O kadar iyiydi ki!! Kitap, bir adamın (?) ormanda hafızasını kaybetmiş bir halde uyanması ve "Anna!" diye bağırması ile başlıyor. Ancak şöyle bir sorun var ki, bu adam kendi hafızasını kaybettiğini düşünmüyor ve kendisi hariç kimse bu Anna denen kadını tanımıyor. Ve bu adam da nereden tanıdığını bilmiyor. Sadece ormanda öldürüldüğünü düşünüyor ve bunun üzerine yola çıkıp malikanesini buluyor. Buralar tamam. Şimdi daha ötesine, asıl yerlere gelelim. Evelyn Hardcastle'ın onur konuğu olarak çağırıldığı bu davet, Hardcastle ailesi tarafından veriliyor ve aslında oldukça imalı bir davet bu:) Neyse... Evelyn Hardcastle (spoiler değil) bu kutlamanın akşamında havuz kenarında intihar etmiş süsü verilerek öldürülüyor. Sonradan ana karakterimiz de birileriyle konuşa konuşa kendisinin kim olduğunu çözmeye başlıyor. Daha doğrusu, kimler olduğunu. Çünkü karakterimiz bu cinayeti çözmek ve bazı şeyleri engellemek için o malikanedeki insanların yerine geçiyor. Bir tür konakçısı oluyor ve günler boyu aynı olayı onun gözünden, bazen de farklı günleri o kişinin bakış açısından yaşıyor. Kitabın içinde bir sürü detay vardı. Tek okuyuşta anlaşılmayacak kadar fazla detay hem de. Bu yüzden doğru söylemek gerekirse bazı yerlerde sıkıldım :/ Hani yine güzeldi ama bazı kısımlarda dedim artık yeter olay lazım bana çözüme ulaşmak istiyorum. YİNE DE ONA RAĞMEN MÜ-KEM-MEL-Dİ! Polisiye deseniz biraz, gizem, gerilim, aşk deseniz biraz. Hepsinden var... Çok iyiydi ya. Anna'nın kim olduğunu, Evelyn'i kimin öldürdüğünü ve nasıl intihar etmiş süsü verdiğini öğrenince şok olacağınıza eminim. Sonunda zaten içim bir buruk kaldı... Kısaca günlere yayarak okursanız çok çokk seversiniz bence. Yani ben çok fazla polisiye sevmememe rağmen bayıldım düşünün. Harikaydı ya. Yazar cidden mükemmel yazmış. Müthiş...

Evelyn Hardcastle’ın Yedi ÖlümüStuart Turton · İthaki Yayınları · 2020862 okunma

·

432 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

buketwithbooks