaya çıkmıştır. 1225-1274 yılları arasında yaşamış olan Thomas Aquinas ailesinin nüfuzuna ve zenginliğine rağmen imtiyazlı işlerde çalışmak istememiş; basit bir keşiş olarak bilgi felsefesi, metafizik ve ruhun ölümsüzlüğü gibi konularda çalışmalar yaparak skolastik düşüncenin gelişmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Umberto Eco’nun kitaplarını okuyanlar Eco’nun Aziz Aquinas’a hususi bir alaka gösterdiğini bilirler. Aristo felsefesini Hristiyan prensipler ışığında tetkik eden Aquinas, Avrupa düşüncesi üzerinde derin izler bırakmıştır. 1322 yılında Aziz ilan edilen Thomas alçakgönüllülüğü ile de nam salmıştı. Paris’in görkemli yeni kulelerine sahip olmak yerine nadir bir el yazmasına ulaşabilmeyi yeğliyordu. “Thomas Aquinas’ın insan aklını özgürleştiren en büyük kurtarıcılardan biri olduğu gerçeğini kimseden daha fazla gizlemek mümkün olmayacak.” (Syf 27) Tarih okumayı sevenlere özellikle önereceğim, benim için Umberto Eco okumalarıma katkı sağlacak olan güzel bir eserdi.

Aziz Thomas AquinasG. K. Chesterton · 9786257233033 · 20205 okunma

·

104 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.