Gönderi

160 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
menekşemi mektup
dağlarında donan askerler ile soğuktan donuyor, kurtulanlar ile esir düşüp Sibirya'ya gidiyorsunuz. Postacı kendi halinde yaşayan bir insan, sessiz ve sakin bir hayatı var. Güzel kulubeli bir evi, radyosu, trt2'si, halk müzikleri ve bir de geceleri yıldızlı göğü var. Altında dinlendiği serviler, kayınlar, çitlembikleri var. Derken bir de amcası var, onu evlendiren, dokunmaya kıyamadığı hangi çeşit seveceğini şaşırdığı bir kadın ile onu evlendiren amcası. Evlendiği kadın var, dedim ya hangi türlü seveceğini bilemediği ve dokunmaya kıyamadığı eşi. Köydeki sevdiği için postayı terk etti kadın, daha doğrusu kaçtı. Postacı bunu hak etmedi, ama hemen kabul etti durumu, etmeyip ne yapacaktı. Zaten mizacı da böyleydi postacının. Sonra İncila hanım hayatına bir farklı girmeye başladı, o daha fazla üzülmesin diye Almanya'ya kadar gitmişti İncila hanımın kocasını bulmak için. İncila canlı bir şekilde üstüne mektuplar, menekşe pullu mektuplar dökülerek olduğu yerde hasretinden ölen bir kadın. Derken yağmurlu bir gece, postacı kahveden eve geldi. Evin önünde karaltı, yaklaştı, baktı gözleri şiş ağzından kanlar damlayan bir kadın. Evet kaçan eşiydi, içeri aldı ve sonra hikaye bitti. Postacı olmak kolay değil, insanlar hayatlarının bir yerinde o postacı oluyorlar, ama sadece bir kısmında. Hikaye hoşumuza gitse de kimse postacının yerinde olmak istemez, o karakterin çektiği acıyı kimse yaşamak istemez. Okuması güzel ama yaşaması değil. Servisçi abimiz var, postacı kadar kuvvetli bir duygusallığı yok bu hikayenin ama sürükleyici, neşeli ve bizden dedirten cinsten. Yıllar yılı tüm Türkiye'yi otobüs ile dolaş dur, borç harç maaş derken, bir de ortakların karını ver, ele ele baş başa diyordu Servisçi. Zaten sonra aklını başını aldı, gitti fabrikada servisçilik yaptı. Derken yaş kemale yaklaştı. Kalpte iman kımıldamaları, hac zamanı servis hizmeti verenler ile tanışma, anlaşma ve durumları ayarlamadan sonra, haydi hem hacca hem de hacda servis işine, yanında bir yolda buldu ama ne yoldaş. Bütün hac vazifeleri biter ve tam dönecekken yoldaş yok, Arabistan'daki akrabasının yanına gitmiş ve sadece benim merak etmesi, hakkını helal etsin diye haber bırakmış. Tabi yol uzun, yolda kaza, hastanelik olma. Hastaneden Hataylı bir Arap vatandaş ile beraber kalma, sonra köylüsü derken, kendini Anteb'e atıyor iyi insanlar ile. Sonrası iyileşme ve rutin hayat... İnsan ALLAHU EKBER dağları deyince bile içi donuyor. Enver paşanın inat ve kibir ile ısrarı ne yiğitlerin yitmesine sebep oluyor. Sayfalarda başlayan o tipi insanın içinde esiyor. Her yere düşen askerle beraber düşüyor okuyan. Ve bir yerden sonra insan düştüğü Sibirya esirliğine bile seviniyor. Mustafa Kutlu bir iklimdir. Aynı yağar, aynı açar, aynı ısıtır ve aynı soğutur. Ama hep farklı duygular yaşatır, sen bu aynılıkları hiç hisseymezsin.
Menekşeli Mektup
Menekşeli MektupMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 20124,163 okunma
·
95 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.