Gönderi

208 syf.
·
Puan vermedi
“İnsanların sana ne olduğunu bilmelerini istersin. “ Nasıl ağır bir cümledir bu. Başına bir şeylerin geleceği kesindir ve bunlar bilinsin diye konuşursun. Konuşmazsan var olmamışsındır. Bazı cümleler altında çok şey vardır. Bazı cümleler çok büyüktür. “Konuşulursa olay yaşanmış olur, konuşulmazsa hiç yaşanmamış.” Ne acı... olayı yaşayan kadınsa görünmez, duyulmaz, yaşanılmaz sayılır. Kadın da zaten dillendiremez. Bazen biri mum yakar ve o mum nice ateşleri fitiller. Bir kişi dillendirince olayların ne kadar vahim olduğunu gördük. Çünkü maalesef kötülüklerde insanlar birbirinin acısıyla güçlenip yalnız değilim diyerek cesaret buluyor. Yoksa dillenmez ve yaşanmaz yok sayılır zorbalıklar. Hashtag olan taciz ve tecavüz olayları ile çığ gibi büyüyen Tweetleri anımsadım. Ben kendimi öldürmem. Başıma bir şey gelirse araştırın. Benim canım tatlı diyen kadınları anımsadım. Kadına dair her şeyi hatırladım... Kadın! Kitap, kadınların kız çocuklarını koruduğu ve eşlerinin yolunu gözlediği ve o gidenlerin birkaç haber ve para dışında varlığını bir daha hissettirmediği yaşamları anlatıyor. Yani gurbet yolu gözlemeyi ve yoksulluk gerçeğini. Yalnız kadınları, kız çocuğu olmayı anlatıyor. Dünyanın her yerinde kadın olmak zordur. Bunun din, toplum, medeniyet, adalet ile yer yer daha çok zor ya da iyileştirilmiş şartlara ayrılsana asıl olan, kadınların her yerde korunması gerekenler olduklarıdır. Bir söz vardır. Kadın, Evlenene kadar babasının, Baba yoksa abisinin, Abi yoksa annesinin, Anne yoksa akrabalarının; Evlendikten sonra eşinin, Eş ölürse varsa oğlunun, Oğlu yoksa akrabasının, Kimse yoksa toplumun görüp gözeteceği yardıma ve korunmaya muhtaç bir varlıktır. Kadın karnında dünya taşıdığı için bir ömür sırtı kambur olandır. Namus diye bir damgası vardır. Her yaşta ilgi çekilecek gözüyle bakılan bir bedeni vardır. "Her zaman kenarda dur, görünür olma dedi annem." Ne acı... Kıtalar, ülkeler değişiyor ama kadının yazgısı... Bu ormanda anneler kızlarının dişlerini siyaha boyuyor, onlara erkek ismi veriyor, çirkin olmalarına özen gösteriyor, bir gün yaşanacak bir kaçırılmaya karşı kazılmış bir sığınak ile çocuk yetiştiriyorlar. Çünkü güzel kızları gözetleyen çok tehlike var. Bunlar gizli de değil. Alın bir Kırmızı Pazartesi olayı daha. Mağdurlar belli failler belli ama bir dur diyen yok. Korku var... Bir de çocuk olmamak var. Genç kız olamamak. Güzellik evrensel bir ceza gibi kız çocuklarına. Hani Al Yazmalım’da Asya’nın annesi yüzüne kara çalardı. Evlenene kadar böyle olmalıydı. Evimden duvağınla çıkta sonrasını kocan bilire getiriyordu anne. Kendini gerçekleştiren kehanet olmuştu sonra. Annesi en korktuğu ile sınanmış, kızı kaçırmıştı. Annelerin suçu değildi tüm bunlar. Dünyada kadına dair kanıksanmış koruma kodlarının sonuçlarıydı. Kitaptan anlar hatırladıkça benzerlikler canlanıyor gözümde. İnsanız ya, bize dair her şey benzer. İnsanlar arası sınır çizilse de olanların sınır tanıdığı yok. Meksika’da geçiyor olaylar. Nam-ı diyar uyuşturucunun başkentinde. Burada fuhuş çok fazla ve yoksulluk insanların iliklerine kadar işlemiştir. Kadınlara hep kötü gözle bakarlar. Hiçbir kadın iyi değildir. Kitapta bir polis memurunun “Kızım olsa yaşatmaz öldürürdüm” demesi zaten olayın vahim halini özetliyordu. Zorbaların güç gösterisi her zaman kadınlar