Gönderi

330 syf.
6/10 puan verdi
Güzel bir konsept üzerine kötü bir yazı
Normalde kitapları aşama aşama (önce konu, sonra dili) üzerinden değerlendiririm ancak bu kitapta üzerine değinmem gereken önemli bir nokta var. Bu kitap az ya da çok eleştirel bakış açısına sahip olan biri için gerçekten okuması zor bir kitap. İnsanlar aşk konusunu çok seviyor. Aşk konusunda kitap yazmak kolay. Bu kavramı nereye çekerseniz çekin kendinize çok rahat okuyucu bulabilirsiniz. Mesela ben "Aşk bir sandala benzer." desem bundan bile anlam çıkarabilecek çok insan vardır. Ben aşk konusunda ne sallarsam sallayayım, eğer bir insan diğerine anlamsız bir şekilde bağlanıyorsa okuyucu kitlem var demektir. Ancak bu benim yazımın kaliteli olduğu anlamına gelmez. Kitap aşkın çok tehlikeli bir duygu olduğunu ilk söylediğinde bunu normal karşılasam da bunu o kadar çok tekrar etti ki bıkmıştım artık. Sadece bu da değil. Aşk şöyledir aşk böyledir. Kaliteli yazıtlar, siz aşık olmasanız bile sizi o moda sokabilir. Siz aşka inanmasanız bile sizi duygusallaştırabilir ancak bunun gibi yazıtlar sadece hali hazırda birilerine aşık olan insana bir şeyler yakalatabilir. Kitapta bahsedilen 3 aşk var. Üçü de birbirinden iğrenç. Ben yanlış anladıysam lütfen beni düzeltin ama birisi sözde karasevdalandığı kızı 3 günde taciz (tek taraflı olunca adı böyle oluyor maalesef) etmeye çalışıyor, biri kendinden 30 yaş küçük biriyle uyurken öpüşüyor, diğeri de sırf absürtlük seviyesi yüksek olsun diye yazıldığına emin olduğum, eşi öldükten sonra eşinin değerini anlayan ve onu aldattığı kişilere onu soran bir adam. Bunları aşk olarak düşünebiliyorsanız evet bu çok kitap tam size göre. Ancak üç kişinin yaşadığı iğrenç duygular ve hareketleri iğrenmeden okuyabilmek benim elimde değildi. Aşk konusunda fena halde çuvallayan ve insanların nasıl beğendiğine anlam veremediğim roman başka bir konuda da başarısız olmayı ihmal etmiyor. Gerçekçilik. Bu romandaki karakterler sırf garip olsun diye yazılan kendi içinde hiç bir mantık olmayan karakterler. Düşünün ki bir gazetecisiniz, garip hareketleri (evet sempatik değil bu hareketler, basbaya garip) olan bir insan size bir şey anlatacak ama evine gelmeniz için naz yapıyor. Siz de bir şekilde gidip evinde kalıyorsunuz ki ben çoğu insanın bu noktada romanın saçmaladığını düşündüğüne eminim. Ha yetmedi mi. Bu adam gece sırf köpeğini rahatsız ettiği için bir kediye, bildiğimiz kedi, bıçak fırlatıyor. Ve size bunu söylüyor. Ama hanım kızımızın umurunda bile değil. Ben bir kediye bıçak fırlatan birinin yanına bile yaklaşmam ki evinde kalayım. Peki bitti mi? Bitmedi. Olaylar. Kitap sonlara doğru gerçekten takdir ettiğim bir şekilde bitiyor. Her ne kadar önceden aklıma geldiyse de bu kadar kötü yazan bir yazardan böyle bir son beklemiyordum. Çok başarılı bir konsept olduğu kesin. Umarım bir çok insanın da hoşuna gidecektir. Aşk konusunda çuvallayan bu roman aslında psikoloji üzerinde dursaymış daha başarılı olabilecekmiş dedirten bir sonla bitiyor. Bu konuda yazarı tebrik etsem de kitabın orasına kadar katlanma zahmetini gösterdiğim için kendimi de tebrik etmem gerektiğini düşünüyorum. Peki ne yapalım bu kitabı? Okuyun arkadaşlar. Kitabın kesinlikle zaman kaybı olduğunu düşünmüyorum. Ancak aşk konusunda sakın ola sakın dikkate almayın bu kitabı. Ben bu kitapta yazılan aşk benim aşk görüşüme ters diye eleştirmiyorum. Kitapta açıkça yazılmış tacizler var. Belki ben gerçekten her şeyi yanlış anlamışımdır. Ancak şimdilik anladığım bu. Sağlıcakla kalınız.
Kardeşimin Hikayesi
Kardeşimin HikayesiZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2019106,3bin okunma
·
97 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.