Gönderi

231 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Endülüsten İspanya'ya
Endülüs tarihini akademik bir dille on iki bölümde ele alan kitap Türkiye Diyanet Vakfı tarafndan 2021 yılında yayımlanmış olup 230 sayfadan oluşmaktadır.Kitapta;Son dönem Endülüslü Müslümanların durumu, Endülüs edebiyatı,Endülüs'ün yıkılışı hakkında mülahazalar,Cezayirli Müslümanların Endülüs Müslümanlarını Kuzey Afrika'ya nakli, Muhyiddin-i Arabi'nin Türkiye'ye etkileri, Endülüste Sanat, Endülüslü müslümanların nasıl katledildiğiyle ilgili 29.11.1992 yılında alanında uzman düşünürlerin katılımıyla gerçekleşen sempozyumdan aktarılan bilgilerin yanı sıra Mehmet Özdemir'le yapılan röportaj ve Endülüsün teslimi esnasında kahramanca mücadele eden Musa bin el Gazzan ile ilgili Muallim Naci'nin kaleme aldığı şiir yer almaktadır. Kitabın ilk bolümü, aynı zamanda kitabın editörlüğünü üstlenen MÜSDAV yönetim kurulu üyesi Ahmet Belada tarafından yazılmiştır. Bu bölüm kitabın genel işleyişi hakkında bilgi verirken bir taraftanda Endülüs tarihine kuş bakışıyla bakarak okuyucunun zihnine Endülüsle alakalı bazı temel kavramları, olayları yerleştirmektedir. Bölümde Belada genel olarak fetih öncesi İspanya'dan, Endülüsün dünya için öneminden, Endülüsün etnik kökeninden, Müdeccenlerden, Müslümanların Batı'ya tesirlerinden (Endülüs ve Sicilya örneği) bahsetmektedir. Bölüm yazarın Derim ki başlığıyla ele aldığı değerlendirmeden sonra Ebü'l Beka Salih b. Şerif'in yazdığı ve Sezai Karakoç'un tercüme ettiği Feryadname şiiri ile bitmektedir. Bilindiği üzere Endülüs edebiyatı günümüzde bile adından söz ettirmektedir. Aradan yüzyıllar geçmesine rağmen hala bu konuda makaleler, araştırmalar ve sempozyumlar düzenlenmektedir. Edebiyatla bu kadar hemhal olan bir milletin başına gelenlerin şiirlere konu olmaması elbetteki imkan dahilinde değildir. Kitabın ikinci bölümünde Ankara üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr.M.Faruk Toprak Edebi Kaynaklara Göre Son Dönem Endülüs Müslümanları'nın Durumu başlığıyla Endülüs halkının başına gelen içler acısı durumun şiirlere nasıl yansıdığını konu edinmiştir. Kitabın üçüncü bölümü Doç.Dr. Mustafa Aydın tarafından Endülüs Edebiyatı'nda Orijinallik makalesi yer almaktadır. Endülüsun fethiyle ükede yoğun bir eğitim öğretim seferberliği başlatılmıştır.Doğudan alimler getirilmiş ve aynı şekilde daha donanımlı bir eğitim almaları için Doğuya öğrenciler gönderilmiştir. Tabi bu, araştırmacılar arasında Endülüs edebiyatında orjinalite meselesini doğurmuştur. Bir takım araştırmacılar Endülüs edebiyatının doğu taklidi olduğunu iddia ederken diğer kesimden araştırmacılar ise Endülüs edebiyatının ilk dönemlerinin Doğu edebiyatina benzemesinin tabii olduğu fakat zaman içerisinde Endülüsün kendisine has bir üslüp yakaladığını belirtmişlerdir. Aynı zamanda Endülüste şiir ve nesirin incelendiği bölümde, Endülüs edebiyatının batı edebiyatında derin izler bıraktığı