Gönderi

96 syf.
10/10 puan verdi
Исповедь | İtiraflarım(Antik Dünya Klasikleri) #kitapyorumu #İtiraflarım Goodreads: 4,1/5 1000kitap: 8,4/10 5/5 “Hakikat kendisini sevgide açığa çıkarır.” Rus edebiyatı denilince aklıma ilk gelen yazar Tolstoy’dur benim ve bugüne kadar okuduğum her eserinin bende çok ayrı bir yeri vardır. Eserlerindeki üslubu ve düşünce tarzı ile okurken içsel bir monologa yöneltir beni. İtiraflarım kitabı da okurken benzer bir monologa itti. Tolstoy, bu eserinde kendi yaşamını sorguluyor. Yaşamı boyunca sürekli kendi varlık nedenini sorguluyor, tatmin edici bir cevap bulamıyor. Kendi içsel dünyasında varoluşu sorguladığı için bir dönem yasaklanmış bir eser. Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebine göre vaftiz edilmiş, hayatının ilk yıllarında sanatçı camiasında yer almış. O dönemlerde yaptığı işi eğlenceli olarak gördüğünü ifade ediyor. Fakat kendisini o dönemlerde sürdüğü yaşam tarzı için ağır bir dilde eleştiriyor daha sonrasında. Yazarlık yaptığı dönemlerde kendisinin yazarak insanları eğittiğini ve öğrettiklerinin de doğru şeyler olduğunu düşünüyor. Lakin yaşamının ilerleyen dönemlerinde o anlar için “bir insanın tımarhanede hissedebileceği türden bir his” olduğu tanımını yapıyor. Özellikle böyle bir tasvirde bulunması beni oldukça şaşırttı. Fakat kitapta ilerledikçe Tolstoy’a hak vermeye başladım. O dönem itibariyle değerlendirince (1800’lü yıllar) Tolstoy’un kendi döneminde alabileceği cevaplardan çok daha ötesinde bir arayışta olduğu ve bu arayışında kendi döneminin oldukça yetersiz kaldığı anlaşılıyor. Tolstoy; varoluş nedenini, hayatın ne ifade ettiğini, nasıl yaşanabileceğini ve bu süreçte ölümü tercih etmenin(intihar) en iyi seçenek olup olmadığına dair düşünsel anlamda sorgulayıcı uzun bir süreçten geçiyor. Tam çaresizlik noktasına yaklaşmışken mutlu bir evlilik yapıyor ve tekrar on beş sene sonra aynı düşünsel noktaya geri dönüyor. Hatta kendisi “Mutlu bir evlilik yapmasaydım; on beş sene sonra varmış olduğum noktaya on beş yıl önce ulaşabilirdim.” diyor. Eşi, çocukları ve aile yaşantısının yönünü başka bir noktaya çevirerek bu süreci geciktirdiğini söylüyor. Yazarlık yaptığı süreçte aldığı ödülleri ve tutulan alkışların kendisi için önemini yitirdiği, çalışmalarını değersiz olarak gördüğü bir düşünsel döneme giriyor. O süreçte bakış açısını felsefeye yöneltip Schopenhauer, Sokrat, Süleyman ve Buda’nın verdiği yanıtlarda arıyor. Filozofların bakış açısı da Tolstoy’u tam anlamıyla tatmin etmiyor ve bu defa kiliseye yöneliyor. Ne yazık ki aradığı sorulara karşılık tatmin edici bir cevap rahipten de alamıyor. Aşai Rabbani ayininden sonra kiliseden de uzaklaşıyor. Bir köylü ile karşılaşıp bu defa yanıtı orada arıyor ve böylelikle üç yıl daha geçiriyor, fakat yine düşünsel bir tatmin sağlayamıyor. Uzun bir arayış sürecinden sonra nihayet aradığı soruların cevabını buluyor. Tolstoy, son bölümde bulduğu yanıtı o kadar güzel ve hoş bir ifade ile anlatıyor ki… Kitabı bitirdiğimde başımı kaldırdım ve bir süre düşündüm. Tam da ihtiyacım olan bir zamanda okudum bu kitabı, aradan geçen yüzyılı aşkın bir sürede Tolstoy’un bulduğu cevap benim içime ışık oldu. Dilerim sizin içinize de ışık tutar. Keyifli okumalar.
İtiraflarım
İtiraflarımLev Tolstoy · Antik Kitap · 201623,3bin okunma
·
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.