Gönderi

Sanayi Devrimi'nden sonra etkili olan bir başka siyaset felsefesi, Jeremy Bentham ve J. Stuart Mills tarafından savunulan yararcılık akımıdır. Marxizm'in zıddına bu siyaset felsefesi Adam Smith ve David Ricardo tarafından ekonomik alanda savunulan -laissezfaire- düşüncesiyle bağlantılı görünüyordu. Etik ve siyasetin amacı, bunlara göre genel mutluluğu ilerletmekti. Fikirleri itibariyle sonuç odaklı bir düşünceyi temsil ediyorlardı. Bir şey ancak sonuçları itibariyle iyi ya da kötü olarak değerlendirilebilinirdi. Mills, "Özgürlük Üzerine" (1859) adlı kitabıyla, liberal düşüncenin klasik bir eserini yazarken, "Kadının Köleleştirilmesi" (1869) adlı eseriyle de çağdaş feminizmin temellerini atmıştır. 19. yüzyılda Charles Darwin'in evrim fikri, siyasette de etkili olmuş ve sosyal darwinizmi doğurmuştur. Sosyal darwinizm, doğada olduğu kadar toplumda da "doğal elenme" (natural selection) olduğunu iddia ediyordu. Güçlüler ile zayıflar arasındaki savaş ilklerin lehine, ikincilerin ise aleyhine sonuçlanacaktı. Bu fikir, Avrupa içinde sınıflar arası ilişkilere uygulandığı gibi kolonyalizm nedeniyle milletler arası ilişkilere de uygulanmıştır. Herbert Spencer, sosyolojide bu işin temsilciliğini üstlenmiştir. Birinci Dünya Savaşı, siyaset felsefesinde bir başka şok gelişme yararmıştır. Aynı yıllarda Rusya'da devrimin olması, yeni komünizm akımlarına (Leninizm ve Luxemburgizm) öncülük etmiştir. Bu dönemde genel seçim hakkını savunan sosyal demokratlar da boy göstermişlerdir. Birinci Dünya Savaşı’nı takiben ortaya çıkan siyasal ve ekonomik krizler, özellikle Almanya’da fakat daha genelde tüm Avrupa'da tutucu reaksiyonlara yol açmıştır. Sözgelimi Martin Heidegger ve Carl Smith, bu kanadın sözcülüğünü yapmışlardır. Sonuç olarak söz konusu krizler ve tutucu reaksiyonlar faşizm ve nasyonal sosyalizmin iktidara gelmesiyle sonuçlanmıştır.
·
79 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.