Kitap, baş kahramanımız Cem’in babasının onları terk etmesinden sonra yaşadığı sıkıntılarla başlıyor. Dershane, üniversite, gelecek kaygısı, en büyüğüde para sıkıntısı. Annesiyle İstanbul’dan taşınıp Gebze’ye tanıdıklarının yanına yerleşiyorlar. Kitapçıda çalıştığı bir şeye yetmiyor ve o da tavsiyelerle kuyucu çırağı olmaya hevesleniyor. Annesine iki hafta sonra geleceğim diyerek baştan beri gönlü olmayan kadını yalnız başına bırakıp gidiyor. Aslında kitapta buralar o kadar yavaş anlatılmış ki bir ara gerçekten yarım bırakacağım sandım. İlk 50-60 sayfa kuyuyu, Mahmut ustayı, suyu, suyun bir türlü çıkmamasını anlatıyor. Ama daha sonra kırmızı saçlı kadının gelmesiyle hikaye değişiyor. Lise çağında olan Cem, kendinde yaşça iki kat büyük bir kadına aşık oluyor. Kırmızı saçlı kadın bir tiyatro sanatçısı, bir çadırda ailesi ve arkadaşlarıyla halka -bir ücret karşılığında, devlete bağlı olmadan- gösteri düzenliyorlar. Gece gündüz onu düşünür olduğundan sürekli onun evini gözetliyor ve artık kuyu muhabbetlerinden başka bir şey okumuş oluyorsunuz. Günlerce evini gözetlediği kadının evli olduğunu -daha önce aynı masada ağabeyi olarak bildiği Turgay’ın aslında kocası olduğunu öğrendiğinde- dünyası başına yıkılıyor. Ve daha sonra Cem’in Mahmut ustayla -ustasıyla- yaşadığı olaylardan sonra kitabın akışı değişiyor. Yeni hikayeler öğreniyorsunuz. Mesela ben bu kitaptan sonra Şehnâme hakkında araştırma yapmayı ekledim listeme. Okumayı hedefledim. Kitabın sonunda ise bir an duraksadım. Bu kadar tesadüf üst üste olamaz dedim. Daha sonra da zaten bildiğimiz şeyleri bir de kırmızı saçlı kadından okuduk. Kitap genel olarak güzel ama beğenmediğim kısımları bir çırpıda atamam. Tavsiye ederim..

Kırmızı Saçlı KadınOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201950.5k okunma

·

929 views

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

SMiray Yalçın