Gönderi

336 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Öyle bir roman kurgulamış ki yazar kitabın ilk sayfasından son sayfasına kadar okumuyor adeta yaşıyorsunuz ve kitap bittiğinde sanki sevdiklerinizden ayrılmış gibi üzülüyor ve aynı zamanda da güçleniyorsunuz. Evet güçleniyorsunuz. Belki de bu yüzden okuduktan yıllar sonra bile yeri benim için apayrıdır. Romanımızın konusu 1970’lerin o samimi, sımsıcak, temiz insanlarla dolu İzmir’iyle, 2009 İstanbul’u arasında geçiyor. Hikayeyle birlikte adeta sizde zamanda yolculuk yapıyor 1970'lerin Kemeraltısın'da dolaşıyor, Tarihi asansörün merdivenlerinden iniyorsunuz. Melikeyi öyle çok sevdim ki. Fuatı…. Dermanı… Nergisi… Cananı… Sunayı… Luciayı… Unutkanın radyo programlarını… her karakter apayrı yer etti aklımda, gönlümde. Kah onlarla üzüldüm kah onlarla sevindim. Kısacası Yazar bu kitabıyla gönlüme dokundu sanki. Sanki o an ihtiyacım olan eli uzattı bana. Unutamamaktan, Unutmamaktan şikayetçi olan bana  hatırlamanın tutsaklık olduğunu “unutabileceğimi” özgürleşebileceğimi umut edebileceğimi gösterdi. kesinlikle okunması gereken, herkesin kütüphanesinde bulunması gereken bir başyapıt. Kitabı bitirdikten sonra Kan Ağaçları yani Zakkum Ağaçları artık sadece birer ağaç olmayacak sizin için.  Bu kitabı okuduktan sonra Kan Ağacımın dalları üzerindeki harika çiçeği uzaktan sevmeye söz vermiştim, tutamadım sözümü, hırslarımı dizginleyemedim. Çiçeği dalından kopardım... Ve işte şimdi  öncelikle kendim için ve sonrada hepimiz için  "Daldaki çiçeği karşıdan sevmeye katlanabilmeyi, hırslarımızı dizginleyebilecek gücü bulabilmeyi ve tutsaklıklarımızdan kurtularak aklımızın ve kalbimizin kapılarını açabilmeyi "diliyorum. 
Jale Demirdöğen
Jale Demirdöğen
Kan Ağacı
Kan Ağacı
Kan Ağacı
Kan AğacıJale Demirdöğen · Nemesis Kitap · 2018149 okunma
·
259 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.