Gönderi

240 syf.
·
Not rated
·
Read in 9 days
"Söz konusu olan geleceğimizdir."
Kitabı okumaya başlamadan evvel Garaudy'nin hayatına dair bir okuma yapılmasını tavsiye ediyorum. Çünkü müslüman olmadan önce izini sürdüğü görüşlerin tesiri İslam fikir tasavvurunda da etkili olabilir. Biz en iyisi ilmimiz yettiği kadarıyla iyi olanı alıp kötü olanı bırakma hususiyeti gösterelim. Tevfiki Allah'tan… Kitabın Giriş bölümünde Batı medeniyetinin esasında Doğu medeniyetinin çocuğu olduğunu anlatmaya çalışıyor yazarımız. Ancak bu durum Batılılar için "Grek Mucizesi" olmaktan başka bir şey değil. Çünkü yüzyıllardır kendilerini "Grek-Romen ve Yahudi-Hristiyan" kültürünün mirasçısı olarak görüyorlar. Esasında Batı medeniyetinin Doğulu köklerinin kesilip atılması ile ortaya böyle bir safsata çıkmıştır. Kaldı ki İslamiyet'in -nüzul edilişi ile beraber- 7.yy'ın çökmekte olan imparatorluklarına sunduğu ab-ı hayat zaten ortada ancak Batı bilhassa bu durumu görmezden gelmektedir. Batı'yı her şeyin merkezi ve ölçüsü kabul edenlerin bu körlüğü hala devam ettiriyor olması da ayrı bir mesele.. İslam inancının derunî boyutlarından birini teşkil eden tasavvuf Garaudy'e göre Müslümanın da derunîliğini birebir yansıtır. Bu bölümde İbn Arabî'den çokça iktibaslarda bulunmuş. Bilahare Rönesans'tan beri insanın yalnızlığa terk edilişine muvafık olarak Garaudy şu soruyu da sorar:"İlmi ve teknik gücün bugünün bütün insanlarına zorla kabul ettirdiği sorumluluklara cevap vermeye kendimizi hazırlamamız konusunda İslâm bize ne sağlayabilir?" "İnsan-ı kâmilin varlığın tümüyle bağlantılı hakikatler taşıdığını" düşünecek olursak oturup bu sorunun cevabına da kafa yormak gerektir diye düşünüyorum. Din ve Siyaset ilişkisinin ekonomi veçhesini "Mülk sadece Allah'ındır." hükmünden yola çıkarak değerlendiren Garaudy bu hususta dikkat çekici tespitlerde bulunurken işin hukukî veçhesini ise "Egemenlik sadece Allah'ındır." kaidesinden yola çıkarak değerlendirmiştir. Batı modeli ekonomi ile büyümenin tüketim endeksli olması, İslam ekonomisinin ise denge üzerine odaklı oluşunu ne Amerikan tipi kapitalizmle ne de Sovyet tipi sosyalizmle özdeşleştirir. Çünkü İslamiyet doğrudan İlahi olan vahyi temel alarak bir düzen inşa eder. Nebevi felsefe, bilimler ve bilgelik, bütün sanatları 'toplayan' cami, müjde veren şiir bölümlerinde de dikkat çekici tespitlerde bulunan yazarımız kitabı Muhammed İkbal'in şu alıntısı ile bitirir: "Kur'an'ın asıl hedefi, Allah ve kainatla olan sayısız ilişkiler içerisindeki insanda en üstün bilinci ve duyarlılığı oluşturmaktır." İslamiyet'in Hz. Adem'den günümüze kadar vadettiği şey de bu değil midir? İnsan nefsinde kulluk bilincini oluşturmak ve insanı insan eden şeyin iman olduğu ikrar etmek… Kitabı okurken eleştirel bir perspektifle okumak gerektiğini ve yazılan her şeyin İslam akidesine birebir uyup uymadığını gözden kaçırmamak gerek. Ne de olsa her beşerin bir kusuru vardır diyerekten isitfadeli okumalar..
İslam'ın Vadettikleri
İslam'ın VadettikleriRoger Garaudy · Timaş Yayınları · 2018908 okunma
·
292 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.