Gönderi

288 syf.
5/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 9 days
spoiler vardır!
Bu kitabı meslek seçimi konusu için okumaya başlamıştım, özellikle meslek seçimiyle ilgili tavsiyelere dikkat ettim ama diğer tavsiyelerin notlarını da aldım. Kitap sekiz bölümden oluşuyor. Öncelikle İlber Hoca hayatı dörde ayırıyor; "Hayatımız temel olarak dörde ayrılır. 12-25 arası, 25-40 arası, 40-55 arası ve 55 sonrası." (syf13) Özellikle eser verme yaşı 25-40'mış, bu bilgi çok dikkatimi çekti. Bence de insanların en faydalı olduğu zamanlar genelde o yaşlar oluyor. Sağlığımıza dikkat etmemiz gerektiğini - özellikle gençken - vurguluyor. Şunu söylemek istiyorum. Hazır paketlere anlamadığımız, kimya diliyle bir şeyler yazıyorlar. Tamamen düzenbazca, bizim anladığımız şekilde yazabilirler. Okuyunca anlamıyoruz ve ne yediğimizi bilemiyoruz. Bundan çok şikayetçiyim. Tabii ki sağlık sadece beslenmeyle olmaz. Kısaca aldığım notlar; 1- Tüm yağlardan uzak dur. 2 - Sofradan tam doymadan kalk. 3 - Dinlendirici edebi romanlar oku. 4 - En önemli şey hafıza, hafıza açıcı romanlar oku. 5 - 25 yaşından sonra artık eser vermek gerekir. 12-25 yaş arası temel atıp kendini geliştirme dönemidir. 6 - Bize bir şeyler katacak arkadaşlıklarımız olmalı. Aynı şekilde bizim de onlara bir şeyler kattığımız. Meslek seçimi ile ilgili söyledikleri; "İşinizi doğru seçin. Daha en başından aşık olduğunuz bir işi yapmaya gayret edin. Bunu yapmazsanız, ne kadar çalışkan olsanız da hayattaki gayenizi kaybedersiniz, zihniniz uyuşur." (syf 72) Bu Türkiye'de pek mümkün değil, sevdiğimiz iş para kazandırmıyorsa sıkıntı. Şuan çoğu öğrenci tıp, hukuk gibi alanları para için istiyor. "Herkes hukukçu olacak diye bir kaide yoktur. Bizim muslukçu da yetiştirmemiz gerekir. Bir muslukçu bazen bir hukukçudan daha fazla işe yarar." (syf84) Gerçekten öyle kim işini düzgün yapıyorsa en faydalı olan kişidir ama dediğim gibi istediğimiz her mesleği olamıyoruz, kaygılarımız çok. İlber Hoca Türkçe'yi kötü kullanmamızdan çok şikayetçi. "Zavallı Türkçe! Ne güzelsin ve ne kadar şuursuzsuz, cahil, cüretkar evlatların var; seni berbat ediyorlar." (syf 89) Aslında haklı, çoğumuz Türkçe'yi doğru kullanmıyoruz. Bende dahil. Fırsatım olursa diksiyon eğitimi alacağım. "Türkçe'yi sevdirmeleri açısından eskilerden üç ismi özellikle öneririm; Ahmet Rasim, Reşat Nuri Güntekin ve Hüseyin Rahmi Gürpınar. Bunlara bir de Halide Edip Adıvar'ı katalım." (Syf 218) Reşat Nuri Güntekin başkadır ya. İlk kez Acımak romanını okumuştum lise birinci sınıfta, çok anlamlıydı ve ters köşeliydi. Vakit bulunca Reşat Nuri Güntekin kitapları okuyacağım. Seyahatle ilgili gidilmesi gereken birçok yer söylüyor şimdi hepsini tek tek yazamam. Yaz tatili için illa sahillere hücüm etmek gerekmediğini, ülkemizin birçok tarihi yeri olup onlara gidebileceğimizi de söylüyor. Bir şehri ilk kez görüyorsak sürekli durmadan