Aeden mi Avatar mı??Kitap hakkında ilk merak ettiğim konu neden Aeden sorusuydu ki araştırmalarım neticesinde Kohen’in bu adı Kur’an da geçen Adn adıyla bilinen cennet mekanından esinlendiği ve Aeden olarak tasarladığını öğrendim. Kitapta geçen isimler konusunda ise yazar, kitabı herhangi bir kültürden tamamen saf dışı tutmak amacıyla, bir mit içermeyen ve insana konulmayan isimleri tercih etmiş.
Yazarın kaleme aldığı diğer eserleri okumadım, bu eserinde tanıştık kendisiyle. Bilim kurgu olması ve bir Türk olarak bu alanda bir kitap yazması beni heyecanlandırmıştı ancak kitabı okumaya başladığımda maalesef ki hayal kırıklığı yaşadım çünkü Avatar filmini izledim. Yazarın bu filmden oldukça etkilendiğini düşünüyorum tasvir edilen her öge, her parça, kitabın vurguladığı her anlam karış karış Avatar’ı yaşatıyor.
Evrimleşmiş insan ve Aeden adlı gezegeni konu alıyor kitap. Aeden huzur dolu, saygın, oldukça gelişmiş bir gezegen. Yapılan her şeyin kendi içinde bir disiplini olduğu, fevrilikten uzak, yaşlanmanın olmadığı, telepatik iletişimi olan; o hayalleri süsleyen cennet ütopyayı gözler önüne seriyor. Baş karakter olan iki kişi de Aedenliler Sonje ve Numi. Numi, Aeden toplumundan farklı özelliklere sahip aslında Dünya merkezli, uyumsuz tasvir ediliyor, gelişen olaylar neticesinde de Dünya’ya geliyorlar ve burada yaşayan insanlara da ‘insansı’ diyorlar çünkü onların vahşilikleri, cahilce tüketimleri, dengesiz duyguları, yoksunlukları onları insan olmaya uzak bir hale getiriyor. Dünya ‘da geçen zaman, olay örgüsü aşırı derecede basit işlenmiş, zaten buraya kadar okuyan çoğu kişi klasik bir bilim kurgunun getirilerini bilerek, muhtemel doğru tahminlere başlamıştır bile..:)
Yazarın canlandırdığı çeşitli varlıklar var Aeden’de. Bu varlıklara oldukça güzel ve bilimsel veriler yüklemiş, bu hoşuma gitti açıkçası. Örneğin, “ Baraba: ucuna dolan nektarla balon gibi şişen ve olgunlaştığında ses dalgalarının etkisiyle patlayan bir meyve. Kabulaların ana besin kaynağı.” bu gibi tasvirler kitapta dipnot olarak geçiyor, içlerinden de oldukça yaratıcı bulduklarım var ki yer yer yazık olmuş dedirtti…
Kitabı yarım bırakmamak için baya çaba harcadığımı söyleyebilirim. Olay örgüsünde vasat konumlar var. Sürpriz olacak belki de biraz heyecan yaratacak gelişmeler bir önceki satırlarda belirtiliyor. Aşk adı altında da tuhaf bir ilişki sergilenmiş, birbirlerini çocukluktan beri tanıyan iki yetişkin, bir de üst düzey bir gezegenden, ergence ve dengesiz bir iletişimde, sergilenen tavır, istek ve arzunun dışında, bilakis çarpıklaşmış. Ana karakterler karşısına çıkan insanların iletişimleri de kesik kesik kalmış. Kitap beni içine alamadı bu diyalog kısımlarında, zorlama geldi.
Geçen bilgiler ve her şeyin mantıklı, bilimsel bir veriye oturtulması; hiçbir şeyin nedensiz kalmaması, özellikle nesnel ve fiziksel olarak geçen tasvirlerde, olayın neredeyse yeni bir bilim taşıyan dipnotları kitapta beğendiğim tek şey. Kurgusal anlamda gerçekten çok ama çok basit ve vasat. Yazar kitap sonrası aydınlanma oluşmasını, insanoğlunun evriminin aslında sonlanmadığını anlatmayı istemiş.
İnsanoğlunun evriminin sonlanmadığını biliyorum ama bu kitabın istediğin amaca ulaşmasının imkansız olduğunu da biliyorum sevgili Kohen.
Kitapla kalın, sevgiler. :)