MÂÛN SÛRESİ’NİN TEFSİRİ
أراَيْت الَّذِى يُكَذِّبُ باِلدِّينِ . فَذَلِكَ الَّذِى يَدُعُّ اليَتِيمَ وَلآيَحُضُّ عَلىَ طَعَامِ الْمِسْكِينَ .
“Düşkün ve biçarelere yardım etmeyi engelleyen, yetimleri, öksüzleri ve âcizleri itip kakarak horlayan ve onlara merhametsizce tavır alan, dini ve ahiret gününü yalan sayanı gördün mü?”
Bu vasıfları taşıyan kimseler; âyetlerin inzâl buyrulmasına sebep olan Ebu Cehil, As b. Vail ve Velid b. Muğire gibi müşriklerle onların yolundan giden maddeci ve inkârcılardır. Yetimi, öksüzü ve zayıfı itip kakıp azarlayan bu tip insanlar, hiçbir şeyi olmayan biçare yoksula yardım etmedikleri gibi, hali vakti yerinde olanların da onları bakıp gözetmesini, yedirip içirmesini, giydirip kuşatmasını teşvik etmek şöyle dursun, engel olmaya çalışırlar. Halbûki İslâm’ın ve insanlığın gereği yoksul, âciz, güçsüz, özürlü, yetim, öksüz, terkedilmiş çocuklar vb. ihtiyaç sahiplerinin ve güvenceye muhtaç kitlelerin insanlık şerefine yaraşır biçimde yaşamalarını sağlamaktır. Kur’an-ı Kerim bu konuda şöyle bir uyarıda bulunmaktadır:
فَاَمَّا الْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ.وَاَمَّا السَّائِلَ فَلَا تَنْهَرْ. وَاَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ
“Yetimi sakın ezme. El açıp isteyeni de sakın azarlama. Ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an.” (1)
İslâm, açlıktan ve yoksulluktan kurtulmuş, huzur ve emniyet içerisinde birbirini seven, birbirine saygı duyan, kardeşlik bağları güçlü, kulluk görevlerini bilinçli bir şekilde yerine getiren sâlih bir toplum hedeflemektedir.
Kur’an-ı Kerim, güçleri yettiği halde bu insanlık görevini yerine getirmeyenlerin cezalandırılacaklarını haber vermektedir.
وَالَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ وَلَا يُنْفِقُونَهَا فِى سَبِيلِ اللّٰهِ فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ اَلِيمٍ. يَوْمَ يُحْمٰى عَلَيْهَا فِى نَارِ جَهَنَّمَ فَتُكْوٰى بِهَا جِبَاهُهُمْ وَجُنُوبُهُمْ وَظُهُورُهُمْ هٰذَا مَا كَنَزْتُمْ لِاَنْفُسِكُمْ فَذُوقُوا مَا كُنْتُمْ تَكْنِزُونَ
Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele. O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılacak da onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak ve, "İşte bu, kendiniz için biriktirip sakladığınız şeylerdir. Haydi tadın bakalım, biriktirip sakladıklarınızı!" denilecek.” (2) Yetimi ve öksüzü itip kakarak hakkını yemek, biçarelerin ihtiyaçlarını gidermek için önderlik yapmamak ve teşvikte bulunmamak insanlık adına üzüntü duyulacak ve hayret edilecek bir durumdur. Bu şekilde yetimi horlamak, fakirlere yardım etmemek gibi duygusuzluk ve insafsızlıklar Allah, Peygamber ve Din tanımayan inkârcıların yapa geldikleri adet ve huylardır.
(1) Duhâ, 93/9-11.
(2) Tevbe, 9/34-35.
·
64 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.