Gönderi

Yazar (Ayça Satı) Mutlu Anne Hanımefendinin kaleminden 207 sayfadan oluşan #YaşamınKıyısındanHatıralar eserini #okudumbiti #Yorum Fransanın bir köyünde yaşayan Sylvie âşık olduğu Lucien ile yaklaşık 20 yıllık sürecek bir evlilik yapar. Çocuklarının ayaklarıının üzerinde durduklarina inandığı anda evini terk edip istanbula yerleşir ve oda da Fransızca öğretmenliği yapmaya başlayarak dersler verneye baslar. Üniversitelerde yıllarca eğitim vermiş olan olan Aram ile yolları bir kafede kesişir. Bu kesişme gün geçtikçe aralarında büyük bir bağa dönüşür öyle bir durama gelirki babakız ilişkilerine kadar varır. Aram yıllar önce kaybettigi kızı yerine bırakır. Aram her konuda yardımını esirgemez manevi kızından oyleki hindistana ve Japonyaya gitmesinde tüm maddi ve manevî yardımını esirgemez . 10 yıllık aradan sonra istanbula dönen Sylvie manevi babasını hasta olarak görür ve fazla bir zaman göçmeden Aram gözlerini bu dünyaya yumar. Aram ölmeden önce tüm mal varlığını manevi kızına bağışlar ve birde vasiyette bulunur. Sylvie kendi memleketine gidip çocuklarına kavuşmasını söyler. Sylvie bu vasiyeti yerken getirerek Fransaya geri döner ve bir küçük yemek restaurantı acar . Oğlu bu bulur ve kendini affettirir. lakin kız bir türlü annesinin gidişini kabulleneme ve onu affetmez. Sylvie doğum günü partisinde tim aile bireylerindi bir araya toplar yaşamının sinalrina doğru geldiğinin farkındadır lakin her türlü çabaya rağmen kızı onu affetmeden gozlerini oda bu dünyaya yumar. Eserin doğal süreci böyle lakin yazar bu eserde değindiği çok önemli konular var . Onları da azıcık da olsa değinmek isterim. Bir ülkeyi ve o milleti veya bir toplumu tanımak için onlar ile beraber yaşamanın, onların kültüründen tutunda iklimin kadar he şeyi görerek veya tanıyarak , yaşayarak bilmek gerektiğini, ön yargı ile bskmsmsmuz gerektiğini, dışarıdan haritadan yer gösterir gibi yer tesbiti yaparak tanınmayacağını çok güzel tesbit etmiş. Savaşın insanın hayatında yapmış olduğu tahribatın ne kadar büyük olduğu Fransa-almanya savaşı üzerinden Sylvie Almanlara karşı tutumunun ne kadar sert affedilemez bir durumu tesbit ediyor ki Sylvie bir Almanı görmeyi bir tarafa bırakın diline ismine bile tahammül edemiyor. Savaşın yapmis olduğu psikolojik travmanın ne kadar büyük olduğunun da bir göstergesi olmuş oluyor Bir bireyin bir seyden nefret ettiğinde çocukluk zamanlarına iyi bakılmasına işaret ediyor. Sylvie etten nefret etmesi gibi . çocukken zorla yedirilen av hayvanları sonucu hayati boyunca etten uzak kalmasına neden oluyor. Gurbetin ne kadar acı bir durum olduğu insanın doğduğu topraklardan kopamayacağı , imkanlar el verdiğinde mutlaka geri dönüleceğini insanın kendi köklerinden kopamayacağıni Aramın memlekete dinmesi uzerinden dile getirilmiş. Kuşu altın kafese koymuşlar o vatanım vatanım demiş. ... Kalabalıklar içinde yalnızlık duygusu yaşamak. Kimse bireyin yaşadığı yalnızlığı bilemez. Mutlu güleç görünen birinin gece kendi dünyasına çekildiğinde evini kapısını kapattığında o aciyi çeken bilir. yine Aram üzerinden yalnızlık duygusu ifade edilmiş. Bazen milletler ve toplumlar kendi esmek aralarında yaşadıkları olumsuz kötü olayları eşmek yerine birbirlerini affetmelerinin kendileri için ne kadar büyük bir değer olduğunu ifade ediyor. Düşmanlıkların kimseye bir yarar getiremeyeceğini gelecek nesillere zarar verileceğini 1915 Ermeni -osmanlı Devletindeki yasanmislardan yola çıkarılarak ifade edilmek istenmis. Göç olaylarının bir toplumun değişimine , doğanın tahribatına varılabilecek kadar ne kadar kötü sonuçlar doğurabileceğini Istanbula yapılacak göçler üzerinden dile getirilmiş. Göçlerin çarpık kentleşmeye yol açıp yaşanmaz bir duruma geleceğini de ifade edilmiş. Karşılıksız yapılan yardımlar, mağdurlara uzatılan ellerin ne kadar kıymetli olduğunu Sylvie üzerinden fransada açtığı dükkanda imkanı olmayanlara yemek yardımı yaparak karşılıksız yardımın önemini belirtmiş . Sevginin , merhametin bir çok ilaçtan daha tesirli olduğunu Julien iyileşmesinde de görmüş oluyoruz. En büyük şifa kaynağı sevgidir . Imkanlar ve fırsat verildiğinde insan oğlunun yapamayacağı başaramaya hiç bir şeyin olmadığını tekrar Julien üzerinden görmüş oluyoruz. Eserde bir çok ülkeden ( Fransa , Hindistan, japonya, Türkiye) onların yaşam ve kültürlerinden bahsederek okuyucuya aktarılmış. Bir aileyi ayakta tutan saygıdır. Değerdir. Siz bunları karşılamadığımız zaman o aileyi kaybetmte mahkum olursunuz . Lucien 'in Sylvie kaybettigi gibi . Yazarımızın kalemi daim okuru bol olsun. Saygılarımla #KitapAşktır #kitapalıntıları #kitapokumakgüzeldir #oku #okuyorum #Kitap #Roman #Edebiyat #Araştırma #kitaptavsiyesi #kitaplar #kitapönerisi #kitapkurdu #kitapaşkı #kitapkokusu #kitapsever #kitapalıntıları #kitapokumakgüzeldir #bookstagram #book #books #booklover #Sakinkitap
·
153 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.