Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

265 syf.
8/10 puan verdi
Matematikte Hata Yapıyorum
Bu kitap matematik eğitimi ile ilgili düştüğüm yanılgılara farklı bir bakış açısıyla bakmamı sağladı. Matematik birebir eğitimdir gibi bir yanılgısının yerini işbirlikli matematik öğretiminin kaliteli fikirler ortaya çıkardığını ve yaratıcılığı geliştirdiğini Jo Boaler'in ziyaret ettiği okullardaki deneyimlerinden anlayabiliyorum. Genelde şöyledir: matematik sınıfları sessiz olmalıdır, öğretmen hakimiyeti esastır, cevabı bilinen alıştırmalarla ders desteklenir. Bunun gibi kalıplara girmiş bir çok öğretim sistemi mevcut. Kaliteli bir felsefe dersi yapmak için herhalde esas olan sorularla bezenmiş ve aktif katılımın olduğu bir sınıftır. İşte matematik ve felsefenin ortak noktası, her ikisi de sorular olduğu sürece var olur. Yaşayan matematik hissi ancak sorularla verilebilir ama bu sorulardan kastım da cevabı önceden bilinen alıştırmalar değil, problem çözmeye dayalı sorulardır. Günümüzde her bir kavram bir diğerinin yerini aldığı için şöyle bir parantez açayım. Problem, daha önce herhangi bir yerde çözümü olmayan özgün sorulardır. Alıştırma ise bizim matematik dersinde problem diye nitelendirdiğimiz fakat öğretmenin çözüm metodunu anlattığı ve öğrencinin de o algoritmaya uyarak çözdüğü sorulardır. Kitapta matematik ile müzik dersine yapılan metafor çok etkileyiciydi. Evet, matematik kareli defterden pek dışarı çıkmaz. Bu da matematiğin zevkli ve de anlaşılması kolay yanının körelmesine sebep olur. Matematiksel hataların beynin büyümesine olanak tanıdığını öğrendiğimde matematik=korku algısının yersiz olduğunu düşündüm. Biliyoruz ki "bilmiyorum" matematikte kabul edilemez bir cevap gibi görünür. Fakat öyle ki "bilmiyorum" cevabı yeni arayışlara girebilmek için makul bir cevaptır. İlginç olan başta matematik teriminin kendisi olmak üzere matematiksel bir çok terimin anlamını bilmiyoruz. Kavramlara önem verilmiyor. Matematikte kuralların hatırlanması yeterli, düşünmek diğer derslerde kullanılmalı gibi büyük bir yanılgı var. Hem kavramsal bilgiye önem vermemek hem de matematiğin kuralcı bir dili olduğunu düşünmek matematik hakkındaki yargıların kaosa gitmesine yol açıyor. Matematik yapanlardan sıkça duyarız: "cevabı bulabiliyorum ama nedenini anlamıyorum". İşte kaos. Matematikte gerçek yaşamla ilgili problemler kurarken bile gerçekçi problemler kurmadığımız olur. Yaş problemleri absürd sayılar olabilir, tek dilimli pastanın fiyatı ile o pastanın tamamının fiyatı arasındaki orantı doğru değildir gibi bu örnekleri artırabiliriz. Proje tabanlı öğretim modeli matematikte veyahut diğer birçok derste işleyecek muazzam bir metod. Fakat bu üniversite sıralarında öğretmen adaylarının kendilerine anlatarak değil kendileri üzerinde uygulanarak hayata geçirilebilecek bir sistem. Yazarın üzerinde durduğu ve inceleme fırsatı bulduğu bir diğer konu ise başarı sınıfları bir diğer adıyla "başarısızlık sınıfları". Çünkü öğrenciyi başarılı sınıfa koyarsanız üzerinde başarı baskısı hisseder, başarısız sınıfa koyarsanız üzerinde yapamam algısı oluşur. Bu stereotipler öğrenciyi damgalar ve öğrenciye sınır çizer. Akran değerlendirmesi ve özdeğerlendirmenin de önemine vurgu yapıyor Jo Boaler. Bu değerlendirmeler ile öğrencinin matematiğe olan ilgisinin ve bilgisinin artacağını yaptığı analiz ve incelemelerde görüyor. Öğrencilere sayı hissi verilmeli, öğrenci türetilen bilgileri kullanabilmeli. Matematiğin özünde bu kavramlar var.
Konumuz Matematik
Konumuz MatematikJo Boaler · Nika Yayınevi · 202135 okunma
·
269 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.