Gönderi

240 syf.
·
Puan vermedi
Kimsenin söylemediği
Kitap tematik birlikteliğe sahip yedi öyküden oluşuyor. Bu çok mu önemli, mutlaka aranması gereken bir özellik midir diye sorulabilir? Bir öykü kitabından beklentinize göre değişebilir diyeceğim ben de. Eğer her öyküde farklı olgularla ilerlemek, farklı heyecanlar duymak istiyorsanız tercih etmeyebilirsiniz. Yazarın tavrı da zaten bu yöndedir. Konuyu öyküden öyküye derinlemesine irdelemek daha anlamlı geliyorsa, ki bu şekilde öykü yazan yazar sayısı da azımsanmayacak kadar fazladır. Tematik birliktelik bütünsel bir duygu yaratması açısından evet önemlidir. Sanat tanımını dahi bütünsel algıya dayandıran eleştirmenler vardır. Gülünesi Aşklar’da çok katmanlı farklı olgular iç içe işleniyor. İronik tanrı anlatıcının anlatımında her öyküde bunların çevresinde dolaşmanın hoşunuza gideceğini tahmin ediyorum. Elbette işlenen konuya, yaşam biçimine yazara göre değişebilir ama her nedense ben ironik anlatımı öykülere çok yakıştırıyorum. Bu kitapta ironinin ustalıkla kullanıldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Kendime ait bir görüşü de burada paylaşayım. İroni sözcüğünü anlamaya TDK’nın verdiği anlam maalesef yeterli gelmiyor. İroni deyip geçmemek üzerinde mutlaka düşünmek gerekiyor. Çünkü çok sayıda tanınmış yazar bu tavrı kullanmış ve çok sayıda eser bu şekilde yazılmış. Onların dünyasına girebilmek ve onları anlayabilmek için öncelikle kullandıkları ironiyi çözmeniz gerekiyor. Kitap Milan Kundera’nın diğer bütün kurgusal eserleri gibi kadın erkek ilişkileri odağında daha ziyade erkek cinselliği üzerinde yürüyor. Öykü kişilerinin oynadığı küçük oyunları anlatıyor. Sosyalist yaşamın baskısından, kısıtlayıcılığından, tek tipleştirici acımasızlığından bahsediyor. Ben kitap hakkında kimsenin söylemediği en azından hiçbir inceleme yazısında okumadığım bir şey söyleyeyim size. Hemen her yerde öne çıkarılmasına rağmen kitabın ana teması bu saydıklarım değildir. İnsanların kendilerini olumlamak için başvurduğu yöntemler ve yaptığı akla uydurmalar kitap içinde bulunan yedi öykünün de özünü teşkil eder. Gülünesi Aşklar’ın öykü kişilerinde bu öylesine belirginleşir ki uç noktalara kadar taşınır. Kadın erkek ilişkilerinin çekiliğine ve cinselliğin güdümüne kapılan okuyucular ise bunu fark etmez. Kitabın öne çıkan üç öyküsündeki işlenişine kısaca değineyim. İlk öykü Hiç Kimse Gülmeyecek’te baş karakter tek hayranım diye bahsettiği Zaturecky’nin hayranlığını kaybetmemek için yazdığı makalenin sanatsal değer taşımadığını yüzüne söyleyemez. Söylediği yalanlarla her geçen gün olay daha vahim hale gelmesine rağmen hareket tarzını değiştirmez. Sürekli kendini olumlayarak öyle bir noktaya taşınır ki işini ve sevgilisini kaybeder. Kolokyum öyküsünün baş karakteri Dr. Havel yatma imkanı bulduğu herkesle yatan, kimseyi reddetmeyen yeni nesil Don Juan olarak tanıtılır bize. Havel yaşam biçimini anlamlandırırken kötü nitelikler verir gibi gözükürken aslında alttan alta kendini yücelten unsurlar öne sürer. Konuşma başka bir noktaya taşınmış, söyledikleri kendi aleyhine dönmüşse espri olarak söylediğini iletip bunların ağırlığından kurtularak yeni fikirler ileri sürer. Enteresan şekilde yeni fikirler de yine kendini olumlayan hatta yücelten unsurlarla doludur. Durum son öykü olmasından belki de Edward ile Tanrı’da artık son noktaya taşınmıştır. Edward kendini olumlayabilmek için öyle bir düşünceyi aklına uydurmuştur ki şaşırıp kalırsınız. “İnsan niye gerçeği söylemek zorunda? Bizi böyle yapmaya zorlayan ne? Sonra içtenliği niçin bir erdem olarak görmemiz gerekiyor? Farz et ki bir balık olduğunu, bizim hepimizin de balık olduğunu ileri süren bir deliyle karşılaştın. Onunla tartışır mısın? Ona yüzgeçlerin olmadığını göstermek için önünde soyunur musun? Yüzüne karşı ne düşündüğünü söyler misin? Hadi söyle bana.” Kitap en sevdiğim Milan Kundera eseridir. En büyük ironisinin de isminde olduğunu düşünmüşümdür hep. İyi okumalar.
Gülünesi Aşklar
Gülünesi AşklarMilan Kundera · Can Yayınları · 2014968 okunma
66 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.