üzerinden beslenmiştir. Eşkiyalıklar çoktur ve korkunç zenginlikler vardır. Zengini çok zengin fakiri çok fakirdir. Burada da aslında Hindistan’a benzer yönlerin ne kadar çok olduğunu görüyoruz. “Beyaz Kaplan” filmi hint filmi olarak geçse de Hint filmi değildir. Hintlilerin gerçek yaşamını anlatan bir Amerikan yapımıdır. Yani gerçekler anlatılmaya çalışılmıştır. Orada yoksulluk ve kölelik çok iyi anlatılıyor. Bir tavuk benzetmesi vardı. “Hintlilerin bunca asırdır insanlığa kazandırdığı şey, tavuk kafesi olmuştur.” eleştirisi ile hem gerçek tavukların kümesi hem de insanların kümesi olan patron evlerini anlatılması da güzel bir detaydır. Hizmetkarların sahiplerine karşı ölümüne sadakatleri üzerine kurulan bu düzende, gözleri açılan bir hizmetkarın neler yapabileceği ve de sisteme nasıl karşı çıkabileceği de sürükleyici şekilde anlatılmıştı. Zenginler ve fakirler yani rezidanslar ve gecekondular arası bir sınır hayatı vardır. Ve her fakir ölümüne hizmete adansa da kurtuluşu arayan nadir bir beyaz kaplan vardır. Meksika hayatında bu kaplanlar kara paranın sahibidir. Köleler ise ailesini bırakıp hizmete gidenlerdir. Meksika’da beyaz kaplan olmak demek faili meçhule gitmek demektir. Karanlık bir dünya. Ormanda mı? Ormanda yaşayanlar anneler ve kızlarıdır. Guerrero kırsal bir alandır. Burada doğup büyüyüyen Ladydi, Maria ve Paula adlı kız çocuklarının hayatında anne ve babanın varlığını anlatıyor. Babanın sadece adı kalmıştır annenin ise korkularından oluşan koruma içgüdüleri. Bu ormanda kadınlar için hayattaki en önemli şey kız çocuklarını uyuşturucu kartelleri tarafından fark edilip kaçırılmasını önlemektir. Çünkü kaçırılan kızlar “yağmur fırtınasında su yolunda akıp giden yapraklardan biri” olup hiç yaşamamış gibi yok oluyor. Anneler kızlarını bu kartellerinden korumak için ellerinden geleni yapıyor; büyük bir yoksulluk, gündelik şiddet ve acımasızlığın içinde yaşam mücadelesi veriyorlar. Oyları Ladydi’nin anlatımından öğreniyoruz. Annesinin renkli bir kişiliği var. Bazen fazla haklı bazen çok uçarı bir kadın. Nerede ne tepki vereceği belli olmuyor. Her kadının karakteri ayrı bir drama kapı aralıyor. Aldatmalar, yardımlaşmalar, kötülükleri kabul ve alışma hızları... ile kadınların dünyası burası. Kocalar Amerika’ya gider ve bir bir erkekler eksilir çatılardan. Anneler ve kızları kalır. Kitabın yazarı Jennifer Clement Meksikalı bir şairdir. Kitap Kadınlar Ormanı diye çevrilse de kitabın orijinal adı "Çalınan Kadınlar İçin Dua Et", ki bu isim kitabı daha iyi anlatıyor. Yazar on yılı aşkın süren araştırmaları sonucunda, o coğrafyada yaşayan ve hapishanelerde yatan kadınlarla yapılan söyleşilerden yararlanarak yazıyor kitabı. Kadınların dünyasına giriyor. Korkularına, sinirli hallerine, özellerine, düşüncelerine, güç toplamak için motive oldukları her hallerine değiniyor. Büyük mücadeleleri anlatıyor. Bazı ayrıntılarla insanı sarsıyor. Çok akıcı bir anlatımla anlatılmış olaylar. Okuyanı sıkmayan bir anlatımı var. Yer yer zaman geçişleri ile dikkati diri tutuyor yazar. Başka dünyaları tanımak her zaman iyidir. İnsanın insana ne kadar yakın olduğunu gösterir. Okumanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar!
Kadınlar Ormanı
Kadınlar OrmanıJennifer Clement · Sel Yayıncılık · 2019898 okunma
··
240 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.