gezmeliyiz. Yayan bir şekilde halka, çarşıya, pazara karışmalıyız. Şehir hakkında gezerken bile araştırma yapmalı, yoğun bir program hazırlamalıyız. Araştırmalarımız sonucu bulduğumuz tarihi yerlere müzelere gidebiliriz ve imkanımız varsa güvenliyse şehri gece de görmeliyiz. Kitapta İlber Hoca'nın muhakkak görmeyi tavsiye ettiği dünya müzeleri de var ileride yurtdışını gezmeyi düşünürsem göz atabileceğim listelerden biri. Gerçi adam gezilmesi gereken birçok yerden bahsediyor fakat çoğu yurtdışında, bizim şuan ki ekonomik durumda bırakın yurtdışına gitmeyi şehirler arası seyahat yapacak durumumuz bile yok. Turizm ve gezmek kısmını turizme ilgisi olmayan insanlar okursa sıkılır. Hele kitapta bahsedilen tarihi yerleri, şehirleri, ülkeleri, müzeleri vs. okuyup bir şey anlamayınca ne zaman bitecek oluyorsunuz, tıpkı benim gibi. Şehirlerin eskiliğinden eser yok. İstanbul olumsuz yönde değişmiş. Türkiye'de yeşilliğe hiç dikkat etmiyoruz ondan da bahsediyor İstanbul'da her yer ters yerleşim. "Çok övündüğümüz Mimar Sinan'ı iyi anlamamız lazım. Özellikle de şehirciliği kavramalıyız." (syf 244) "İstanbula ne lazım? En az 15-20 adet, boy boy gösteri salonu; bir büyük opera binası, bir de büyük kültürel faaliyetler için bir arena... Bu ölçekteki bir şehir için, bunlar hem de acilen lazım." (syf 246) İlber hoca bir mimar değilken bile böyle şehir tavsiyeleri veriyorsa mimarlar ne yapıyor? İstanbul'un yerleşimi niye bu kadar berbat? Genele vurduğumuzda Türkiye'nin birçok yeri böyle. "Bir şehir insana ilgi sahaları sunabiliyorsa ya da belli bir sahanın içinde kişinin kendini geliştirmesini sağlayabiliyorsa özel bir şehirdir." (Syf256) "Milli Müze kurmamız lazım, çünkü sergilememiz gereken çok parçamız var." (Syf 247) Yetkililer keşke bu adamı dinlese. Daha entelektüel bir ülke olabiliriz. Eğitimde en çok öğretmenden dem vuruyor; "En çok öğretmene dikkat etmemiz lazım. Bizde model hep öğretmenlerdir, anlattıklarıyla bir dünya kurarlar. Öğretmen iyiyse, toplumunu kurtarır." (syf 149) "Türkiye'de öğretmen en önemli meseledir." (syf 159) Kantinde çok oturan öğrenci ve öğretmenin tembel olduğunu söylüyor. Gerçekten de doğru. Benim gözlemlerim de o yönde. Ayrıca ezberi savunuyor önce ezber yapmalı sonra öğrenmeli çünkü geçmişten beri ezbere yakınız. Liseyi bitiren çocuğun Amerika'ya yollanılmasına karşı çünkü Türk çocuğu o yaşlarda daha çaylak oluyor. Dediği çok doğru kendimden biliyorum. Ebeveynlere de şunları söyleyelim; Çocuğunuzu ne yerin ne çok övün sadece yanında olun. Para harcayarak olmaz bu işler ilgi ister. Çocuklarınızı hayatın zorluklarına realist bir şekilde hazırlayın. "Konusuna hakim, entelektüel tarihi filmler izlemek istiyorsanız evvela İtalyan sinemasına müracaat edeceksiniz." (Syf 182) "Polonya sineması büyük isimler çıkaran bir sinemadır." (Syf 185) Anladığım kadarıyla Avrupa'nın tarihi filmlerini çok seviyor ve