Gönderi

Özgürlük diye bir şey yok — geçmişteki filozofların eğilimi böyleydi, insanın değişmez bir kaderi olduğuna inanıyorlardı. Senaryo önceden yazılmış olduğu için insan önceden belirlenmiş bir rolü oynamaya mahkûm. Sen bunun farkında değilsin, bu ayrı bir sorun, ama ne yaparsan yap, bu senin elinde değil. Bu tavır determinizme, kadercilere aittir. İnsanlığın büyük çoğunluğu bundan dolayı büyük zarar gördü, çünkü bu yaklaşıma göre köklü değişiklerin yaşanması imkansız. Hiçbir şey yapamayınca insan her şeyi kabullenmeye başlıyor — kölelik, açlık, fakirlik, çirkinlik; insanın bunları kabullenmesi gerekiyor. Bu anlayış değil, farkındalık değil. Buda Gautama’nın böylelik, tathata, adını verdiği şey değil. Bu sadece güzel kelimelerin ardında saklanan çaresizlik ve ümitsizlik. Ve mantık yoluyla gerçekleri kapatmaya başlarsan eninde sonunda karanlığa gömülmeye mahkûmsun. İnsan yeryüzünde özgürlüğe sahip tek varlıktır. Köpek, köpek olarak doğar, köpek gibi yaşar ve köpek gibi ölür; özgürlüğü yoktur. Bir gül de gül olarak kalır, bir değişim olasılığı yoktur; bir laleye dönüşemez. Seçim şansı yoktur, hiçbir özgürlüğü yoktur. Bu noktada insan tamamen farklıdır. İnsanın gururu, benzersizliği, en büyük özelliği budur. Ben bu yüzden Charles Darwin’in yanıldığını söylüyorum, çünkü insanı diğer hayvanlarla birlikte kategorize ediyor; bu temel farkı hiç göz önüne almıyor. temel fark şu ki hayvanlar programlanmış olarak doğuyor, sadece insanoğlu bir programı olmadan dünyaya geliyor. İnsan bir Tabula rasa, boş bir sayfa olarak doğuyor; üzerinde hiçbir şey yazmıyor. Yazmak istediğin her şeyi sen kendin yazmak zorundasın; bu senin eserin olacak. İnsan sadece özgür değil, özgürlüğün ta kendisi. Bu onun özü, bu onun ruhu. İnsana özgürlüğü yasakladığın anda en değerli hazinesini, krallığını elinden almış oluyorsun. O zaman bir dilenci durumuna düşüyor, ve hayvanlardan çok daha beter bir durumda oluyor çünkü onların hiç olmasa bir programları var. O zaman insan kayboluyor. İnsanın özgürlük olarak doğduğu anlaşıldığında tüm boyutlar gelişime açılıyor. Ne olacağın veya olmayacağın senin seçimin oluyor; bu senin eserin olacak. Bir anlamda, her an sen kendini yaratıyorsun. Tabiki insanlar özgür olmaktan korkuyorlar, çünkü özgürlük risklidir. Ve tuhaf bir şey; dindarlarla inançsızlar sadece bir noktada birleşiyorlar— özgürlük olmadığı konusunda. Ben diyorum ki, tamamen, kayıtsız şartsız özgürsün. Bu sorumluluktan kaçma; kaçmak işe yaramayacak. Ne kadar çabuk kabullenirsen o kadar iyi edersin, çünkü hemen kendini yaratmaya başlayabilirsin. Tek gerçek dua yaratıcı olmaktır, çünkü ancak yaratıcılık sayesinde bütünle işbirliği yapabilirsin; bunun başka yolu yoktur. Tanrı’yı düşünmek gerekmez, bir şekilde işbirliği yapmalısın. Gözlemci olarak kalamazsın, ancak katılımcı olabilirsin; ancak o zaman gizemin tadına varırsın. Özgürlük temelde, özünde şu demektir: her ikisini yapacak kapasitedesin, doğruyu da yanlışı da seçebilirsin. Yanlış yokuş aşağı, doğru ise yokuş yukarı gidiyor. Yokuş yukarı çıkmak zorunda zahmetli; yükseldikçe daha da zorlaşıyor. Ama aşağı inmek çok kolay. Hiçbir şey yapman gerekmiyor, yerçekimi senin adına çalışıyor. Özgürlük sana meleklerin mertebesine erişme veya hayvanların düzeyine inme şansını tanıyor. Özgürlük bir merdivendir. Bir ucu cehenneme, diğeri cennete uzanır. Aynı merdivendir; seçim senindir; yönü sen belirleyeceksin. Bana kalırsa özgür değilsen özgürlüğünü yanlış yönde kullanamazsın. Esaret yanlış kullanılamaz. Çok az insan risk almayı, yükseklere çıkmayı, en tepeleri keşfetmeyi seçer. Sadece birkaç tane — Buda, İsa — çok azdırlar, iki elin parmaklarını geçmezler. Sebebi basit, çünkü tepelere heves etmek bile tehlikeli. En iyisi oraları düşünmemek, ve bunu yapmanın en iyi yolu da özgürlük diye bir şey olmadığını kabullenmek — nasılsa her şey önceden belirleniyor. Sana daha doğmadan belli bir senaryo veriliyor ve sen ona uymaktan başka bir şey yapmıyorsun. Sadece özgürlük yanlış kullanılabilir, kölelik yanlış kullanılamaz. İnsan bölünmez bir varlık değildir, iki sonsuzluk arasındaki köprüdür — hayvan ve Tanrı, bilinçsizlik ve bilinç. Bilincin gelişsin, özgürlüğün artsın. Her adımı kendi seçimin ile at. Kendini yarat ve bütün bu sorumluluğunu üstlen.
Sayfa 121 - Butik YayıneviKitabı okudu
109 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.