Gönderi

199 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Memleket Hikayeleri
Kitap birçok hikâyeden oluşuyor. Hatırda kalsın diye her hikâyenin sonunda incelemeyi güncelleyeceğim. Memleket Hikâyeleri'nin ilk hikâyesi Yatık Emine. Ankara'da kötü nam tutan "Yatık Emine",toplum düzenini bozduğundan iflah olsun diye Ankara'ya iki saat mesafede dünyadan kopuk bitir vilayete sürgün edilir. Burada halkın nefretinden başka bir şey göremez. İyilik yapmaya kalkan birkaç vicdanlı çıksa da onlar bir şekilde bertaraf edilir. Yatık Emine açlık,soğuk sebebiyle bir köşede ölür. İnsan,düşmüş olana karşı çok gaddar. Merhamet denilen mefhum "Yatık Emine"gibiler için söz konusu olamaz. Yaşaması da ölmesi de bir hatta ölmesi daha da iyi. İnsan,acımasız. "Şeftali Bahçeleri" adlı öykü, idealist bir yazı işleri müdürü olan Agâh Efendi'nin zaman geçtikçe kasabanın diğer memurları ve insanları gibi zevk ü sefaya dalışını anlatmaktadır. Pek fazla resmi iş olmadığı için kalem memurları ve halktan insanlar meşhur "Şeftali Bahçeleri"nde gününü gün etmektelerdir. Bu duruma ilk zamanlar şiddetle karşı duran Agâh Efendi,zaman geçtikçe eğlencelere ayak uydurur. "Koca Öküz"hikâyesi,köyde Hacı Ağa ismiyle nam salmış bir adamın tarla işleri için bir öküz satın almasını konu ediniyor.Ne var ki bu öküz çalışmayı reddedip yerinden kalkmadığından hiçbir işinde zarar etmeyen Hacı Ağa bu kez öküzü zararına kasaba satmak zorunda kalacaktır. Yılların yorgunluğunu taşıyan öküz çalışmaya götürmek isteyenlerin her türlü zorlamasına karşı gelir,kalkmaz. Kasap gelince bir filozof gibi artık çalışmaktansa huzuru bıçakta görür. Vehbi Efendi'nin Şüphesi adlı hikâyede,saf bir memur olan Vehbi Efendi'nin hafifmeşrep bir Rum kızı olan Hanife'yle hile yoluyla evlenmesi anlatılıyor. Zevk ü sefaya düşkünlüğün,makam-mevki sahibi kişilerin bu durumun başını çektiği bir ilçede,"Sarı Bal"adıyla bilinen bir kadının birçok erkeği kendine ram etmesi,birçoğunu beş parasız bırakmasının hikayesini "Sarı Bal" adlı hikâyede okuyoruz. Yine bir işret meclisinde Kaymakam da orada yakalanır. "Şaka", içkili bir akşam sofrasından sonra gece denizde yüzen Rum kızlarına şaka yapmak isteyip sonu boğulmayla sonuçlanan üç arkadaşın hikâyesini anlatmaktadır.Bu hikâyede Sait Faik'in bir öncüsünü hissettim. Hemen her yenilgide küsüp kendini ıssıza vuran yiğit, cüsseli,etrafınca çekince yaratan "Küs Ömer"in hikâyesinde,karısı Zeliha'nın kazı bir başka kaza yenilince Ömer-Küs Ömer-evi terk eder. Şimdiye dek en çok keyif aldığım hikâye "Boz Eşek"oldu. En uzak yerleşim yerine iki günlük mesafede bir köye ihtiyar bir adam gelir. İhtiyar zor nefes almaktadır. Nihayet köy odasına getirilip ikramlarda bulunulur. İhtiyar,yiyip içtikten sonra ruhunu teslim eder. Ölmeden vasiyetini de bildirir:Kesesindeki sekiz altın lirayla boz eşeği Hicaz'a vakfedilecektir. Köylü meseleyi çözmek için meselenin kadıya intikal etmesi gerektiğine karar verir. Birkaç kez vilayete gidilir ancak kadıyla görüşmek mümkün olmaz. Bu arada kutsal(!)boz eşek köylüden büyük hürmetle bol arpa görür. Sonunda kadıya danışırlar da mesele çözümlenir. Köy halkı o kadar yürek ferahlığı içindedir ki muhtar bir gece rüyasında boz eşeği yeşil çuhalar içinde görür. Olaydan bir yıl sonra vilayete pirinç satmaya giden muhtar,boz eşeği kadı efendinin altında görünce sapsarı olarak köyüne döner. "Yatır" hikâyesi,batıl inanışlara bir eleştiri olarak yahut insanın dini inançları kendine göre nasıl yorumladığı ve bu inançlardan çıkar elde ettiği şeklinde yorumlanabilir. Sahte hocalar,batıl inançlı halk ve ilistir Nuri gibi düzenbazlar... "Komşu Namusu"adlı hikâye; aldatılan,aldatıldığını mesai arkadaşı ve aynı zamanda koşusu olan zattan öğrenen bir kalem memurunun rahat,alıştığı hayatı bırakamayıp durumu bilmezliğe vurmasını konu alıyor. Başkasının mutsuzluklarıyla mutlu olmak,rahatı için onuru hiçe saymak bu hikâyenin iki temel noktası. "Yılda Bir..."hikâyesinde;yerleşim yerinden uzakta değirmencilik