Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hayvana Şiddet Nedir?
Saat gecenin dördü… Sokakta nefes alıp veren, cinsiyetinin ne olduğu ilk bakışta belli bile olmayan bir çocuk var. Henüz kaçma içgüdüsü gelişmemiş. İyiyi ve kötüyü birbirinden ayırt edemeyen ve ne olursa olsun ona uzanan bir çift ele, koşulsuz güvenen bir çocuk. Çok tatlı gözleri ve insana neşe veren bir kahkahası var bu çocuğun. Ama gecenin dördünde tek başına sokakta dolanıyor. Çünkü sokaklar onun evi. Bu çocuk evinin köşesinde bir yerde, kıvrılmış uykuya dalacakken tepesinde bir gölge beliriyor. Bu gölgenin cismi de ruhu gibi karanlığa karışmış ve her türlü duygudan âri sadece içgüdülerini takip eden bir mahlukat… bu içgüdüleri ise tek bir şeye odaklanmış tahmin edersiniz. Ve bir anda evinin bir köşesinde kıvrılmış uyuyan bir çocuk; normalde görme işine yarayan, ancak karanlıktan başka hiçbir şeyi görmeyen bu mahlukatın gözlerine takılıyor ve elbette kendinde haklı bir sebep karşı konulamaz bir iktidar görerek çocuğun yanına gidiyor. Çocuk ise derin bir uykuda. Dışarısı belki biraz soğuk, yer kirli, karnı da aç olabilir ama sonuçta ÇOCUK evinde! ve derin bir uykuda… Bu karanlık mahlukat ise (adının, cinsiyetinin, soyunun, sopunun bir önemi yok sevgili Meyus Okur. Sadece karanlığın en pis şeklini temsil ettiğini bilin yeter!) bu çocuğu görüyor ve yanına gidiyor. Usulca uyuyan çocuk savunmasız. Dolayısıyla üzerinde her türlü şey yapılabilir, denenebilir ve hatta hoşuna gitmezse savrulup atılabilir. Çünkü bu çocuk sahipsiz! Karanlık mahlukat uykusundan uyanan çocuğun kaçmayacağını bilmektedir. İğrenç içgüdüleri ona çocuğu nasıl etkisiz hale getireceğini çoktan öğretmiştir zaten. Gecenin ilerleyen saatlerinde karanlık daha da koyu bir kıvama gelmiş içgüdüler tatmin edilmiş ancak çocuk ne olduğunu anlamamaktadır. Sadece canı yanmakta ve belki de uykusuna devam etme hayali kurmaktadır. Kötü bir senaryo oldu biliyorum. Ama emin olun bu sahne binlerce kez yaşandı. Binlerce çocuk (İnsan, hayvan diye ayırmıyorum. Ancak tahmin edersiniz ki bu anlattıklarım bir hayvanın bakış açısından yaşanmış olsa gerek!) bu kötü muameleye maruz kaldı. Olayın daha derinine inmeyeceğim, zira bunu yazmak, hele hele böyle olayların yaşandığını bilerek yazmak, inanın tahmin edebileceğinizden daha zor! Hayvana şiddet nedir? sorusunun cevabını ben hergün televizyonda ve sosyal medyada acımasızca, defalarca görüyorum. Sırf varlığından rahatsız olanlar olduğu için toplu zehirlenmeler, ötenazi evlerinden farksız sözde! hayvan barınakları, sadece ve sadece sevimli gözlere sahip olduğu için doğal ortamından sökülüp alınarak insan denilen canavarın eline teslim edilen, vahşi yaşama ait hayvanlar; etinden, sütünden, derisinden ve şerefsizce kürkünden, boynuzlarından, hatta zehrinden yararlandığımız hayvanlar. Ve biz aradan geçen onca zamana rağmen onlara saygı duymayı öğrenemedik maalesef. Onlara eziyet etmek ne kadar kolay aslında değil mi? Sonuçta onları koruyan doğru düzgün bir yasa yok. Hepimiz dört bacağı ve kuyruğu kesilip can çekişe çekişe ölen kara melek, yavru canı ve sapık manyak bir psikopatın elinde işkence yüzünden ölen papağanı hatırlıyoruzdur. Tecavüze uğrayan at, eşek, horoz ve nevi cinsinden hayvanları duymaya kulağımız da alıştı zaten. Bir anlık bir dehşet duygusundan sonra olayı unutup devam etmek işimize geliyor. O vakit biraz sayısal konuşalım. Bulabildiğim en eski verilere göre geçtiğimiz senelerden birinde sadece 8 Milyon Hayvan şiddet görmüş. Sekiz Milyon Hayvan! Neden? Çünkü bunu yapabilecek kudretimiz olduğu için! Yapıyoruz. Çünkü yapabiliyoruz. İşte bu kadar aşağılık ve zavallı durumdayız. Ancak işin can alıcı noktasına gelirsek.. bir an için bile şunu aklınızdan çıkarmayın, asla unutmayın ve şaşırmayın! sadece ve sadece sırf eğlence olsun diye bir saniyeliğine bile olsa; kendinizi üstün hissetmek için ufacık ve rezil bir tatmin yaşamak uğruna, etrafınızda olan bir hayvanın canını yaktıysanız eğer; onun yaşamına, ruhuna ve sizinkinin aynından ona da bahşedilen canına en ufak bir saygısızlıkta bulunup bundan zevk aldıysanız, siz de o karanlık mahlukatın bir parçası olmuşsunuz ve o karanlığın büyümesine yardım ediyorsunuz demektir! Herkesin kapısının önüne bir kap su bırakmayı görev haline getirdiği etrafta gülen ve güldüren canların dolandığı güzel bir geleceğin hayalini kurmaktan asla vazgeçmeyen karamsar yazarınız Sofi‘den bir iç döküş olsun bu yazı da. Sevdiğiniz zaman sevilirsiniz. Ve bizi sevebilecek, bizim için canını verebilecek bu kadar değerli dostlarımız varken kıymetini bilelim. Sevebilmek eyleminin zorluğunu bilirim ama sevginin gücünü daha iyi bilirim Sevgili Meyus Okur… Güzel günler dilerim
·
134 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.