Gönderi

160 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Okullarda öğretmenlerimizin tavsi ettiği yazarlar içerisinde kitapları en çok tercih edilen Aile Bakanlığından ödül almış ve de çocuk kitapları denince akla gelen yazarlarımızdan biridir Gülten Hanım. Yazarın, 'Işın Çağı Çocukları' kitabını baştan sona tüm okurlara yaş gözetmeksizin tavsiye edebilirken bu eser için malesef aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Yazar bir taraftan okuruna özlem duyabileceği bir yolculuğa doğru başlangıç yapsada sonrasında bol bol  şiddet içeren satırlarla bu yolculuğu yine okurları açısından yarım bırakmış. Kitap; edebi açıdan zengin bir dille yazılan  tamamen köy temalı olarak kaleme alınmış. Tekerleme ve türküler eşliğinde yetişkinleri çocukluk dönemine götürürken, bilgisayar çağı çocukları için bizlerin çocukluğunda oyunların baş tacı tekerlemeleri ve sokak oyunlarını örnek olarak  onlara gösterebiliriz. Kitabı bir yetişkin okuyorsa şayet mutlaka kendi oyun döneminden tanıdık gelebilecek bir kaç anıyı daha ilk sayfalarda bulabiliyor. Fakat içinde bulunduğumuz çağda köy  ya da sokakta oyun oynama imkanı bulamamış yine akşam ezanı sesi duyulana, karnı zil çalana kadar koşturmamış, sadece evde oynanabilecek oyunlarla yetişmiş çocuklar için kitapta geçen bazı oyun ve yaşamdan kesitler çok ilginç gelebilir.  Yol kenarlarında açan hatmi çiçeğinin renkli yapraklarını koparıp yapışkan yerini burnumuza, çenemize ya da alnımıza yapıştırmadan geçirilen bir çocukluk dönemi yoktur hemen hemen. Yine  mahallemizde davullar eşliğinde kutlanan sünnet merasimlerinde en güzel kıyafetlerimizle  düğün alanında her yörenin çocuğu kendilerine has adet ve törelerle o ortamın havasını teneffüs etmiştir mutlaka. Yazar bu ve bunun gibi bizden yine bize ait bir çok  gelenek ve göreneklerimizi kitabında işleyerek tavsiye edilen kitaplarımız arasına bu gerekçelerden girdiğini düşünüyorum. Kitabın ilerleyen bölümlerinde hem anne hem de babalarını kaybetmiş dört kardeşin yaşama devam edebilmek için hayata tutunma mücadeleleri anlatılıyor. Aynı tabaktan yenen tarhana çorbasına daldırılan kaşıklar, bir lokma epmek (ekmek) eşliğinde kardeşler için bir arada mutlu oldukları zamanı anlatırken , aileye yeni katılan çocukların yoldaşı köpeğin arkadaşlığı ile de bir canlının sevgisi iyi bir şekilde anlatılmaya çalışılmış. Çoğu çocuğun adını  ders kitaplarından ya da ailesinden duyduğu harman zamanı geleneksel  'Döven Sürme İşi'  köylünün ekin biçmesiyle ortamın görseli  kitapta yazar tarafından başarılı bir anlatımla dile getirilmiş. Köy sofralarının baş tacı domatesli bulgur aşı ya da pilavının  tencereye girmeden önceki serüveni buğdayın kaynatılıp kurutulmak üzere yaygıya (örtülere) serildiği  yolculukta ki her aşama çocukların da dahil oldukları kış hazırlıkları makarna kesiminden, tarhana yapımına kadar kısa bir bölümde de olsa ustaca bahsedilmiş. Gelelim kitapta beni huzursuz eden bazı konulara; bir kere içeriğinde çok fazla dram var. Bir yetişkinin bile etkisini uzun süre hissedeceği şiddet içeren satırların çocuklara okutulup okutulmaması açısından ailenin ya da öğretmenlerimizin bu eser üzerinde bir kez daha düşünmesi gerekir diyorum. Evin ilk çocuğu henüz altı yaşındayken ailenin bütün yükünü üstlenerek hem çocukluğunun hem de okuma hakkının elinden alınması bu dört çocuğun sanki başka bir çözüm yolu olamazmış gibi sürekli acı ve dram içinde yaşamlarına devam etmesi fazla abartı olarak gördüm. Şehre evlatlık verilen çocuklardan ikisinin akıbeti  dedeye gönderilen resimle okuyucunun kafasında soru işareti olarak kalırken evin en küçük çocuğunun muhtarın yanında verilen