Gönderi

256 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 13 days
Yorucu. Kitaba ismini veren “Yaz Ortasında Ölüm” hikayesi hariç okurken genel olarak yoruldum. Japon edebiyatı biraz enteresandır; karakter isimleri İngilizce, hatta Türkçe olsa dahi okuduğunuz kitabın Japon edebiyatından olduğunu anlarsınız. Çünkü kâğıt kesiği gibi bir etkisi vardır. Belki tüm duygularını bastırarak yaşayan bir millet olduklarından, belki savaşın etkisiyle geldikleri halden bilmiyorum ama tanımını tam olarak yapamadığım rahatsız edici bir şey var. Sadece Mişima’da değil, Kenzaburo Oe okurken de benzer şeyler hissediyorum, Japon filmlerini izlerken de bu hisse kapılıyorum. İnsani duyguları bastırılmış gibi, bu yüzden şiddeti de erotizmi de garip, alışılmadık ve fazla fazla rahatsız edici bir şekilde aktarıyorlar. Ishiguro bu noktada çoğu Japon yazardan ayrılıyor ama o zaten İngiltere’de büyümüş, Japonların kendisi dahi Japon’dan saymıyor adamı, onun eserlerinde bu “rahatsız edici” detayların bulunmaması bir yerde normal yani. Daha önce Mişima’dan Bir Maskenin İtirafları’nı okumuştum ve sevdiğimi hatırlıyorum. Ama bu kitabı okurken zorlandım. Haruko öyküsündeki bitmek bilmeyen ensest döngüsünün iğrençliği, Üzümlü Ekmek öyküsündeki cinselliğin garipliği, Asilzade öyküsünün inanılmaz sıkıcılığı (okurken havale geçirdiğimi sandım), Havai Fişekler öyküsünün bir sona bağlanmaması (sonunu okuyucuya/izleyiciye bırakan senaryoları severim ama bu öyküde öyle bir durum yok, bitince anlamsız bir boşluk kalıyor sadece), Yağmur Altındaki Fıskiye öyküsünde yine çok karanlık ve insan olamamanın nirvanasını yaşayan tuhaf bir karakter… Görece daha iyi olan öyküler ise benim nezdimde çarpıcılığı şaşırtıcı sonlarında olan Sirk, Seyfiye Çamları ve Bulmaca idi. Beğendiğim öyküler ise Sigara, Kanatlar ve elbette Yaz Ortasında Ölüm oldu. Yaz Ortasında Ölüm, ani ölümle ikisi evlatları olmak üzere üç yakınını kaybeden bir çiftin öyküsü. Evlat acısına ve evlat kaybından sonra hissedilen duygulara, bu acıyla baş etmenin güçlüğüne ve yaşanan gelgitlere çok isabetli ve gerçekçi bir şekilde değinmiş: Annenin başlangıçta hissettiği o hıncahınç öfke, nefret, sonra zamanla bunun zayıflıyor gibi olması ancak hiçbir zaman dinmemesi. Cenaze sahibinin hissettiği mahcubiyetteki o ironik durum. Hayata yeniden tutunmak ve çevresindekilere katlanmak pahasına gelen mecburiyetin kırılganlığı. Bir süre sonra yaşadığı acıya yabancılaşmak zorunda olmak. Ve tüm bunlardan sonra hayatta kalan bir karı-kocanın yeniden çocuk sahibi olduklarında hissettiklerini şu satırlar çok güzel özetliyor “Daha önce hiçbir zaman bu seferki gebelik ölçüsünde dikkatli olmamışlardı. Çocuğun sağ salim doğması inanılmazdı da, çocuğu yitirmek doğaldı sanki.” Kitaba ismini vermesi isabetli olmuş, diğer öykülere nazaran gerçekten çok güzeldi.
Yaz Ortasında Ölüm
Yaz Ortasında ÖlümYukio Mişima · Can Yayınları · 2011611 okunma
·
243 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.