Karart(ma) GeceleriEfsane Hababam Sınıfı'nın efsane yazarı Rıfat Ilgaz ustayla merhaba.
Karartma Geceleri Rıfat Ilgaz'ın otobiyografik romanıdır aslında. Kitap Ikinci Dünya Savaşı'nın yaşandığı süreçte taraf olmadığımız bir savaşın ülkemizdeki ekonomik ve politik yansımalarını 1944 yılımın Istanbul' undan, öğretmen Mustafa Ural üzerinden ele alıyor.
Sağ ve sol çatışmalarının sürdüğü bu dönemde Mustafa Ural da yazdığı kitaptan dolayı tutuklanan bir aydın olarak ilk önce hapishanede karşılıyor bizi. Sonrasında pisliğin içinde, işkence tekditi altında, faşist muamelelerle tutulduğu hapishaneye girmeden önceki yaşadıklarını anlatıyor bize.
Baskınları önlemek amacıyla geceleri belli saatten sonra karartma uygulamasının sürdüğü, ülkede çayın, şekerin olmadığı bir zamanda polisle köşe kapmaca oynuyor Mustafa Ural.
Evine gidemiyor, çocuğunu göremiyor.
Güvendiği, birlikte yiyip içtiği, iyi gün dostları kapıları kapatıyor yüzüne.
Halk sömürülmesin diye mücadele eden bu adamı yine bu halk kendi eliyle yok etmeye çalışıyor. Bu ne yaman çelişkidir ya? Her seferinde dile getiriyorum, yine dile getireceğim, gerçekten bu halk için değmiyor kardeşim !!!
Bütün bu toplumsal olaylar anlatılırken bir de işin politik tarafı var tabii ki.
Turancıların siyasi otoriteye nasıl yaltaklamdığı gerçekliği var. Hitler Almanya' da ne yapmak istediyse Turancılar da bu ülkede onu yapmak istiyordu malum. Savaş sona erince hayalleri suya düşenleri ilk o güvendikleri hükümet sattı. Tanrım politika korkunç bir şey hakikaten!
Tabii hal böyle olunca, her dönem iktidar olan erkin borazanlığını yapmaya alışmış bu kafatasçı güruh taşkınlık çıkardı ülkede. Kendilerine müdahale etmeye çalışan polisi İstiklal Marşı okuyarak kurnazlıkla durdurup kaçtılar ya.
Abicim bu nasıl bir çirkeflik? Ağzım açık biraz da ne yalan diyeyim gülerek okudum Düpedüz şam şeytanlığıdır ya bunun adı.
Ülkedeki bu kutuplaşma olayına kendi aleyhine olduğu için el koyan Milli Şef'in konuşmasına da ayrı ayar oldum. Ne demek "Turancılar da solcular gibi suçludur," demek ya?
Irkçılık dünyanın her yerinde suçtur ama solculuk suç değildir.
Irk kavramı ortadan kalksın, sömürü olmasın, ayrıcalık ortadan kalksın, eşitlik, adalet gelsin, insan sadece insan kimliği ile var olsun demektir ve bu bağlamda yaşamaktır solculuk. Pardon da bunun neresi suç?
Bu ülkede cehaletin yanı sıra kavramlarla alakalı bitmez tükenmez bir anlam kargaşası da var maalesef! Bir öğrenemediler gitti solculuğun anlamını!
Kurtuluş Savaşı komutanı olarak kendisine minnet duyduğum İsmet Inönü'nün bu sözlerine tüm benliğimle karşı çıkıyorum!!!
Tabii bu sağ-sol çatışması yine Nihal Atsız ve Sabahattin Ali üzerinden anlatılmış kitapta da. Sabahattin Ali'yi zaten çok seviyorum. Nihal Atsız da her yerde karşıma çıkıyor. Bu adamla benim geçmişte bir bağım var herhalde bir çözemedim gitti gari Aynı dönem yaşasaydık kesin birbirimize girerdik
Iste böyle bir ortamda Mustafa Ural aydın bir öğretmen olarak adaketsizliklei mücadele ediyor. Ciğerlerinden hasta, dostları tarafından sırtından vurulmuş, uğruna mücadele ettiği halk tarafından dışlanmş olsa da bir ağaç gibi dimdik ayakta.
Ayrıca bir öğretmen olarak yine en çok eziyet çekenlerin öğretmenler olduğu gerçekliği ile yüzleşmek bir hayli üzdü beni. "Milletvekili maaşları öğretmen maaşlarını geçmesin" diyen Atatürk'ün kurduğu bir ülkede umuyorum ki öğretmenler artık hak ettiği yerde olsun.
100 Temel Eser arasında geçen Karartma Geceleri'ni herkes okumalı diyor ve şiddetle tavsiye ediyorum.
Parti veya ideoloji fark etmeksizin hiçbir dönem faşistlik eksik olmamış bu ülkeden. Sanırım bu halkın genlerinde var faşizm. Ve bu hem umut kırıcı hem de çok üzücü. Ama her ne olursa olsun biz yine de eksik etmeyelim sol cebimizden umudu .
Kitabın ismi de iki yönlü ne güzel
Karartma Geceleri.
Karanlığa bir ışık da sen yak
Çav Bella