Bu kitabı elime ilk aldığımda ne yalan söyleyeyim, kalınlığından, uzunluğundan biraz korkmadım değil. Bitirememekten değil de olurda sıkılırsam, olur da konunun özünden uzaklaşırsam diye çekinmiştim. İlk 
Alexandre Dumas okumam oldu. Kalemini, olay örgüsünü, olayları birbiriyle bağlantısı o kadar akıcı ve güzel ki, ilk elime aldığım zamanki 'konunun özünden uzaklaşma' korkuma anti cevap oldu adeta. Film seyreder gibi okudum, bölümleri sanki sahne değişiyor gibi sıralanmış harika bir kitaptı. 2011 yılında çekilmiş filmini de mutlaka müsait bir zamanda izleyeceğimi de derkenar olarak belirteyim. Karakterleri konuşturduktan sonra, konuşmalarını hangi duygu ve hissiyatla, hatta hangi jest ve mimiklerle söylediklerine kadar betimlemesi bilmem nedense hoşuma gitti. Bazı arkadaşlar karakter konuşmalarından sonra bu detayı sıkıcı veya fazlaca bulabilirler elbette ama karakterlerin duygusunu daha iyi yansıttığını ve karakterleri daha iyi anlamamızı sağladığını düşünüyorum ben naçizane.. Yazar kendi çağından önceki bir zamanı yani XIII. Louis dönemini kaleme aldığı bu kitapta, o zamanın Fransızlarının neyi gurur meselesi haline getirip, neleri alttan alabileceğini, ne tür davranışları saygısızlık, ayıp olarak değerlendirip, bazı durumlarda ne derecede geniş olabildiklerini de kendi çağıyla kıyaslayarak ufak dokunuşlarla okuyucusuna aktarmış. Şövalye, silahşörler, aşk ve savaş, entrika, macera vb. bir çok konunun mükemmel bir uyum içinde harmanlandığı, okuyana film izliyormuş hissi veren müthiş bir eserdi.. Spoiler vermemek adına içeriğine girmek istemiyorum. Kalınlığı ve uzunluğu bu kitabı okumamış olanları kesinlikle korkutmasın..
İyi okumalar
·
1,188 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.