açıkça görülmektedir. Batı Avrupa'da yaygınlaşan nesir tarzında yazılmış fabl denen ibretli hayvan hikayeleri Endülüs'ten beslenmektedir. Dünyaca ünlü fabl yazarı La Fontaine'nin bizzat kendisi Kelile ve Dimne'nin Fransızcaya yapılan tercümesinden istifade ettiğini itiraf etmektedir. Bugün bile dünyanın büyük klasikleriden kabul edilen İlahi komedyası'ni telif eden Dante'nin Endülüslü ve Doğulu mueliflerden etkilendiği doğulu ve batılı bir çok araştırmacı tarafından ortaya konmaktadır. Dante eserinde ele aldığı kahramanları, olayları, mekanları islami kaynaklardan neredeyse aynen alıp bazı isim değişikliği ve kendi düşünceleriyle paralel yorumlar eklemek suretiyle sunmaktadır. Kitapta delilleriye beraber bu konular detaylıca incelenmektedir. Dördüncü bölüm Ankara üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr.Mehmet Özdemir'in Endülüsün yıkılış süreci üzerine mülahazalar diyerek kaleme aldığı makaleden oluşuyor.Bu bölümde Özdemir, Endülüs'ün yıkılışını dönemsel olarak kısa biçimde ele aldıktan sonra Endülüs tarihini bir de İslam hakimiyetinin gücü bakımından bir sınıflandırmaya tabi tutmuştur. Ayrıca Endülüs'ün yıkılışının en temel sebeplerini teferruatlı bir şekilde işlemiştir. Beşinci bölüm, 29 Mayıs üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr.S.Hayri Bolay'ın Endülüste gelişen düşünce hayatı ve batıya tesirleri adlı makalesinden oluşmaktadır.Endülüs ilmi anlamda batı bilmine kaynaklık teşkil ettiği gibi, dönemin düşünürleride batı düşünürlerine örneklik oluşturmuştur. Bu bölümde İbn Bacce,İbn Tufeyl ve İbn Rüşd gibi büyük ve orijinal filozoflar yetiştiren Endülüsun felsefesinin batıya nasıl aktarıldığı,tesir ettiği, batılı felsefe'nin doğuşuna nasıl temel oluşturduğu anlatır.İbn Tufeyl'in" Hay b. Yakzan" adlı felsefe kuramının Batı'da "R.kruzocu edebiyatının doğmasına, Leibniz,spinoza gibi filozoflara etki yaptığına işaret ederek İbn Rüşd'un batıda asırlarca süren etkisi ele alınmıştır. Altıncı bölümde Tarihçi Prof. Dr. Ercüment Kuran'ın Cezayirli Türklerin Endülüs Müslümanlarını Kuzey Afrika'ya nakli ve neticeleri başlığı altında Gırnata'nında teslim alınmasından sonra Endülüs Müslümanlarının çektiği zülmün arttığı,bu sebeple halkın birçok defa Müslüman yöneticilerden yardım istediği fakat çeşitli sebeplerden dolayı bir türlü kapsamlı bir yardımın yapılamadığı anlatılmıştır. Daha sonraları Barbaros Hayreddin Paşa tarafından yaklaşık 70.000 müdeccenin Afrika'ya gemilerle taşındığını, ||. Filip zamanıda müdeccenlerin durumunun daha da kötüye gittiği, Filip'in bir fermanla onları ülkeden kovduğu ayrıntılı bir biçimde anlatılır. Müdeccenlerin bir kısmının Osmanlı'ya geldiği, çoğunun ise Fas, Cezayir, Tunus ve Trablugarb'a göç ettiği belirtilerek bölüm bitirilmiştir. Yedinci bölüm Prof.Dr. Mustafa Tahralı'nın Muhyiddin İbn Arabi ve Türkiye'ye Tesirleri adlı makalesinden oluşuyor. Bu makalede okuyucuyu, Osmanlı toprakları üzerinden günümüze