Gönderi

Din samimiyettir. Din samimiyettir diye buyurdu Allah Resulü. Kime veya neye karşı samimi olmak diye sordu ashab-ı ikram. Allah'a, kitabına, peygamberine ve bütün iman ehline diye cevap verdi Allah'ın elçisi. Peki neydi samimiyet? Sırdı bilinmek isteyen Rabb'inin sakladığı. Dünya telaşında koşturan insanın gönlünde yeşermeyi bekleyen tohumdu. Zirveydi tahtında rahmanın olduğu. Alemleri aşkla yarattı Rabbin. Aşkına meftun kıldı seni. Ve süsledi bu aşkı en samimi sözlerle. Kul olmak gerekti ona. Ve kulluğun en saf haliyle yaşamak gerekli. Kulluk, aşkın en samimi hali olmalıydı. Tevhidin kalbinde aramalıydı insanlar onu. Bir cevherdi, samimiyet. Keşfedilmeyi bekleyen. Kainata işlenmiş sanatı aramakta saklıydı samimiyet. Ve samimiyet gerekti insana tevhidini bildirirken rabbin. Ve gösterirken sana samimiyetini yüce Kur'an'da ihlas dedi adına. Samimiyetin kapısı tevhidi anlamaya davetti. Davete icabet edenler vardı. Peygamberler, sıddıklar, şehitler, salihler. Yunuslar vardı can gözüyle alemlere bakan. Ve gönlüyle konuşan. Mevlanalar vardı. Olduğu gibi görünen ya da göründüğü gibi olan. Bak sen de ey insan kainatın düzenine. Ufukların ardında doğan güneşin seyrine dal. Her gün nasıl da dolaşır dünyayı. Ve her gün nasıl da eşlik eder Allah'ın adının minarelerden yükselişine. Görünenin maverasına bak. Görünenin ardını, maverayı görebildiğin kadar samimisin. Sağ elinin verdiğine kör olduğunda sol elin. Ve riya ellerine bulaşmadığında samimisin. Toprak bedeninde mayalanan ihlasla açtıkça orucunu. Dünyanın damaklarda kalan tadını elinin tersiyle ittiğinde, Alın terin iman damlaları gibi avuçlarına düştüğünde samimisin. Ve samimisin. Kardeşliğin karındaşlıktan gelmediğini anladığın anda. İhlasını göstermek için yaratıldı kelimeler. Amel baktı yanına samimiyeti gördü. Bildi amel. Ruhuydu samimiyet. Rabbinin huzuruna çıktığında, sevgisiydi tövbesiydi, ümidiydi. Ve mayasındaydı insanın ihlas. Tohumlarını Rabb'inin serptiği. İbrahim'in ateşlerdeki yoldaşı. Yunus'un balığın karnındaki sabrıydı. Yusuf'un kuyulardaki ümidi Adem'in tövbesiydi. İsmail'i bıçağın altına yatıran teslimiyetti. Muhammed'i miraca çıkaran aşkıydı samimiyet. Rabb'inin rızasını gözetmeliydi insanoğlu. Samimi olmak için. İstanbul'a bakmalıydı Fatih'in ihlasını görmek için. Ve Kurtuba'da dolaşmalıydı. Tarık'ın samimiyetini anlamak için. Öylesine samimi olmalıydı ki insan. Dünya gözlerini kırparken haya etmeliydi. Aşk alevlerinde gemiler yanmalı, hadislerin müjdesine mazhar olunmalıydı. Başka olmalıydı Süleymaniye'de bayram sabahı. Sinan'ın samimiyetinde secdeye anını değdirmek. Samimiyetle yapılan niyetleri geri çevirmezdi Rabbi. Bilmeliydi insanoğluı. Ve öğrenmeliydi riyayı uzak tutmayı ruhundan. Bilmeliydi ihlasın hal işi. Gönül işi olduğunu. Bugün gösterişli bin bir viraneyle doldukça dünyalar, Gönül evini terk eyledi insanlar. Sessizleşti gönüller. Ve dünyanın şaşasına mahkum edildi samimiyetler. Bakmaz oldu insanlar görünüşün ardına ve metalara verildi gönüllerinden. Kaybedildi samimiyetler. Yok