başarılı buluyor. Israrla Andrzej Wajda'nın tüm filmlerini öneriyor. İzlemeyi tavsiye ettiği 26 film var. Listelenmiş şekilde yazıyor. Klasik müzik seviyormuş. Bethoven ve Mozart'ı dinliyormuş. Ben klasik müzik dinlemediğim için çok da ilgimi çekmedi ve anlayamadım açıkçası. İlber Hoca'nın klasik müzikleri listelenmiş, ben dinlemedim ilgisini çeken varsa dinlesin. Opera sevenler için operayla ilgili bilgiler de var. "Dans başka, dans çok önemli... Dansı bilmek zorundasın." (Syf 207) İlber Hoca'ya göre dans bilmemek ayıptır. Bir nevi haklı. " Kendi düğününde dans edemeyenler insanlar var. " diyor. Bunu yaşayanlar çok. "Kemal Tahir tarihi romanlarda başarılı bir çizgi takip etti ama eserleri tıpkı Pamuk'unkiler gibi beni hep yormuştur." (Syf 223) Orhan Pamuk'un romanlarını pek beğenmiyormuş, ona hitap etmiyormuş ve Türkçesini bozuk buluyormuş. Daha önce Orhan Pamuk okumadım ama okuyup gerçekten öyle mi bakacağım. Falih Rıfkı Atay, Şule Gürbüz eserlerini gençlere okumayı öneriyor. Hatta Şule Gürbüz kitaplarını okumaya Kambur, Coşkuyla Ölmek ve Zamanın Farkında'dan başlayabiliriz. Nusret Hızır'a da önem veriyor. Günümüz yazarlarından Amin Maalouf'u beğeniyormuş, özellikle yeni okurlar için tavsiye ediyor. İlber Hoca bu adama hayranmış. Umberto Eco - Gülün Adı kitabını çok merak ettim. Yazar istek, sipariş üzerine zoraki yazmış sonra yayınevi ve kendi zengin olmuş, kitlelere açılmış bu kitapla. İlber Hoca, Rus Edebiyatını başka yere koyuyormuş. Gerçekten de öyle Dostoyevski, Çehov, Puşkin, Lermontov, Tolstoy vs. çok farklı insanlar ayrıca özenti değiller, özgünler. "...Dante'yi, Petrarca'yı, Boccaccio'yu okumadan olmaz." (Syf 219) Daha da var önerdiği yabancı yazarlar, tavsiye ettiği kitapların listesi de çıkarılmış, 25 tane kitap var listede. İlgimi çekenleri ayıklayıp okumayı düşünüyorum. Son olarak kıyafetten de bahsedelim. Kimse pahalı şeyler giymek zorunda değil ama hijyenine ve görüntüsüne dikkat etmek zorunda. |Bakınız, ayakkabı çok önemlidir. Babamın tavsiyesiydi; " Kıyafetten de mühimi ayakkabıdır, " der ve iyisini almaya gayret ederdi.| (Syf 251) Niye bilmiyorum ama bana da en önemlisi ayakkabı gibi geliyor. Genel olarak insanların maddi durumunu ayakkabısına bakarak anlayabiliriz. Aldığım notlar bu kadardı. Röportajı yapan kişi gayet net sorular sormuş, merek edeceğimiz hemen hemen her şey mevcut kitapta. Fakat hep aynı şeyler, İlber Hoca'nın röportajlarını izlediğimde de aynı bilgileri edinmiştim bu kitabı okumama gerek yokmuş. Birçok yerde sıkıldım, özellikle ilgimi çekmeyen konulardan konuşulduğunda. Kitabı bitirmek için ekstra çaba gösterdim diyebilirim. Son olarak meslek seçimi ile ilgili daha fazla bilgi bulacağımı ummuştum, umduğumu bulamadım. Olsun.
Bir Ömür Nasıl Yaşanır?
Bir Ömür Nasıl Yaşanır?İlber Ortaylı · Kronik Kitap · 202055.8k okunma
·
367 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.