Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

• Buna karşılık toplumsal sorunlara belirgin bir biçimde kayıtsızdırlar. Divan edebiyatında kalıplaşmış aşk ve hüsran anlatıları dışında toplumsal dram yoktur. Şairler sevgilinin boyu posunu, dudağını, kaşını, gözünü, yanağını selvi ağacına, kemana, güle, lâla vb. benzetmekten ötesini hayal edemezler. Öte yandan dizelerinin alt metinlerinde tensel (sadece heteroseksüel değil, aynı zamanda homoseksüel) aşka aşırı düşkün olduklarına dair açık emareler göze çarpar (Kudret, 1985: 13).3 • 1839 Tanzimat Fermanı Osmanlı İmparatorluğu’nda birçok alanda büyük değişiklikler getirmişti. Daha çok siyasi, hukuki ve toplumsal boyutta meydana gelen değişiklikler çok geçmeden edebiyat alanında da güçlü tesir ve yansımalarını gösterecektir. • Başka deyişle ilmiye sınıfı etkisini yitirirken, klasik bürokrasi üçlüsünde kalemiye ve seyfiye mensupları öne çıkmaktadır. • Ulemaların yerine ise görgüsü, donanım ve zihniyeti oldukça farklı, Batı tandanslı yeni bir “sınıf” doldurmaya başlayacaktır. Bu yeni kesim, yenileşme-ıslahat gibi şiarlar adına devletin paslı çarklarını yağlamaya koşulmuşlardır. Böylece “Tanzimat ikileşmesi” (medreseye karşı mektep, müderrise karşı münevver, mollaya karşı muallim, geleneğe karşı yenilik ikileşmesi) adı verilen ve bugün halen de sürmekte olan durum ortaya çıkmıştır.5 • Tercüme Odası çıkışlı olan ve Encümen-i Daniş üyeliği yapan Ahmet Vefik Paşa, devlet adamlığının yanı sıra on altı dil bilen bir bilim insanıdır; ilk Türkçe sözlüklerden birisi olan Lehçe-i Osmani’yi yazmıştır. Dile ve edebiyata yönelik sonsuz bir merak içindedir. • Genç Osmanlılar Sultan Abdülaziz’in monarşist idaresine karşı anayasayı ve parlamentoyu esas alan meşrutiyetçi bir hareket başlattılar. Bu hareket edebiyat alanında Fransız romantizminden, fikir planında Aydınlanma felsefesinden ve rasyonalizmden esinler taşıyordu. “Vatan”, “millet”, “halk”, “hürriyet”, “meşveret”, “meclis”, “efkar-ı umumiye”, “adalet” gibi Fransız Devrimine özgü mefhumların taşıyıcılığını yaptılar. • Şahabeddin Süleyman, “Artık politikadan nefret ettim. Kendimi tamamiyle edebiyata vereceğim” diyerek İstanbul’a döner. İstanbul’da “sanat sanat içindir” parolasını şiar edinmiş
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.