kadar uzanan ve halende devam eden mühim bir tesire sahip olan, Türk- İslam tasavvuf ve düşüncesinde derin izler bırakan İbni Arabi'nin kerametleri, yolculukları, Selçuklu ve Osmanlı sultanlarına yaptığı tavsiyeler ve İbn Arabi ekolünü ülkemizde devam ettiren şahsiyetler karşılamaktadır. Sekizinci bölümde 29 Mayıs üniversitesinde dersler veren Beşir Ayvazoğlu'nun Edebiyatımızda Endülüs başlığıyla yazdığı makale yer almakadır. Makalede, klasik dönem, tanzimat dönemi, Abdülhak Hamidin piyesleri ve tanzimat sonrası dönemde yazılan eserlerimizde Endülüsün nasıl işlendiği hakkında bilgi verilmektedir.Türk aydınlarının Endülüs ve medeniyetine asıl ilgileri Ziya Paşa tarafından Türkçeye çevrilen "Endülüs Tarihi" adlı kitapla başlamakta. Ziya Paşanın yanı sıra Abdülhak Hamid, Mehmed Akif, Yahya Kemal, Muallim Naci gibi yaşadıkları dönemde tanınan yazarlarımızcada endülüs tarihi defalarca kaleme alınmıştır. Endülüsün sanat ve mimarisinin anlatıldığı dokuzuncu bölümü Mimar Sinan güzel sanatlar üniversitesi öğretim üyesi Prof Dr Selçuk Mülayim kaleme almıştır.Endülüsün konumu itibariyle batıya yakın olması, eğitim öğretim vasıtasıyla doğudan sürekli bir biçimde ilim ehillerinin getirilmesi ve orada yaşayan altı milyar yerli halkın kaynaşmasından ötürü hem doğuyu hem batıyı geride bırakacak yapıtlar ortaya çıkmıştır.Bölüm resimeriyle beraber bu yapıtlar hakkında bilgi vermekte. Onuncu bölümde Endülüste yüz binlerce Müslümanın nasıl kattledildiği İspanyol Tarih profesörü Rodrigo De Zayasla yapılan bir röpörtaj şeklinde yazılmış. Röpörtajı Cemal Aydın çevirmiştir. Rodrigo De Zayas " İspanya Müslümanlığı ve Devlet Irkçılığı" adıyla yayımladığı kitapta Endülüs Müslümanlarına Karşı işlenen suçu 500 yıl sonrada olsa tüm belgeleriyle gözler önüne sermiştir. On birinci bölümde Pof.Dr.Mehmet Özdemirle yapılan röportaj yer almaktadır. Sorulan sorular kitaba daha fazla açıklık getirmiş konunu net anlaşılmasına olanak sağlamıştır. Kitap sonuç ve Muaallim nacinin Musa bin Gazzan'a yazdiği şiir ile bitmektedir. Kitabın takdim kısmını yazan Prof.Dr S.Hayri Bolayın dediği gibi " Tarihimizin çok iyi öğrenilmesi başarılarımızla birlikte başarısızlıklarımızında araştırılması sorgulanması gerekmektedir." Hiç şüpesiz Endülüs tarihi, artılarıyla eksileriyle kendisinden sonraki çağlara örnek olmuş bir medeniyettir. Bu medeniyetin çöküşünün temel sebepleri arasında gösterebileceğimiz asabiyeti ve ideal ve ufuk daralması sorunlarını günümüz İslam Coğrafyalarında da çok net bir biçimde görüyoruz. Çözüm üretemememiz, makus talihimizi bir türlü yenemememiz problemi iyi tesbit edemediğimizin göstergesidir. Bu sebeple Endülüsü iyi tetkik etmek bir bakima kendi coğrafalarımızdan başlayarak çağı kurtarmaktır aslında.
Endülüs’ten İspanya’ya
Endülüs’ten İspanya’yaKolektif · Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları · 202123 okunma
··
337 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.