bir lokma ekmeğe minneten edilen zulüm karşısında yaşadığı zorluklar hep bir sonuca varılmadan kitap bitirilmiş. Büyük kızın besleme verildiği evde ki süreçten zaten bahsetmek istemiyorum bu satırlar sadece kitapta kalmalı diyorum. Bu yaşanan hayat hikayesinde her ne kadar gerçeklik payı olsa da bir çocuk kitabı için çok ağır gelmiş. Gülten Dayıoğlu bu kadar dramın üstüne konuyu çocuklar ve biz yetişkinler açısından biraz da olsa  mücadeleci ruhlu ablanın bir şeyleri başarabileceği yolunda daha fazla ipucunu verseydi  rahatlatıcı olurdu. Bazı karekterlerin hikayede ki çocuklar için bir şeylerin ucundan tutması hep yarım kalmış. Komşuların başta gözetip kollamaları bir yere kadar, muhtarın yardımlarının kendi çıkarlarını gözeterek el uzatması gibi gibi. Köy okulunun  öğretmen hanımı yazar tarafından kardeşler için bir şeyler yapma çabasını  üstlenirken en son evde ki yetim çocukların nüfus cüzdanlarını almıştı fakat bu da havada kalan konulardan biri oldu. Öğretmen açısından biraz ümitlenmiştim oysa. Aslında bu konuya değinmek istemiyordum fakat şöyle üstü kapalıda olsa söylemek istiyorum. Çocuklara bir atın  doğum sahnesini yazar nasıl bu kadar açık ve net bir şekilde anlatmayı uygun bulmuş öyle ki bu ânı köyde ki tüm çocuk karekterlere heyecan içerisinde izlettirmesi benim açımdan sansürlü satırlar olarak kaldı. Diğer okur arkadaşlarım bu konu ile ilgili görüşleri nedir merak ediyorum. Artık incelememi sonlandırmak isterken yazarın bu eseri  bir çocuk kitabı olmasına rağmen kötülüğe ve her türlü şiddete  maruz kalan kardeşlerin , bu dram dolu hikayesindeki serüveni on beş ve on altı yaş altındaki minik okur arkadaşlarıma henüz okutulmamasını öneriyorum. Atamızın ülkeyi gençliğe emanet ettiği çocuklarımızı karamsarlıktan uzak güzel bir geleceğin beklediği, hep ümitvar oldukları yeni yazar ve yeni kitaplarla tanıştıralım diyerek hep kitapla kalmanızı diliyorum. Not: Bu bölüm tamamen araştırma içeriklidir. Hayvan hakları izleme komitesi çocuklar için türcülük ve hayvan hakları atölyeleri sonuç raporuna göre; alınan kararları merak edip okumak isteyen arkadaşlar için buraya alıntı olarak bırakıyorum: 1/Çocuklara -bir civcivin yumurtadan çıkış anı, bir pandanın doğum anı gibi- doğum ve doğum şekillerini içeren videoların gösterilmesiyle doğmak ve yavru olmak üzerinden çocuklara hepimizin, tüm canlıların eşit olduğu vurgusu yapılabilir. Bu yöntemde, bütün hayvanların doğum görseli gösterilemeyeceği için panda örneği üzerinden gidildi. Panda türünün seçilmesindeki amaç da yeni doğmuş bir pandanın tüysüz ve çok küçük olmasıydı. Bu sayede çocuğun kuşlar ya da tavuklarla da bağlantı kurabileceği aktarıldı. 2/Ayrıca doğumdan ölüme kadar geçen süreci gösteren videoların desteğiyle hayvanların da insanlar gibi hayatta kalma arzusu olduğu anlatılabilir. 3/ELEŞTİRİ: Birçok hayvanın doğumu kanlı sahneler içerdiğinden doğum görsellerinin gösterilmesi, çocuklar için travmatik olabilir. Ayrıca çocuklardaki doğum algısı yetişkinlere göre çok farklı, doğum ve cinsellik çocuklardan saklanan olgulardır. 4/ELEŞTİRİYE KARŞI ÖNERİ: Doğumlarında kan olmayan, panda ve civciv gibi, hayvanlar seçilebilir. Doğumu basitleştiren animasyon ve videolar gösterilebilir. Çocuklar doğumun nasıl gerçekleştiğini bilmiyor ancak doğum öncesinde karnın şişmesi çocuklar tarafından biliniyor. Bu şekilde, hamileliği işaret eden görsellerle, çocukların travma yaşama ihtimalleri engellenebilir.
Dört Kardeştiler
Dört Kardeştiler
Gülten Dayıoğlu
Gülten Dayıoğlu
Dört Kardeştiler
Dört KardeştilerGülten Dayıoğlu · Altın Kitaplar · 20222,189 okunma
·
415 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.