Gönderi

Bir gün daha yaşamak, dedi mahkûm, son arzusunu soran cellâda. Şaşırdı cellât, alay ve merhamet kapıştı yüzünde. Böyle bir son arzuya tanık olmamıştı hiç. Bir bardak su, kalem ve kâğıt, bir din adamı... Yanaşmayınca çıkartmaya ipi boynundan, bir gün daha yaşamak, diye tekrarladı mahkûm kelimeleri. Yarışı alay kazandı. Korkunç bir kahkaha attı cellat. Şafak sökmek üzereydi. Ranzalar titredi koğuşlarda. Korkuyla kanatlandı kuşlar. Hapishane müdürü başını salladı. Son arzu gelenekti. Ha bugün ha yarın! Cellât isteksizce indirdi sandalyeden mahkûmu. Mahkûm öyle bir nefes aldı ki yıldızları çekti içine. Şafak söktü o an. Güneş hayat mührünü gökyüzüne vurdu. Siftah yapamadan tezgâhını topladı cellat. Uzaklaştı fısıltı yılanını salarak: Bir ömür yetmedi mi!
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.