Gönderi

272 syf.
·
Puan vermedi
Yenişehir’de Bir Öğle Vakti Adlı Eserin İncelemesi
Sevgi Soysal’ın "Yenişehir'de Bir Öğle Vakti" adlı eserinde anlatıcının Ankara’nın Yenişehir semtindeki kavak ağacını betimlemesiyle başlayan ve kavağın devrilmesiyle sona eren olay örgüsü, yaşlı bir kavak ağacı etrafında gelişir. Türk destanlarında sığınak, aile ve devlet yönetimi gibi nitelikleri aktarmada sıkça kullanılan ağaç motifinin (Şerif, 2010, s. 29) yansımaları, Yenişehir’de Bir Öğle Vakti eserinde de kavak ağacı sembolü üzerinden aktarılmaktadır. Eserde yer yer yapılan tekrarları dolayısıyla bir laytmotif görevi de üstlenen kavak ağacı, Soysal’ın bu sembolü destekler nitelikte seçtiği karakterler aracılığıyla sosyal yapı ve kimliğe ayna tutar. Eser boyunca karakterler kavak ağacına bumerang gibi devamlı döndürülerek kavağın temsil ettiği merkezi güç ve otorite hatırlatılır. Böylelikle eserde, sosyal koşulların eseri belirlediği, edebiyatın toplum içinde var olup olgunlaştığı ve toplumun bir dışa vurumu olduğu (Moran, 2018, s. 55) savının izleri görülür. Toplumcu gerçekçi ve yansıtmacı kuram perspektiflerinden değerlendirildiğinde, Soysal’ın eseri cezaevindeyken, Türkiye Cumhuriyeti’nde siyasi ve toplumsal karışıklıkların had safhada olduğu 12 Mart 1971 Muhtırası’ndan iki yıl sonra kaleme alması (Furrer, 2004, ss. 39-40), bu incelemede eserdeki ana sembol olan kavak ağacının işlevinin toplum ve siyaset dahilinde ele alınmasını mümkün kılmaktadır. Bu çalışmada, kavak sembolünün eser özelindeki işlevi ve eserde konu edilen sosyal yapı ve kimliği nasıl yansıttığı incelenecektir. Bu nedenle, kavak sembolünün etrafında şekillenen karakterler ve bu karakterlere kavağa bağlı olarak tayin edilen roller inceleme kapsamına alınacaktır. Eserde kavak ağacı bir referans noktası gibi kullanılmıştır. Eser onunla başlar, karakterler devamlı ona döndürülür, kendisine eser boyunca atıflar yapılır ve olay örgüsünün finali ona bağlanır. Sadece bir ağaç oluşunun çok daha ötesinde eserde sosyal yapı ve dokuyu, toplumun işleyişini, yönetim ve gücü temsil eden kavak ağacı bir sembol olma görevini üstlenir ancak bunu gizlice yapılan yerleştirmeler yerine, ustaca gerçekleştirilen bir kapsayıcılıkla sağlar. Eserde aynı zamanda bir laytmotif de olan kavak ağacı, toplumun kimliğini yansıtma ve sosyal yapıdaki değişimi aktarmadaki rolünü yerine getirmek üzere sıkça tekrarlanır. Soysal, kavak ağacına bu görevleri yüklerken farklı sınıf, etnik köken ve ideolojilerden karakterlerin toplumdaki yerlerini ve kavakla olan ilişkilerini işlemiştir. Buna ek olarak kavak ağacının zaman zaman statik, zaman zaman da dinamik niteliklere büründürülmesiyle temsil edilen farklı sosyolojik etmenler daha açık kılınmıştır. Kavak ağacının eserin ilk ve son cümlelerinde kullanılmasıyla eserin sınırları çizilmiştir. Bu kullanım tıpkı gözlerini yeni bir güne açıp ardından günün sonunda gözlerini kapatan bir kişinin günlük serüvenini anımsatır. Eserin ilk cümlesinde kavak ağacı, “Sanki büyük bir gürültüyle devrilecekmişçesine sallandı” (Soysal, 2019, s. 13) olarak hâlâ ayakta ve sağlam olarak betimlenirken son cümlesinde “Çürük kökleri üstünde fazla duramayan” (Soysal, 2019, s. 272) ve “özsuyunu tamamen tüketmiş” (Soysal, 2019, s. 271) olarak betimlenerek sonunun geldiği ve artık ayakta duramadığı aktarılmıştır. Kavak ağacı, aynı zamanda Yenişehir’de bulunan ama birbiriyle tamamen alakasız karakterlerin öykülerini birleştiren hatta bu karakterleri bir elim sende oyununun veya bir bayrak koşusunun parçası yapan yegâne unsurdur. Eserin başından sonuna doğru büyük değişimler yaşayan kavak ağacı gibi, onun bir araya topladığı karakterlerin her birinin bir parçası olduğu sosyal yapıdaki değişim de bu doğrultuda