Gönderi

insanların çoğu, neden yaşadıklarını bilmeye ihtiyaç bile duymaksızın yaşamaktalar. bunlarda hayat, istediğini yapmakta, ne yaptığını bilmektedir, asla onlara sevip sevmediklerini sormaz. bunlar, tabiatın canlı araçlarıdır, hiç kimse araçtan görüşünü sormaz; ama bir avuç azınlık bazen bilmek ister ve hayatın yakasına yapışarak: ''sen nesin? ne arıyorsun, nereye gidiyorsun? bizimle ne işin var?'' diye sorar. dindarlar halletmişler: ''allah'ın rızasını elde etmek, ölümden sonrası için sevap kazanmak için yaşıyoruz!'' hayat bir ticaret aracıdır. cennet bahçesinde hep göz doyurmak, karın doldurmak var! dünyanın maneviyatları ve takvası, ahiretin maddi isteklerine ve heveslerine dönüşmektedir! bu ''din!'' oluyor! kimyasal tepkimeler ise ''hayat''! dinsizler de halletmişler: onlar, mollanın cennetini ölümün bu yakasına çekmişler, getirmişler, hayatın bu tarafına kaydırmışlar hayat! şüpheciler ise... zavallılar! ne o görkemli hayallere doyarlar ne de şimdiki gerçeklere! dünyada da ahirette de hüsrana uğramışlar! filozoflar! cisimleşmiş özenli yalanlar! hayat için bir anlama ve hedefe ulaşmışlar; ama insanların çoğu gibi yaşıyorlar. bu arada doğru, büyük ve tuhaf sanatçılar tek tüktür! filozofların tam tersine! belli bir özel anlam ve hedef için yaşıyorlar. insanların çoğu gibi düşünüyorlar, yani düşünmüyorlar, yani filozofça bir tanımlama bulmak için çaba göstermiyorlar! bunlar kendisi hayatın özel bir tanımıdır ve o van gogh, michelangelo, soulages, mehrave... o talihsiz peygamber ki hatemiyetten sonra gönderildi ve de sadece birine! diğerleri ise onu padişah veya filozof olarak tanıdılar... biraz bu biraz o, biraz başka şeyler ve hepsi de bir hiç! ümmeti bir tek kişi! herkes olan bir ve hiç olan bir! ama ey kardeş! ben bunlardan hiç biri değilim. ben neden yaşadığını bilmesi gereken kimselerden olduğumu biliyorum. neden yaşadığımı biliyorum!
Sayfa 365
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.