Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Erkan Irmak - Öldürmeyen Klişe Güçlendirir
"Genellikle üniversite birinci sınıflardan oluşan ve bir kısmı da dersimi almanın neden herkese zorunlu olduğunu düşünen öğrencilerimle dönem başındaki ilk karşılaşmamızda, onlara (en azından edebiyat açısından) liseye hiç gitmemiş olsalar anlaşmamızın çok daha kolay olabileceğinden bahsederim. Bunun temel nedeni kafalarının yıllar içinde pek çok edebî klişeyle dolmuş olmasıdır. Elbette bunun sorumlusu öğrenciler değil, onların düşüncelerini ve daha kötüsü düşünme biçimlerini klişelere emanet eden edebiyat müfredatının içeriğidir. 'Edebiyat sanat için mi, toplum için midir', 'Şapkalar kalkmadı mı', 'Orhan Pamuk’a Nobel’i acaba neden verdiler', 'Nâzım Hikmet mi Necip Fazıl mı daha iyi şairdir' gibi ders kaynatmaya yarayan daha masumane klişeler bir yana bırakılırsa, edebiyatla yakından ilgisi olmayan, ancak bir biçimde bu derslere maruz kalan çoğunluk için edebiyat klişeleri, sorgulamanın önündeki aşılması güç ve ciddi bir bariyer anlamı taşır. Muhtemelen geneli daha iyi kontrol edebilmek, konuları basitleştirmek ve daha kolay ezberletebilmek için üretilen edebiyat klişelerinin neredeyse hepsinin sorunlu olduğunu keşfetmek pek de zor değildir: 'Tanzimat edebiyatı Batı edebiyatının taklididir', 'ilk roman Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, ilk tiyatro oyunu Şair Evlenmesi’dir', 'Servet-i Fünun anlaşılmaz ve girift, ilk köy romanımızsa Karabibik’tir, 'ilk realist roman Araba Sevdası, ilk psikolojik roman Eylül, ilk edebî roman İntibah, Batılı anlamda ilk romansa Aşk-ı Memnu’dur...' diye hiç bitmeyecekmiş gibi devam eden ve kolları her yöne uzanan bu klişe ezber bilgilerin her biri için son derece haklı itiraz noktaları mevcuttur. Ancak Garip akımının temsilcilerini sorduğumda hemen 'O.M.O' (şairlerin baş harflerinden oluşan bir kısaltma) cevabını yapıştırabilen öğrencilerim, bu şiirin neden kendinden öncekilerden farklı olduğunu sorduğumda uzun süre duraksarlar. 'Fecr-i Ati'cileri, 'Yedi Meşaleciler'i, 'Beş Hececiler'i, 'Milli Edebiyatçılar'ı, 'Toplumcu Gerçekçiler'i, 'İkinci Yeniciler'i çoğu zaman benden daha hızlı hatırlarlar, ancak saydıkları yazarların neredeyse hiçbirini okumamışlardır. Edebiyat eğitimimiz öğrencilerin metinleri nasıl okuyup yorumlayacaklarını değil, parçalar hâlinde önlerine yığdıkları kitapların adlarını ezberletmeye uğraşır. Amaç üst üste yığılan ciltlerin içinde ne olduğunu anlamak/anlatmak değil, renklerini ezberletmektedir. Dahası, çoğu kez öğretmeden ezberletilenler de yanlıştır. Fragmanlardan, kırık parçalardan oluşan bu klişeler biriktikçe hem bütünü görme ihtimali azalır hem de parçaların nerede kullanılacağı sorusu cevapsız kalır. Sonunda üniversite sıralarında edebiyatla zoraki biçimde yeniden karşılaşıldığında ise, klişelerle örülmüş aşılmaz gibi duran bir duvarın iki yanından birbirimize sesimizi duyurmaya çalışırız. Soru ise başlangıçta hep aynıdır: 'Hocam biz şimdi bunları niye okuyoruz?'" Yazının tamamı için: t24.com.tr/k24/yazi/klise-...
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.