Gönderi

264 syf.
·
Not rated
Okumanızı Öneririm…
KOKU Öncelikle bu kitapla nasıl tanıştığımı söylemek ve nasıl bir beklentiyle başladığımı anlatmamın incelememi etkileyeceği için daha doğru olduğunu düşünüyorum. İki yıl önce bir edebiyat dergisinin haftalık film önerileri kısmında “Koku” adlı cinayet temalı bir filmin konusunu okudum ve gerçekten çok ilgimi çekti. Okuduğum yazının sonunda ise aynı isimli kitaptan uyarlandığı söyleniyordu. Ve prensip olarak önce kitabı okumayı, kendim hayal etmeyi ve kafamda canlandırmayı daha çok sevdiğim için -film sahnelerini hatırlamaktan daha eğlenceli buluyorum- önce kitabı alıp okumayı daha sonra filmi izlemeye karar verdim. Ancak kitap bir türlü satın alınacaklar listemde sırası gelmediği için maalesef iki yıl sonra elime geçti. Yani ben bu kitabı iki yıllık bir merak ve beklentiyle okuyorum. Şimdi kitabın konusuna gelirsek kitap aslında çarpıcı bir şekilde başlıyor her inceleme de olduğu gibi burada da size hayal ettirmeye çalışacağım. 1700’lü yıllarda uğultulu, bağırış çağırış dolu, aklınıza gelebilecek her kokunun olduğu bir pazar yerinde bir balık tezgahının altında cani olarak adlandıralabilecek doğum yapan bir kadın - anne demeye dilim varmıyor- çocuğunu doğurup eline geçen keskin bir şeyle çocuğun göbek bağını kesip kendisinden ayırarak onu tezgahın altında bırakıp gidiyor. Hayata bu şekilde gözlerini açarak bir adım geride başlıyor işte baş kahramınımız. Ve o küçük bebek ağlayarak fark edilerek yaşamayı, hayatta kalmayı seçiyor. Şahsen bu giriş bile benim için yetti diyebilirim ama spoiler olarak düşünmeyin bunlar ilk sayfalarda okuyacağınız şeyler. Ama bu karakterimizin öyle bir özelliği var ki paha biçilmez diyebilirim, koku duyusu o kadar keskin ki biz nasıl bir insanı görmeden sesinden tanıyorsak o da görmeden kokusundan tanıyor, aklında en basit bir kokuyu bile bileşenlerine ayırıyor, koku adeta görme duyusundan daha kuvvetli, yeri geliyor insanları, yolları, evleri burnu ile buluyor. Tahmin edersiniz ki hayatı bu şekilde başlayan ve bu tarz bir özelliğe sahip olan bir insanın hayatı pek normal olmaz. Velhasıl bizim kahramanımız namı diğer Grenouille bir şekilde büyüyor ve bir festival sırasında o tüm ezberlediği Paris sokaklarının, insanlarının o kötü,pis, çirkin kokuların içinde burnuna hafif bir esintiyle öyle güzel bir koku geliyor ki peşine düşmekten alıkoyamıyor kendini sokak sokak takip edip bir kızdan geldiğini fark ediyor bu kokunun ve o kokuyu elde etmekten başka hiçbir şey istemiyor o an, bu öyle bir istek ve gözü dönmüşlük ki o kokuyu elde etmek, almak için her şeye hazır bir şekilde sinsice kıza yaklaşıyor ve hemen oracıkta öldürüveriyor kızı ve kitap işte tam burada bu anda tüm olayları anlatmaya başlıyor. Kitabın aynı zamanda “Bir Katilin Hikayesi” olarak adlandırılması bu sebepten. Aslında daha anlatmak istediğin çok şey var Grenouille’nin büyüme, hayata katılma çabaları, işleri, Paris’in tüm sokaklarını koklaya koklaya gezmesi, tüm bu kokuları kafasında ayrıştırıp tekrar birleştirerek yeni kokular bulması, bir parfümcünün yanında işe girmek için verdiği mücadele, ölçüsüz ve araçsız yeni parfümler, sabunlar, ilaçlar ve bunlar gibi binlerce şeyi çok kısa bir süre içinde yapması, öğrenmeye ve yeni bilgilere duyduğu açlık gibi ama fazla uzattığımı hissediyorum ve diğer heyecanları da kitaba bırakmanın daha uygun olacağını düşünüyorum. 263 sayfada bir sürü macera. Son olarak değinmek istediğim konu; kokular. Beni en çok etkileyen şey kitapta o kadar çok koku tasviri var ki tarifi imkansız sayfalarca listelerce, iyi kokular, kötü iğrendiren kokular, parfüm karışımları bu kadar örnek insanı şaşırtmıyor değil, gerçek mi değil mi hâlâ emin değilim yani o kadar koku insana sorgulatıyor kendini. Ki benim çok hoşuma gitti inkar edemem. Dünya’da gerçekten bu kadar çok koku var mı bizim hissetmediğimiz, algılayamadığımız -hayran kaldım kabul ediyorum- binlerce koku. O kokuları hissetmek, o parfümleri denemek, herkesin onun ürettiği parfümleri denemek için başka ülkelerden gelmesi sipariş vermesi -İstanbul’dan bile bahsediliyor- o kokuları deneme ve sahip olma dürtüme sahip çıkmama engel oldu diyebilirim gerçekten merak ettim. Kitabın devamı da aynı heyecanla devam ediyor pek çok olay var daha anlatmaya doyamayacağım şahsen ben çok beğendim, beklentimi karşıladı ve kesinlikle beklememe deydi şimdi en kısa sürede filmini izlemek istiyorum -bunu o kadar bekletmeyeceğim umarım- eğer anlattığım konu çok az bile ilginizi çektiyse okuyun derim güzel bir bakış açısı kazandırıyor özellikle duyularımız bakımından. Öyleyse iyi okumalar, iyi eğlenceler dilerim, kitaplarla kalın…
Koku
KokuPatrick Süskind · Can Yayınları · 201922.1k okunma
··
991 views
Zežsu okurunun profil resmi
Yine etkileyici bir inceleme olmuş, elinize sağlık. Listeme ekledim bu vesileyle...
Kitaplara Sevdalı okurunun profil resmi
İlginizi çekebildiğime sevindim, teşekkür ederim ✨📚 keyifli okumalar dilerim o hâlde
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.