Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

280 syf.
·
Puan vermedi
Rüyalar İçinde Dolanan Bir Hikâye: Ve Ateş Bizi Tüketiyor
POSTMODERNİZMİN AYAK İZLERİ Murat Gülsoy, Postmodernist duyarlılıkla yazan romancılarımızdandır. Yazarın Ve Ateş Bizi Tüketiyor’da geleneksel statüden uzak biçimde okura görev yüklemesi, anlamı okurun belirlemesini beklemesi; romanın geleneksel roman parodisi özelliği taşıması yani içinde metinlerarasılığı barındırması; romanda olayın ön planda olmaması ve anlamın tamamlanıp bitirilememesi ve hatta tam aksine yoruma açık ve yeniden değerlendirilebilir olması gibi özellikler postmodernizm etkileridir. Murat Gülsoy, özellikle Jorge Luis Borges’ten etkilenmeler taşır. Borges,postmodern romancılar arasında değilse bile köklerinde tartışmasız bir şekilde yer alır. Üst-anlatı, parodi, anlamın sorunsallaştırılması, çoğulluk ögeleri Borges’in hemen bütün metinlerinde görülen özelliklerdir. Bunun yanında, gerçek/gerçek-dışı onun metinlerinde sürekli birbirine geçiştirilir, gerçeklik sürekli olarak yeniden yorumlanabilir şekilde kurgulanır. Fantezi de Borges anlatılarının vazgeçilmez ögelerinden biridir. Romandaki ölüm, yalnızlık, fantezi, yabancılaşma, varlık ve rüya gibi kavramlar; benlik süreci, gerçek-kurmaca, üstkurmaca, metinlerarasılık, bilinç akışı, eleştiri, ironi, semboller, farklı ve yeni anlatım teknikleri Murat Gülsoy’un postmodernist anlayışını yansıtan başka özelliklerdir. Biçimsel bağlamda da postmodern çizgi yakalanmıştır. Özellikle metinlerarasılığa başvurulmuş, diğer sanat dallarından heykel, mimari ve özellikle de resim sanatı başat bir biçimde kendini göstermiştir. Ve Ateş Bizi Tüketiyor, Murat Gülsoy’un Diyaloglar: Rüya İçinde Rüya, 602.Gece ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Abdullah Efendi’nin Rüyaları eserlerinden etkilenmeler taşımaktadır. Bununla beraber romanda adeta Van Gogh’un Yıldızlı Gece’sinde Edvard Munch’ın Çığlık’larını duyar gibi oluruz. Yine postmodern izler bağlamında düşündüğümüzde romanın hareketli kısımlarında metin hızlı bir akış içinde ilerlemektedir. Örneğin karakter sürekli koştuğunda “koştum, kalbim. Koştum, nefesim. Koştum.” gibi alt alta yazılmış kelimelerle okuyucuya alışık olmadığı bir anlatım tekniği sunar ya da metin kağıt üzerinde düz biçimde ilerlemeyip parçalar halinde karşılıklı şekilde bölünür. Bu tür anlatım biçimleri romanı farklı kılan özelliklerdir. Murat Gülsoy, bu romanında kaybolan yaşlı komşusunu aramak üzere yola çıkan bir adamın başından geçen esrarengiz olayları anlatmaktadır. Rüyayı andıran mekanları, yüzleri, nesneleri; kör bir kuyuda hapsolmuş ve düğümlenmiş geçmişini; zamanın, mekânın, eşyanın hızla yer ve şekil değiştirdiği ve hayatının bir rüyanın parçaları gibi hızla akıp gittiği uzun geceyi anlatıyor. Ve Ateş Bizi Tüketiyor, yaşlı komşusunun telaşlı bir şekilde gelerek isimsiz karakterden yardım istemesiyle başlıyor. Bu yardım isteğini geri çevirmeyen isimsiz karakter elinde kayıp yaşlı komşusunun kimliğiyle tekinsiz ve oldukça tuhaf bir arayışa çıkar. Bu arayış başladığı andan itibaren mekanlar, insanlar, eşyalar ve hatta zamanın kendisi dahi silik bir rüya boyutuna geçmeye başlayacaktır. Oldukça gerçekçi bir biçimde başlayan romanda bu andan itibaren olağanüstülükler kendine yer edinmeye başlar. Böylece karakterin sorgulamaları ve aslında okurun sorgulamaları başlar. Roman boyunca adeta zihnimizden Çinli filozof Zhuangzi’nin “rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğunu düşleyen bir kelebek miyim bilmiyorum” sözleri geçmektedir. Romanda her şey o kadar karmaşık ve anlamsız bir biçimdedir ki karakter rüya ve gerçeklik arasında, uyku ile uyanıklık arasında bir labirentte dolaşır gibidir. Senem Gezeroğlu bir yazısında şu ifadelere yer verir: “Sade bir arayışın romanı değildir Ve Ateş Bizi Tüketiyor. İçinde insan ve insana dair her şeyi bulmak mümkündür. Rüya gibi parçalı sahneler, bölük pörçük anlar, flu anılar, iç içe geçmiş halkalar, başka rüyalar... Tanımsızdır, tarif etmeye kalkınca tek bir an kadar sürmüş gibidir ama o ana sıkışan koca bir hayatın