Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

said nursi ve vahdeti vucud
Üstad, Allah'ın varlığı demelerine itirazı yoktur. Ancak âlemin somut bir nesne olduğu bakımından onu inkâr etmelerine itiraz ediyor ve bu Üstad'ın odak noktasıdır. Çünkü Üstad'a göre âlem, ne Allah'ın kendisi, ne Allah'ın bir gölgesi ve ne de O'nun bir görünümü değildir. Ancak ve ancak âlem, (varlığı) vacip değil mümkün ve etkilenen olsa da Alemin gerçek ve bütünleşmiş bir varlığı vardır. Üstad'a göre Vahdet-i vücut meşrebi akla ya da dine değil, duyguya dayanmaktadır. Taraftarları ise, ne bilgin ne de filozoftur, ancak mustağrik (aşka saplanmış) birer aşıktır. .. Allah ile âlemin arasındaki ilişkiyi çok güzel bir örnek vererek "yazan" ile "yazılan" arasındaki ilişkiye benzeterek şöyle diyor: "Mektubu yazanı bizzat mektubun içinde tasavvur eden ya da mektubu hayâl tahayyül eden, şüphesiz aklını aşk örtüsüyle örtmüş ve gerçeği gerçek şekliyle görmüyor". Mektup ne kadar güzel olursa olsun yazan da ne kadar mükemmel yazarsa yazsın, iki hüviyetin, iki yapının ve iki varlığın arasında fark vardır. Ancak sevgi ve aşka saplananın ilişkisi, mutasavvufa suluk-u tarik yaparken, sevgilisinden başka bir nesne olmadığını ve âlemin bütününü hal olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla âlemi inkâr ederken kendisini unutuyor. Allah ile âlem arasındaki ilişki, iz ile iz bırakan ve kıdem ile hudus arasındaki il işkidir. Bu konuda şöyle diyor: "Varlıklar, Vahdet'ul-vücut'çuların öne sürdükleri gibi kuruntular değildir. Aksine bu görünen nesneler münezzeh olan Allah'ın eserleridir." Öyleyse: "Hiç bir vücut yoktur ki O olmasın" sözleri doğru değildir. Ancak doğru olan, "Hiç bir vücut yoktur ki O'ndan olmasın". Bunun sebebi de: "hadis olan şeyler, O Kadim'in bizzat kendisi olamayacağındandır, yani (hadisler) ezelî olamaz."
·
60 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.