şekillendirilmiştir. Böylece kavak ağacı eser özelinde “bir cins parantez oluşturmaktadır.” (Furrer, 2004, s. 67). Aynı bir parantez gibi açıklayıcı niteliği elinde tutan kavakla başlayıp kavakla biten eserin akışı, bu sembol aracılığıyla çizilmiş sınırlar dahilinde seyreder. Karakterlerin, aynı zaman diliminde Yenişehir’de bulunmalarını bütünsel bir düzlemde birleştiren olgu da yine kavak ağacıdır. Eserde kavak ağacı, kavağın yetiştiği bahçe ve bahçe sınırlarındaki apartmanın sahibi, bir siyasi otorite ve düzen zincirinin bağlantılı halkalarıdır. Bu merceğin ardından bakıldığında apartman sahibi bir siyasetçi temsili olarak değerlendirilebilir. “Kızılay’ın bataklık olduğu zamanlardan kalma” (Soysal, 2019, s. 213) olan kavağın köklerinin hemen yanında kurduğu düzenle bu kişi Mevhibe Hanım’dır. Siyasi düzeni temsil eden kavak ağacı çok eski yıllardan kalma ve ilkelliğini bünyesinde daima barındıran bir unsurdur. Kavağın beslenip kendine yer edindiği ve apartman sahibinin bir malı olan bahçe ise, sosyolojik görüş ve ideolojidir. Apartman sahibinin bahçesinde büyüyen kavak ağacı ise siyasetçinin ve ideolojik görüşün bir ürünü olan siyasi düzen, otorite ve yönetimdir. Soysal, kavağın devriliş sürecini karakterler aracılığıyla aktararak durumu farklı bakış açılarından sergilemiş, böylece kitabın konu edindiği toplumun sosyolojik kimliğinin çözümlemesini de yapmıştır. Apartman sahibi ve aynı zamanda eski bir vekil kızı olan Mevhibe Hanım siyasi düzenin içinde yetişmiştir ve bu ortama alışkındır. Kavağın devrilişini son anlarına kadar görmeyen Mevhibe Hanım, nesilden nesile aktarılan monarşik bir körlük yaşamaktadır. Zira düzeni kuran ve yönetenler aksaklık ve yanlışları görmeyi bizzat reddedenlerin de ta kendileridir. “Bu kavak yakında kurur.” (Soysal, 2019, s. 177) diyerek kavak meselesinin üzerinde çok durmayan ancak bir farkındalığa sahip olarak yaratılan Doğan karakteri, Mevhibe Hanım’ın oğlu olmasıyla ise başka bir temsil çerçevesinde kullanılmıştır. Doğan’la, düzenden beslenen ama düzenin bir parçası olamayanların eksikleri görmelerine rağmen düzeltmek için bir atılımda bulunmayacakları, nihayetinde onlara dokunan bir şeyin olmadığı nakşedilmiştir. Öte yandan parayı elinde tutan ticaret insanlarını temsil etmek üzere Güngör karakteri yaratılmıştır. Düzenin başına her ne ve kim gelirse gelsin maddi çıkarlarını daima ön planda tutacak kapital sahipleri başkalaşan düzenin olası zararlarından uzak durup rüzgâra göre yön değiştirmekten gocunmaz. Güngör, kavağın yıkılmasına çok yakın bir zamanda ve kavağın yakınına park ettiği arabasına polis ve itfaiye gibi devletin küçük temsillerinin önlem ve direnişlerine rağmen ulaşır. Bu durum, Güngör gibi kişilerin düzenin yıkımıyla ilgilenmeyip, maddiyat ve saadetlerine azami önemi vererek kaostan uzak durma eğilimlerine yapılan bir atıftır. Bu bağlamda, kavak ağacı karakterleri çeken bir mıknatıs olarak vasıflanmaktadır. Karakterlerin nitelikleri ve mensup oldukları sınıflar birbirlerinden ne kadar farklı olursa olsun, kavak ağacı yine de her birinin sıfır noktasıdır. Kavak ağacı, devrilirken bile ama az ama çok, herkese etki edecek bir çekim gücüne sahiptir. Eserde sosyal yaşam ve kimlikte büyük roller oynayan, herkes tarafından tanınan ve önem gösterilen kesimlerin yanı sıra toplumda ezilen, dışlanan ve bütündeki payı göz ardı edilen kesimlerin temsilleri de sağlanmıştır. Bir Çingene olarak toplum kimlik ve kültürünün yadsınamayacak dokularından olan azınlıkları temsil eden Boyacı Necmi, sosyal hayat ve şehir yaşamının tam göbeğindedir. Soysal, kavağın devrilmesi esnasındaki kalabalığı Necmi’nin penceresinden aktarırken “önemsiz bir olay olunca akılları gidiverir” (Soysal, 2019, s. 219) ve “kalabalığın kendi merakı yoktur, merak