yapan Bekir,oralardan geçen çingene kafilesinden Elif ile birlikte olur. Elif ile Bekir'in ikinci kavuşmaları ancak bir yıl sonra yine aynı dönemde gerçekleşir. Aradan geçen iki yıl sonunda Elif görünmez,kötülemiştir ve köyde kalmıştır. Kimledir,bilinmez. "Hakkı Sükût(Sus Payı)" adlı hikâyede ipek fabrikasında işçilerin başı olarak çalışan Hasip Efendi,fabrikanın ağır çalışma koşulları nedeniyle her yıl gencecik kızların ölümüne çok üzülür. Sevdiği kız Fotika da fabrikanın kurbanları arasına girip ölünce Hasip Efendi artık dayanamaz ve işi bırakmak ister. Ne var ki fabrika sahibi hemen karara varmamasını,maaşını iki katına çıkaracağını söyler ve birkaç gün fabrikaya uğramaz. Hasip Efendi o kararlı halini kaybeder,sus payı olarak artırılan maaşla çalışmaya devam eder. Bu sırada da üst makamlara verilen sus payı ile ölmeye devam eden genç kızların sayısını düşünür. "Kuvvete Karşı" adlı hikâye;işgal altındaki İstanbul'da yabancı askerlerin taşkınlıklarına,halkın bu güce karşı sesini çıkaramamasına kayıtsız kalamayan Suphi'nin tek başına bu asker grubuna sille tokat dalması ve nihayet aynı askerlerce ölesiye dövülmesini konu edinmektedir. Meşrutiyetin ilanıyla memurluktan çıkarılan ve İstanbul'da geçinemeyerek bir köye cerre giden Asım'ın hikâyesi "Cer Hocası". Asım varlık içinde iken memuriyetten azli ile yokluğa düşmüştür. Gittiği köyde tutulmuş hatta imamlığa bile getirilmişse de eski imamı yerinden etmemek için köyü terk edip İstanbul'da yokluğa yürür. "Garip Bir Hediye"adlı hikâye, Feridun adında fakir düşmüş birinin vaktiyle hayatını kurtardığı bir Yahudi'den hediye olarak bir tıraş fırçası almasını anlatır. Gittiği hiçbir kuyumcu,fırçaya beş para vermez. Ne var ki Yahudi,bu hediyenin çok değerli olduğunu söylemiştir. Yahudi'ye içinden lanet ederek fırçayı fırlatıp kırar. Fırçanın içinden iki elmas çıkar. Yahudi, gümrükten elmas kaçırmak için bu yolu seçmiştir. "Bir Taarruz",namusuyla yaşamış ancak düşkün hale gelen bir adamın hikâyesidir. Kim bilir ne zorluklardan sonra hırsızlık yapmak zorunda kalmış,durdurduğu adamın cüzdanından ancak bir ekmek parası alıp gerisini bırakan düşkün bir adam... Belki de vatanı için senelerce cepheden cepheye koşmuş, mükâfatı işte bu hâl olmuştur. Ayşe adlı bir kız üzerinden ırz ve namusun ne kadar kolayca çiğnenebildiğini konu edinir "Ayşe'nin Talihi". Çürük, neredeyse metruk gibi görünen bir evde yaşayan Ayşe,annesi temizliğe gidince yalnız kalır.Annesinin temizliğe gittiği evin beyi,av dönüşü yağmura yakalanır ve temizlikçi kadının evine sığınmak ister. Ayşe'yi evde yalnız bulunca da ona tasallut eder. Ayşe kaçar,bey de onu kovalarken kayıp başını taşa vurup ölür. Herhangi bir suçu olmamasına rağmen başına gelecekleri düşünen Ayşe,beyi ve köpeğini-köpeği öldürmek zorunda kalır-ahıra gömer. Biraz zaman geçince beyle ilgili mesele unutulur. Bir gün,Ayşe'nin anasının yine temizliğe gittiğini gören bir köylü,kızın evde yalnız kalmasından yararlanıp kıza sahip olmak ister. Eve girdiğinde Ayşe,adamın niyetini anlar ancak kayıp düşmesi ve ölmesi ihtimalini aklına getirerek teslim olur. Küçük bir köyde yaşarken babasının İstanbul'a gidip zenginleşmesiyle hayatı değişen ancak beş yılın ardından işlerin bozulmasıyla köyüne dönmek zorunda kalan ve bu sebeple babasına büyük bir kin besleyen Nebile'nin anlatıldığı "Garaz" ,kitabın sonuncu hikâyesidir. Memleket Hikâyeleri,bireyde toplumu yansıtan yanlarıyla çok başarılı hikâyelerin toplandığı bir eser. Zaman zaman Sait Faik'in ayak seslerini duyuruyor. Hikâyeler insanı merkeze alıyor. Hataları,günahlarıyla insan var her hikâyede,bizim insanımız...
Memleket Hikayeleri
Memleket HikayeleriRefik Halid Karay · İnkılap Kitabevi · 20216.6k okunma
·
378 views
RT okurunun profil resmi
Hakkı Sükût öyküsü aklıma bu iki alıntıyı getirdi. :) Kalemine sağlık. #93903374 #13854816
MustafaM okurunun profil resmi
Teşekkür ederim.#13854816 Şu zamanda bir hafta da sürmüyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.