Gönderi

120 syf.
·
Not rated
yılkılık doru
Merhaba kısacık ama yüreğe işlenen bir romanla geldim. İnsan neden böyle nankördür, sadece kendini düşünür, hayvanlara eziyet eder diye okurken çok kez sorguladım. Bir at var Doru Kısrak, zamanında sahibine çok yarış kazandırmış, çok yavru vermiş. Sahibini bolluk içinde yaşatmış ama yarışamayınca tarlaya sürülmüş, sonra güçten düşünce de ‘yılkılık’lar arasına atılmış. bir sonraki yaza kadar sahibi olmadan yaşamaya çalışan atlara yılkı atı deniyor. İbrahim atının her şeyinden yararlanmış ama kendisi kışı rahat geçirmek, bir boğaz eksiltmek için Kısrak’ı gözden çıkarıyor. Doru'nun güçsüz ve yaşlı olduğunu, ölme ihtimalinin yüksek olduğunu bile bile gönderiyor atını İbrahim. Bizim yılkı atlarını tanıma hikayemiz de böyle başlıyor. Doru evine geri dönmek istese de yıllardır girdiği kapı yüzüne kapatılıyor, açılmıyor. Ne olduğunu hemen anlayamıyor sahibi onu niye bırakır ki? Zaman geçip o kapı açılmayınca mecburen köyden ayrılıyor. Yılkı atlarını buluyor. Hava iyiyken sorun yok ama önlerinde upuzun ve zorlu bir kış var. Okurken içim cız etti. hayatta kalabilecek mi, nasıl yaşayacak böyle diye düşündüm hep. Diğer atlarla arkadaş olup beraber geziyor. Tek başına dolaşamazlar çünkü kurt var. Hem canavarlar hem de karlı günler onları yoruyor. Bir atın gözünden hayatta kalma mücadelesini okumak benim için etkileyici oldu. At gördüğümde hep Doru’yu hatırlayacağım. Martı gördüğümde de Livaneli’nin Son Ada kitabı aklıma gelir. Kitabın sonunu da beğendim kısasa kısas bir son olmuş. Kışın verdikleri mücadeleyi okurken içim üşüdü resmen. Biz kara yakalansak da gidecek bir evimiz, aç kalsak da eve gidince pişirecek yemeğimiz var. Ama hayvanların öyle değil. Sokak hayvanları da böyle bırakılan yılkılıklar da, çok çile çekerek yaşamaya çalışıyorlar. Bir de yılkılıklar mücadele ettiğinden kış bitip yaza sağ çıkarsa eğer çok güçlü kuvvetli olurmuş. Bu yüzden atı alıp yılkılık yapıp yaz gelince hemen satan tüccarlar da varmış. Okuyunca şok oldum. Emek vermeden atı sahipleniyor sonra bir de hemen satıyor iyi paraya. İnsanlar işte böyle paragöz yeter ki kendi karnı doysun hayvanın çektiği zulüm gözüne görünmüyor. Madem o atı aldın benim atım dedin niye karlı dağ şartlarında bırakıyorsun üstelik kurtlar da etraftayken, yiyecek bulma sorunları varken? Kitap bence etkileyici. Kısa ama güzel bir edebi eser. Köy ağzı da iyi yazılmış bence. köy romanı ama daha çok atlara odaklı. Doru’ya da diğer atlara da çok üzüldüm. En kötüsü gerçekte de bunların yaşanıyor olması. Size de tavsiye ederim. Ben otobüste gelip giderken okudum hemen bitti, 120 sayfa zaten. Bu arada kitabı bana dershane hocam hediye etmişti o yüzden de yeri çok ayrı, yeni okuyabildim ama olsun :) farklidiyarlarayolculuk.blogspot.com/2022/03/yilki-a...
Yılkı Atı
Yılkı AtıAbbas Sayar · Ötüken Neşriyat - Edebiyat Dizisi · 20156.3k okunma
71 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.