Gönderi

O günlerde devler dünyayı arşınlamaktaydılar. Ama günün birinde, tıpkı Nuh peygamberin zamanında meydana gelen felakete benzer bir olay, devlerin de başına geldi. Odin, Vili ve Ve, Ymir'i katlettiler. Devin yaralarından öyle çok kan aktı ki, soyunun neredeyse tamamı bu kan selinde boğuldu. Yalnızca son anda lúðr denen bir tür gemiye binmeyi başarmış olan Bergelmir adlı birisi ve onun ailesi bu felaketten sağ kurtulabildi. Snorri'nin 'gemi' diye yorumladığı lúðr sözcüğü, aslında 'sandık, tabu' anlamına gelmektedir. Odin ve kardeşleri, katlettikleri Ymir'in cesedini israf etmediler ve Ginnungagap'ın ortasına bıraktılar. Burada, eti toprağa, kemikleri yalçın kayalıklara dönüştü. Dişleri ve un ufak olmuş kemikleri, çakılları ve küçük kayaları meydana getirdi. Kanı ise dünyayı çevreleyen denizi ve diğer durgun suları oluşturdu. Üç kardeş, Ymir'in kafatasını gök kubbeyi oluşturması için adeta büyük bir incelikle işlediler. Ardından, dünyanın üzerini örtecek bu kubbeyi havaya kaldırsınlar diye pusulanın ana yönlerine karşılık gelen noktaların her birine, birer cüce yerleştirdiler (bu cücelerin nereden geldiği de ayrı bir merak konusudur). Muspell'den sıçrayan kıvılcımları ve kızgın korları yakalayıp kimisi sabit duracak, kimisi hareketli olacak şekilde gök kubbeye serpiştirip gök cisimlerini düzenlediler. Gelgelelim, kardeşlerin işleri henüz bitmemişti. Ymir'in kaşlarını alıp, insanları devlerden koruyacak bir duvar örmek için kullandılar. Bu duvarın içerisinde kalan korunaklı bölge, insanların yaşadıkları yer olan Midgard'dır. Daha sonra, Ymir'in beynini alıp bulutları oluştursun diye gökyüzüne savurdular.
Sayfa 108
·
111 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.