kapışması vardır” (Soysal, 2019, s. 220) gibi ifadeler kullanır. Böylece, Necmi’nin portresi gözlemci, eleştirel ancak gördüğü eksikleri değiştirecek gücü ve yetkiyi elinde bulunduramayan bir karakter olarak çizilmiştir. Necmi, etnik kimlikleri nedeniyle toplumda ötekileştirilenlerin kıymeti bilinmeyecek eleştirilerini sadece ironik olarak yapar ve eleştiri oklarının hedefindeki toplumu tiye alır. “Kavağı istenen yöne doğru devirmek için” (Soysal, 2019, s. 220) canla başla çabalayan itfaiyeci ve polisler bu olay kesitinde ilk başta devleti temsilen resmedilmiş ve adeta devletin kollarının her yere kavuştuğunu gösteren birimlerin bir parçasıdır. Ancak yakından bakıldığında her tehlike ve kriz anında piyon olarak kullanılan, “serde kapıkulluğu” (Soysal, 2019, s. 220) olan bu “aydan aya, karın tokluğuna, bütün sorularını, akıllarını, fikirlerini satmış” (Soysal, 2019, s. 221) kişilerin de üstten gelen emir ve kurulu düzenin hükmettiklerine karşı çıkmak gibi bir seçenekleri söz konusu değildir. Kavağın devriliş anındaki karakter ve mekân kullanımıyla Soysal, eserin temel eleştirisini bu kısımda net olarak belli etmiştir. Kavağın devrileceği anın öncesi, meraklı kalabalığı yatıştırıp tehlikeden uzak tutmaya çalışan polis ve itfaiye görevlilerinin çabaları, tehlikeli alanda bulunan arabasına varmak üzere münakaşaya giren Güngör Bey, Ali ve Doğan tartışması gibi peş peşe gelen ve halihazırda ana olaya kalabalık bir arka plan oluşturacak şekilde tasarlanmış kargaşa içindeki olay ve durumlarla örülmüştür. Bu kalabalık ortamın varlığı, eserdeki tüm karakterlerin ve olay örgüsü boyunca ele alınan toplumun fertlerinin bir araya toplanması açısından önemlidir. Tüm karakterleri kavağın devrilişinde bir arada toplayarak Soysal, bu olaya sosyolojik bir anlam ve önem yükler. Tıpkı bir tragedyanın son perdesi gibi eserde de tüm karakterler bir araya toplanarak bir bitişin ayak sesleri işittirilir. Nihayetinde kavağın işçi sınıfına mensup olan Mevlüt’ün üzerine devrilmesi, normal şartlarda hak ve özgürlüğüne ket vurulmuş kesimlerin menfur olaylarda da yine birincil olarak zarar gördükleri fikrini destekler ve aşılar. 12 Mart Muhtırası döneminde Sevgi Soysal tarafından kaleme alınan Yenişehir'de Bir Öğle Vakti eserinde sosyal yapı ve kimliğin yanında siyasi düzen, güç ve yönetimi sembolize eden kavak ağacı laytmotifi eserin başlangıç ve bitiş noktasıdır. Olay örgüsü boyunca öz suyu kuruyan ve çatırdayan kavağın işlevsizliği yer yer hatırlatılmıştır. Azınlık sorunları, siyasi ve toplumsal hiyerarşi ve sosyal kimliğin bütününü oluşturan farklı sınıfsal kimlikler çok çeşitli arka planlara sahip olan karakterler aracılığıyla aktarılmıştır. Kavak sembolünün eserin başından sonuna kadar varlığının tıpkı bir ruh gibi hissettirilip devamlı öne çıkarılması ve nihayetinde etrafında oluşturulan gerilim hattının bütün karakterleri birleştirmesini seyreden kavağın üzerine devrildiği kişinin bir işçi olması da sosyal yapının hükmettiği hiyerarşiyi ironik ve trajik bir biçimde gözler önüne serer. Eserin böyle bir sonla bitirilmesi çöken sistem neyin savunucusu olursa olsun zincirin zayıf halkasının her zaman en ağır şekilde bedel ödeyen halka olduğu mesajını doğurur. Nihayetinde, kalıplaşmış bir zihniyetin mahsulü bir sistem henüz kendini ayakta tutamazken halka hizmet etmesi beklenemez. Bütün bu unsurlar göz önünde bulundurulduğunda, eserin bağlamının Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden biri olan “Barış Adalet ve Güçlü Kurumlar” hedefiyle ilişkilendirilebilecek güçlü bir eleştirel altyapıya sahip olduğu görülür.
Yenişehir'de Bir Öğle Vakti
Yenişehir'de Bir Öğle VaktiSevgi Soysal · İletişim Yayınları · 20122,238 okunma
·
196 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.