Gönderi
“Her peri masalı mükemmel değildir.” O kadar güzel bir sözle başlıyor ki Gelincik… Çünkü Can Yücel’in de dediği gibi ‘zordur kadın olmak. Suçtur kadın olmak. Çünkü herkesin sahip olmak istediği bir bedenin vardır. Korumak zorunda olduğun bir namusun ve sevmeye yasaklı törelerin…Oysa erkektir kadını eksik hale getiren, namusunu alıp etek altına iten, inançlarını yok eden. Erkektir bir melekten şeytan yaratmasını bilen.’ Bu cümlelerin bir tür referansı bu kitap. Hatta dostlar, bazen hemcinsleri bile zor eder yaşamayı kadına. Aynı Yılçay hanımın Gelinciğinin Azra’sına, yaşamında erkek baskısı kadar kadın akrabalarının menfaat üzerine yaşattıkları acılar gibi. Hikaye Lena ve büyük aşkı Ahmet’le başlıyor. Ama maalesef bu büyük aşk Ahmet’in ölümüyle yarım kalıyor ve Lena çok ama çok acı hadiseler içinde kalıyor. Lena bu acılara daha fazla dayanamıyor. Ne yazık ki zalimin fendi iş başında çünkü Lena’ya yaşatılması yarım kalan acılar kızı Azra’ya miras kalıyor. Azra’nın hayatını allak bullak etmeye çabalayan akraba meclisinin çirkinlikleri sınır tanımıyor. O kadar akıcı, gerçekçi ve okunası bir hikaye. Gerçek olmasını hayal bile etmememiz gereken hayatlar yaşandı dünyada ve hala bir yerlerde yaşanmaya devam da ediyor maalesef. Bu gerçeklere dikkat çeken ve bunun bir sonu olsun diye farkındalık yaratan yazarları takdir ediyorum. Bu arada yazardan da bahsetmek istiyorum. Birçok çocuğun yüzüne kocaman gülümsemeler konduran onlar için kar, kış dinlemeden yollara koyulup yardımlar düzenleyen ve onlara okuma şevkini aşılamak uğruna kütüphaneler kuran nadide insanlardan. Kalemini Firak ile sevdim, Gelincik’le tesadüfi bir sevgiyi aştı. Aşk’sın Sen’le devam edeceğim.
·
230 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.