panoraması. Benlik, kimlik, yalnızlık, delilik, ölüm, rüya, cinsellik, varlık, yokluk, gerçek-kurmaca, arayış, kaybetmek, kaybolmak, unutmak, hatırlamak. Sanki yazarın zihninde olan biten her şey, birtakım zihinsel ve psikolojik süreçlerden geçip ete kemiğe bürünerek bu romanın içine sıkıştırılmış, uzun bir hayat tek bir rüyaya dönüşerek kâğıda dökülmüştür. Bu dönüşüm aslında Gülsoy’un yazma serüveni ve hayat felsefesiyle de yakından ilişkilidir. RÜYA İÇİNDE RÜYA Freud, rüyayı bilinçaltının dehlizlerinin en gizli köşelerine saklanmış arzuların dışavurumu olarak tanımlar. Bununla aslında görünenin arkasında başka bir yapının, görünmeyenin olduğunu ve bunun bilinçaltına giden temel bir yol olduğunu belirtir. Böylece edebiyatın rüya ve bilinçaltı ile olan ilişkisini kavrayabiliriz. Görünenin arkasında başka bir yapı var ve biz bunu çözebiliriz fikri rüya ile ilgilenen Murat Gülsoy’un temel çıkış noktasıdır. Yine Freud, ben rüya ile ilgilenmiyorum, rüyanın nasıl anlatıldığı ile ilgileniyorum demiştir. Buradan hareketle Murat Gülsoy’un bu romanında iyi bir rüya anlatıcısı olduğunu ifade edebiliriz. Bilinçakışı ve rüyanın zihnin çalışmasını resmetmek yolundaki en doğru yollardan biri olduğunu kavrayan yazar, zihin nasıl çalışıyorun resmini vermektedir bize. Tanpınar’ın sanatta varılabilecek en üst nokta rüya kıvamını yakalamaktır fikriyle de bütünleşen Gülsoy, Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık kitabında hikâye ya da roman yazma sürecini rüya görmeye benzettiğini söyler. Böylece karakterin bütün gün boyunca ilişki kurduğu şeyler; karşılaştığı insanlar, yaşadığı anlar, girip çıktığı mekânlar; hisler, fikirler ve eylemler yani bütün bu olup bitenler bir rüya formu içinde kendine yer edinmiştir.Karakterimiz bütün iç hesaplaşmaları, geçmişin izleri, baskıladığı ve bilinçaltını rahatsız eden anıları, cinsel fantezileri, mekan değişimleri arasında kendini arıyor gibidir. Aradığı şeyin başından beri yaşlı komşusu olduğu yanılgısına varsak da aslında aradığı şey kendi benliği, kendi varlığıdır. Bir arayışın içinde dolanan karakterin akıbetinin roman sonunda ne olacağı romanın başından bellidir. Ve Ateş Bizi Tüketiyor, çok defa izlediğimiz ve her ayrıntısını bildiğimiz bir filmi severek izliyormuşuz hissi uyandırıyor okuyucuda. Romanın sonunun sürpriz olmayışı yazarın bu beklentileri bilinçli bir şekilde oluşturmasıyla ilgilidir. Bu durum modern edebiyatın bir getirisidir. Romanda karakter ortalarda dolaşıp durmasına rağmen bir figür olmaktan öteye geçememektedir. Bunun da nedeni mondernist edebiyatta kahramanın serüveninin yerini biçimin serüveninin alması ve 20.yüzyılın maddeler dünyasında bireyin yok oluşunun edebiyata yansıyışıdır. Kısaca modernist edebiyat, metni kahramanın üzerine kurmaz ve karakterin serüveninin ne olup olmadığının bir önemi yoktur. Bu yüzden yazar bu durumu pek fazla önemsememiştir. Belki de yazarı bu açıdan kusurlu görebilir ve metnin kurgusunu yeterince iyi işleyememiştir de diyebiliriz. Tartışmaya oldukça müsait bir durumdur. SONUÇ YERİNE Gülsoy, bir deney yapıyormuşçasına insan zihninin resmini sunmaktadır. Ve Ateş Bizi Tüketiyor, büyülü ve karanlık gecede kendini aramanın ve bulmanın öyküsüdür. Ve Ateş Bizi Tüketiyor’u ölüm, gece, karanlık, rüya, korku,tanrı, arayış, kimlik, insanlar, bilinç, aşk, fantezi, cinsellik, suç ve ceza üzerine inşa eden yazar bizlere kendi olma ve kendini bulma sürecinde zihnimizin karanlık köşelerine karışıp kaybolan soruları hatırlatmak ister gibidir. Roman boyunca bilinçli bir şekilde insan ve toplum eleştirisi yapılmıştır. Politik göndermeler, akademi eleştirisi, hukuktaki sorunlar başta göze çarpan olgular olsa da metnin derininde nedeni bilinmeyen ölümler, adaletsizlikler, cezasız suçlar, ahlaki çıkmazlar ve buna benzer birçok toplumsal sorun derinlemesine işlenmiştir. Belki de romanın temel sorusu şudur: Neden hiçbir şeyi hatırlayamıyor ve doğru cevapları bulamıyoruz? Belki de yanlış sorular sorulduğu için yanlış cevaplar verilmektedir. Bu yüzden gecenin içinde dolanıp duruyoruz ve ateş bizi tüketiyor.
Ve Ateş Bizi Tüketiyor
Ve Ateş Bizi TüketiyorMurat Gülsoy · Can Yayınları · 2019459 okunma
·
383 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.