Sonra kuşların cıvıltılarına karışan sesiyle, “Küçüğüm,” diye kulağına fısıldadı.
“Bir gün saçlarına beyazlar, ipek tenine çizgiler düşecek. Bundan asla korkmamalısın.
Bil ki, bu çizgiler senin yaşadığın yılların ve anılarının şahitleri olacaktır. Dolu dolu, içinden geldiği gibi yaşa. Dilerim hep mutlu olursun ama acıların da olacaktır. Acılarını
yaşamaktan korkma. Anılarına küsme. İşte o zaman yıllar sonra gözlerinin altında, ellerinin üstünde oluşan çizgilerinden de korkmazsın. Hiçbir şeyi olduğu gibi içine gömüp üzerini örtme. Bilesin ki, içimize attığımız her şey, yıllar sonra hile uygun ortamı bulduklarında tıpkı çim tohumlan gibi yeniden yeşerirler. Halbuki her şeyi zamanında bırakmak lazım.”