oldu ihlaslar. Ve unutunca insan samimiyeti. Şaşırdı yolunu. Düştü çıkmazlara uzaklaştı kendinden fıtratından. Oysa hatırlaması gerekenler vardı insanın. Yolunu kaybetmeden. Hatırlamalısın ey insanoğlu, sen yoktun. Alemler yoktu, zaman yoktu, Adem yaratılmamıştı daha. Sadece ihlasla kalu belada verdiğin sözler vardı. Şimdi unuttuğun. Beden örtüsüne büründüğünde zamana esir olduğunda kaybetmeye başladığın ihlasın vardı. Allah'a olan samimiyetin azaldığında kula olan samimiyet çoktan terk etmişti yaralı gönlünü. Sinedeki yükünü. Bilmen gerekirdi. Allah'a karşı samimi oldukça yarattıklarına karşı da samimi olunacağını. Ve Allah'a samimi oldukça kendine de samimi olacağını. Ey insan! Deme görsünler, deme duysunlar. Sakın ola deme bilsinler. Riyayı davet etme ruhuna. Sırrını verme ona. Dikkat et ey insan. Rüyaya dönmesin imanım. Indir ruhundan kuşandığın dünyalıkları. Teslim ol Rabbine yollar açan samimiyetine. Dön gönül evine yeniden. Lebbeyk de sana geldim. Geldim. Buyur Allah'ım de. Gönül Kabe'nde dön dolaş pervane misali yansın kanatların. Yoldaşın olsun samimiyet. Bulamazsan yoldaşını gönül çıkmazlarından. Kaybedersin yolunu. Günler tükenir ve tükenir ömrün, günler tükendikçe. Tıkama kulaklarını gönlünün. Kesrette var olan vahdetin yansımalarını duy ve gör. Ay ışığı ummanlarda parıldarken yakamozlar Rahmanı aç ellerini ve gecede aç ellerini ki şahit olsun geceler. Sessizliğinde aşkına haykıran amellerin ihlas hırkasına. Utansın Musa gidince put yapan eller. Buzaya tapan bedenler ve utansın samimiyetini yitirmiş diller. Adı dünya. Zor hoyrat ve kısa. Iki ezan arası kadar. Doğum ve ölüm tarihleri arasındaki çizgi kadar kısa. Ve insan. Yaratılmışların en üstünü ama zayıf, unutkan ve nefsine malup. Silkinmek gerek. Baharla yeniden can bulmak için. Ihlas gerek insana, amellere ruh üflemek için. Dillerin bağını çözmek gerek. Dil ki gönüldür, gönül ki ihlastır dillerden dökülen. Amellerine üfle İhlası. Uzaklaş boş sözlerden. Özden mahrum kalma. Kuru bir yorgunluğu yükleme sırtına. Açmak istersen gizli hazineleri ihlas anahtarını aldı eline. Alemler Rabb'inin ilk emriydi. Okumak gerekti. Okumak için ihlas gerekti. Rabbin kainatı senin için sakladık kainatın içine. Ve bulmak gerekti çünki Rabbin bilinmek istedi. Bilmek gerekti. Ağaçlarla bilmek, rüzgarla bilmek, sesle bilmek. Dilde sükun. Gönülde sükun. Amelde sükun. Sen sustuğunda ve çekildiğinde gecenin koynuna. Konuşur ağaçlar. Yeniden canlanmayı beklerken ve konuşur bütün kainat. Gece konuşur, ay konuşur. Yıldız konuşur. Kelimeler dökülmez dudaklarından. İhlas dillenir ve sen duyarsın sesini. Uyanırsın gafletten ve duyarsın. Bakarsın çalışır karıncalar tek sıra halinde ve çalışır arılar renk renk çiçeklerde. Anlarsın zikri, anlarsın şükrü ve anlarsın samimiyeti. Hatırlarsın Bezmi Eleste verdiğin sözleri. Çağları, zamanları, alemleri aşan sözler hatırlatır samimiyetini. Ve hatırlatır alemlerin efendisi. Din samimiyettir, içten ve gönülden bağlılıktır.
··
234 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.