Gönderi
Susmak korkaklık Gibi Geliyordu
"Hayır" serisinin kısa ve çarpıcı konuları olan kitaplara devam ediyoruz.
19. yy da yazılmış, özellikle klasik eserlere konu olmuş, bizlere tanıdık gelen Dreyfus Davası: Yahudi bir asker olan Alfred Dreyfus askeri sırları Almanlara satmakla suçlanıyor. Yahudi düşmanlığının körüklendiği ve halkın kışkırtıldığı dönemde vatanseverliği ile övünen halkın üzerinde bu olay infial yaratmıştır.
Emile Zola ise büyük bir cesaret göstererek Dreyfus'un suçsuz olduğunu adeta herkese haykırıyor. Ve "Suçluyorum" makalesini yazıyor. E. Zola bu dava ile ilgili karısı Alexandrine şöyle der: "Ne yaptım biliyor musun Dreyfus Davası hakkında bomba gibi bir makale yazdım. Bu konu yakamı bırakmıyordu, uyuyamıyordum, artık içimi boşaltmalıydım." "Susmak korkaklık gibi geliyordu."
(Syf. 18)
....
"Suçluyorum" makalesi kendisine dava açılmasına, itibarının zedelenmesine, kitaplarının yakılmasına, ailesinin tehlike altına girmesine yol açıyor. Ama Zola savunduğu fikirden vazgeçmiyor.
...
Bütün bu süreci Zola'nın karısı Alexandrine ağzından çok etkileyici bir dille okuyoruz. Mahkeme salonunda kocasından aşkla, dik duruşundan gururla bahsediyor. Üstelik Alexandrine bu süreçte kocasının onu 2 yıldır aldattığını öğreniyor. Ama yinede kocasına destek olmaktan, aşkından vazgeçmiyor. Mahkeme salonuna M. Proust da buluyor. Kayıp Zamanın izinde serisinden bu olaydan bahsediyor. ( Guarmentes Tarafı - Sodom ve Gomore)
...
ZOLA çifte ansızın bir gece Dreyfus karşıtı bir baca temizleyecisi tarafından bacalarının tıkanması sonucu zehirlenerek öldürülüyor. Ama olayın kaza olduğu sonucuna varıyorlar. Daha sonra Dreyfus'un masum olduğu anlaşılıyor...
Kitabın sonunda ek olarak haksız yere idama mahkum edilen, adaletsizliğe uğrayan davalarla ilgili örnek olaylar yazılmış.
Benim için "Hayır" serisinin en severek okuduğum, en etkilendiğim kitap oldu.
·
810 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.