Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

173 syf.
·
Puan vermedi
Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle… "Sana ruh hakkında soru sorarlar. Deki; Rabbimin emanetidir ve size pek az bilgi verilmiştir." (isra, 85) Ruh;eşrefi mahluk olarak yaratılmış insanın, nefsine uyarak yaratılış amacından uzaklaşmasıyla özüne dönmek için insana bahşedilmiş Allah'ın en büyük emanetidir. Gayet noksan olan lügat hafızam ile üstadın eserine inceleme yazmama fikri hakim olsada, ruhi vaveyla ile kalemi elime almam bir oluyor. Peki neydi ruhumda bu denli vaveylalar yaratan ve kalbimin dağdağasının müsebbibi? Her sayfa okuyucuyu zikre davet ediyor, insanı eşrefi mahluk olmaya, özüne dönmeye çağırıyordu. İnsanlar asırlar boyunca yaşamlarının anlamlarının arayışı içinde olmuşlardır. Kimi zaman bu arayış insanları sapkınlığa götürmüş kimi zaman ise filozofların çürük ve dayanaksız savlarına maruz bırakmıştır çağları. Yazar kitapta, filozofların çürük, dayanağı olmayan ve madde odaklı ideolojilerine sıkça yer vermiş ve bu ideolojilerin medeniyetlerde açtığı tahrifatı gözler önüne sermiştir. Peki bizim yaradılış amacımız nedir? Biz ne yapıyoruz?! "Ben cinleri ve insanları yalnız beni tanıyıp kulluk etsinler diye yarattım." (zariyat, 51/56) Ayettede belirtildiği üzere demekki insanoğlunun Allahı tanımak ve kulluk etmekten daha büyük bir meselesi yoktur. Kitabın genel olarak ana konusu bu. Darı dünyanın ihtişamına kanıp asli görevimizi unuttuk çoğumuz. Oysaki Müslümanın yalnızca "1" hayatı yoktur. Çünkü bizim inancımız bu dünyanın ötesini vaad ediyor bize. Bu dünya kulluk görevini yerine getirmek için geçici bir iş yeri tabiri caizse. Çağlar arayış içindeyken Nebiler geliyor, asra vahiy ışığı saçıyor fakat kalp gözü kör olan insanlar her inancı nefse taabiyetle maddeye yönlendirdiği için eksik kalıyor. Çünkü kainat ve dahi madde Allah'ı tanımak için araçtır. İnsanlar maddeyi putlaştırıp amaç edindikçe ruhun ölümü gerçekleşiyor. Ruhun ölümünden kasıt yok olması değil. Uyutulması, uyuşturulması, varoluş hikmetinden uzak kalması. Hz. Yusuf'un düşü kuyudan alıp saraya götürüyor. Saraydan Medreseyi Yusufiye'ye atıyor. Sonra o düş Yusuf'u Mısır'a sultan ediyor. Hz. İbrahim'in gönlündeki iman ateşi maddenin ateşine galip geliyor. Üstad vahiy ışıklarının enbiyalar eşliğinde putları, tağutları, firavunları, nemrudları ve ideolojileri nasıl zelzeleye uğrattığından bahsediyor kitapta. Ve son peygamber enbiyalar sultanı Hz. Muhammed(s.a.v).Tüm insanlığı tek kurtuluş yolu olan İslam'a davet ediyor, Kur'an'ı Kerim kainatı nura boğuyor.Tahrif edilen dinlerde eksik kalan ve çarpıtılan kulluk şuuru ancak İslam'da tam olarak aslını buluyor. İslam, ruhun dirilişi ile maddeyi olması gereken yere koyuyor ve tapınmanın bir ve diri olan Allah'a olması gerektiğini idrakını aşılıyor. "Allah'a inanmayan çağ, ölü bir çağdır. Çağ, Allah'a inanmakla dirilecektir." Karakoç'un o muazzam haleti ruhiyesinden hakikati güneş kadar aşikar eden kelimeler muntazam bir şekilde inci tanesini andıran güzellikte kalem eşliğinde sayfalara süzülüyor ve üstadı titreten o ilahi cezbe ruhu dirilişe, şahlanışa, Allah'a davet ediyor. Adeta Asr-ı saadet çekiyor üstadın içi ve onun dünyadaki gurbeti aşikar ediyor kendini. Maddeyi putlaştıran kenti geride bırakıp İslam kentini kuruyor. Sadece Allah'a tapmakla ve kullukla geçirilen vakitler… İslam kentinin dağında bir bahçe ki dillerin sustuğu, ruhların hemhal olduğu. Diriliş dağının Rahman bahçesi. Bahçesi Rahman, suyu Kevser, çiti Yasin, kapısı Fatiha diye söz ediyor bahçesinden üstad. Baki mutluluk yalnız öze dönmekle mümkündür ve Batı'nın evrensel ahlak diye kurduğu hayal ancak İslam ile vücud bulacaktır. Çağların sıkıntılar çekmesinin sebebi iman etmemelerinden kaynaklanmakta ve nefse tabii olarak ruhtan dolayısıyla özden uzaklaşan insan en büyük eziyeti kendine yapmaktadır. İnsanı mahluk Kur'an'ı Kerim'e sarılarak, Fahr-i alem efendimizin izlerini takip ederek kulluk görevini en üst derecede ifa etme çabasında bulunmalı ve ruhunu özgür bırakarak Allah'a yakınlaşmalıdır. Karakoç, nefis eri olan bizlere diriliş çağrısı yapıyor sayfalarca ve bizim en büyük asli görevimizin İslâm'ı yaşamak ve yaymak olduğunu defaatle vurguluyor. "Her şey Allah'la diridir. İnsan, Allah'a inancını yitirmişse, ölüdür. Ruhu boğulmuştur, koğulmuştur onun. Onu diriltecek olan Allan inancıdır.Allah'ın her zamanda ve her yerde var ve hazır olduğuna inanmak .. Akıldan geçen düşünceyi, uzanan eli, kımıldayan kafayı, atan nabzı O'nun bildiğini, gördüğünü bilmek. Allah'ın buyruğu dışında kımıldanmanın imkansızlığını kavramak. Allah aşkı dışında bütün aşkların, Allah'ın varlığı dışında bütün varlıkların, Allah'ın buyruğu dışında bü- tün buyrukların yok olmaya, bozulmaya, değişmeğe, çürümeğe, ölmeğe mahkum olduğunu kayıtsız ve şartsız bilmekten gelen yüce inanç. Ona ortak koşmamanın fecri. Ruhun önüne dikilen putları kırma seheri. İnsanın ve eşyanın ancak Allah'la var olabileceğinin şuuruna erme yüceliği. İşte insanın Allah'a inanmasından doğan mümin psikolojisinden bir fragman."
Ruhun Dirilişi
Ruhun DirilişiSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20071,729 okunma
··
2.079 görüntüleme
Elfaff okurunun profil resmi
Samimi olmak en güzel keramettir. Bırakın uçmak kuşlara münhasır olsun denmiş lo🙃
1 sonraki yanıtı göster
s okurunun profil resmi
Elifimsuyum müthiş bi inceleme olmuş, maşallah kalemine sağlık 💐
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.