Gönderi

Azat edilmiş Pers bir köle ve militan bir mezhebin lideri olan Ebu Müslim 9 Haziran 747 tarihine karşılık gelen Hicri 25 Ramazan 129 tarihinde, İran’ın doğu eyaleti Horasan’da kara isyan bayraklarını açü. Ebu Müslim ve ondan öncekiler neredeyse otuz yıldır eylemlerine devam ediyor, dinsiz Emeviler’i suçluyor, Hz. Muhammed’in akrabalarının, özellikle amcasıAbbas’ın soyundan gelen Abbasiler’in iddialarını sürdürüyorlardı. Ebu Müslim’in hazır bir dinleyici kitlesi vardı. İran’daki Müslüman halk Emevi hakimiyetinin neden olduğu eşitsizliklerle eziliyordu. Uzun bir zaman ikamet ederek yarı yarıya Persleşen Arap ordusu ve yeni yerleşimciler, isyancılar zafer kazanmak üzereyken bile aşiret kavgalarına devam ediyorlardı. Ebu Müslim, çok geçmeden hem Araplann ve Arap olmayanların desteği sayesinde Horasan’ı ele geçirip İran üzerinden batıya doğru eski Irak eyaletine yürüdü. 749’da orduları Fırat’ı geçtiler ve başka bir Emevi gücüne karşı da zafer kazandılar. Kufe’deki askerler mezhebin lideri Ebul Abbas’ı halife ilan ederek ona el-Saffahunvanını verdiler. 749 ve 750’de Suriye’de ve Irak’ta kazanılan başka zaferler Emeviler’in sonu hazırladı. Böylece kısa sürede yeni halifenin otoritesi İslam imparatorluğunun tamamına yayıldı. Sonucu Abbasi halifelerinin Emeviler’in yerine iktidara gelmesi olan bu mücadele sıradan bir hanedan değişimi değil, İslam tarihinde bir devrimdi. Gerek-İslam gerek de Batı tarihçileri, Abbasi zaferinin bu özeliğini kabul etmiş ve konuya açıklık kazandırmak' için çok çaba harcamışlardırcamışlardır. Tarihin milli ve de ırkçı kuramlarının etkisinde kalanlar, Abbasiler’in iktidara gelmelerini, İranlılar’ın Araplara karşı kazandıkları bir zafer, Emevi Arap Krallığı’nın devrilmesi ve İranlaşmış İslamiyet etiketiyle yeni bir İran imparatorluğunun doğması olarak görmüşlerdir. Hem isyan öncülerinin hem de yeni devlet düzeninin önde gelenleri arasında İranlılar’ın çoğunluğu ve Abbasi siyasi kültüründe güçlü bir İran öğesinin olması ilk bakışta bu görüşü destekleyecek bazı göstergelerdir ama sonraki araştırmalarla tarihçiler Araplar’ın yenilgisi ve İranlılar’ın zaferi kuramları başta olmak üzerebazı önemli konuları değiştirmişlerdir.19.yy’da Batılı ve 20.yy’da İranlı bazı bilim adamları “İran Milli Bilinci”nin ifadesi biçiminde düşünülen Şiiliğin kökeninin gerçekte Arap olduğunu ortaya koymuşlardır. Güney Irak’tâki karma nüfusta Şiilik çok güçlüydü. Şiiliği İran’a Arap sömürgecileri getirmiş ve uzun zaman destek olmuşlardı. İranlılar’ın yanı sıra Araplar da Abbasi yanlısı harekette bulunuyordu ve aralannda komutanlar, liderler de yer alıyorlardı. Ebu Müslim’in isyanı Araplara karşı değil, Emevi yönetimi ve Suriye üstünlüğüne karşıydı. Kuşkusuz etnik düşmanlıklar etkili olmuş vekazananlar arasında İranlılar’ın önemli bir yeri vardı. Ancak bu hareket hilafet üzerinde hak iddia eden bir Arap içindi ve bir Arap hanedanı başa geçmişti. Kazanılan zaferin ardından devletin üst düzey görevlere Araplar getirilmiş, Arapça tek kültür ve devlet dili olarak kalmıştı. Arap toprakları mali açıdan ayrıcalıklıydı ve toplumsal açıdan Arap üstünlüğü öğretisi devam ettiriliyordu. Araplar yalnızca iktidar gücünden değil, artık başkalarıyla ve özellikle de yarım kan kardeşleriyle paylaşmak zorunda kaldıkları iktidarın olanaklarından olmuşlardı. Emeviler zamanında devletin en üst düzey görevleri, yalnızca anne baba tarafından Arap olanlara verilirdi; Abbasiler zamanındahükümdarın gözdesi olarak saygınlık ve güç kazanılan halifelik sarayında yükselenler, yalnızca yarım kan Araplar değil, İranlılar ve başkalarıydı da. Arap krallığının ömrü, Arap savaşçılarının ayrıcalıklı sınıf konumundan uzaklaşma-lan ve hem başkentte hem de eyaletlerdeki özerk yerel hanedanlarda Türkler’in iktidara geçmesiyle sona erer
·
41 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.