Bir kitap bir antidepresan olabilir mi? Okuyup hep birlikte görelim!
21. yüzyıl!
İnsan psikolojilerinin alt üst olduğu, antidepresanların aspirinlerden fazla sattığı, intihar olaylarının arttığı, adeta "Dünyaya gelecek en yanlış zamanı bulmuşuz." denen bir dönemde yaşıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde İlber Ortaylı'nın bir kitabını okumuştum. Her insanın kendi dönemi için dünyanın en zor dönemi benzetmesini yaptığını oysa her dönemin kendine özgü zorluklarının olduğunu ifade ediyordu İlber Hoca. Haklılık payı yok mu sizce de? Peki, dönem zor bir dönem olsun. Onu düşünce ve davranışlarımızla daha zor kılan da yine bizler değil miyiz?
Dervişin Teselli Koleksiyonu...
Çeşit çeşit yaraları var değil mi insanın?
Kabuk bağladıkça dokunulan, dokundukça kanayan, kanayıp kabuk bağlayan ve sonra yine aynı döngüden geçen...
Manevi yaralar...
İşte bu kitap kendi tabiriyle "manevi yaralara merhem" niteliğinde.
Diğer yaralar geçiyor çünkü. Yürektekiler baki...
"Tedavi edildikçe büyüyen yaraları da vardır insanın." (s. 319)
Bir kitap yaralarınıza iyi gelebilir mi?
Evet, tedavi edemez belki.
Geçti, diyemezsiniz.
Ama o yarayla yaşamayı, o yaraya farklı gözle bakmayı öğrenebilirsiniz. Asıl değişim de burada başlamıyor mu?
Hani bir yaranız vardır, kolonya sürersiniz yakar. Sonra üfleyince iyi geldiğini hissedersiniz. Artık ister kolonya gözüyle bakın ister o üfleme gözüyle. Ama bir şekilde o yaraya iyi gelen merhem tadında bir eserle geldim size.
Yeri geliyor umut etmeyi, yeri geliyor sabretmeyi öğreniyorsunuz. Hepsinin ayrı bir güzelliği olduğunu. Bunları öğrenirken verilen örnekler o kadar zengin ki... Kuran'ı Kerim'den ayetler, örnek olaylar, Türk ve dünya edebiyatından yazarların dize ve satırları... Her anlatının örneği o kadar güzel oturmuş ki, yeri geliyor yaranızla eğleniyor, yeri geliyor çok sevdiğiniz bir şairin dizeleriyle mest oluyorsunuz.
"Neyse ki yarın var,
Umutların en sevdiği gün."
(Sezai Karakoç)
Her teselliye uygun bir bölüm var eserde. İster başucu kitabı isterseniz düzenli olarak okuyup bitireceğiz bir kitap olarak görebilirsiniz. Ben an an bakmak için başladım ama yaralarıma öyle iyi geldi ki ilk boş günümde kitabın sonunda buldum kendimi.
Hani bazı kitaplar biter, onlardan derin bir boşluk kalır geriye.
Bu kitap bitti, arkasında derin bir huzur bıraktı.
Uzun zaman oluyor bir kitapla dudağımda hafif tebessümle vedalaşmayalı.
Ha, yaralarım geçti mi?
Geçmedi.
Onlara güzel bakmayı öğrendim.
Yaralarımın beni nelerden koruduğunu, belki de onların bana bir lütuf olduğunu öğrendim.
Yarına umutla bakmayı, dünle güzel vedalaşmayalı öğrendim.
Bir kitap aynı anda hem hayata hem ölüme ısındırabilir mi insanı?
Ben ısındım.
İçinizdeki inancın mümkün kıldığınca yaşayarak okursanız kitabı, her kitap bir şeyler katıyor aslında insana.
Kimi az kimi çok.
Sanırım bu "çok" diyebileceğim bir eserdi.
Her şey pozitif değil belki ama yazarın dediği gibi: "Hüzün ruhun gıdasıdır." Aklıma yine Erdal Tosun gelmedi değil. "Hüzünlü değilim, mizacım böyle." Hüzünlüyüz aslında. Belli etmeyi istemesek de.
"Bu kitapla erken tanışmayı isterdim."
Henüz tanışmadıysanız tanışın derim.
Donanımlı, tahminimce yılların emeğinin ürünü bir eser.
Sevdikleriniz de o cümleyi bir gün kurmasın istiyorsanız bu incelemeyi onlara gönderin, onlar da erken tanışsınlar. Hatta "paylaşalım" kitleler halinde okuyalım.
Mutlu, huzurlu, bol kitaplı günler dileklerimle...
Son cümlem, eserin de son cümlesi olsun:
"Bizden hüznü gideren Allah'a hamdolsun."